26 Ocak 2015 Pazartesi

Borjomi Şişemize Veda Ediyoruz

Buenos Aires seyahatimiz sonrasında Deniz'in Borjomi şişesine veda ediyoruz.
Valizi düzenlerken eşyaların arasına korunaklı bir şekilde yerleştirmeyi atlamış Anne.
Deniz'in cam Borjomi su şişesi yüzeye çok yakın bir yerde kalınca kırılmış.

Eve döndükten sonra gece valizdeki eşyaları boşaltırken farkına vardı Anne.
Anne zaten artık şişenin eskidiğini düşünmeye başlamıştı. Şişeyi Buenos Aires'de hiç kullanmamıştı bu yüzden.

Borjomi şişesi ile Deniz'in birlikteliği bugüne kadarmış.
Bugün artık Borjomi şişemize veda ediyoruz.

24 Ocak 2015 Cumartesi

Buenos Aires'de Yedinci Gün - İstanbul'a Dönüş

Anne, Baba ve Deniz'in Buenos Aires'e hoşçakal diyecekleri bugün, Deniz Moreno Otel'in 21 numaralı süper büyük odasında, Anne ile Baba'nın eşyaları toparlaması sırasında yapılmadık yaramazlık bırakmıyor...Anne'nin sırtına çıkmaya çalışıyor, bacaklarına yapışıyor, odanın kapısını açıp dışarıya çıkıyor, Baba ile oyun oynuyor vs...

Check-out sonrasında, eşyalarını otelde bırakıp Buenos Aires gezilerine kaldıkları yerden devam edecekler. İlk durakları adeta bir müze gibi Recoletta Mezarlığı...Sonrasında Colon Tiyatosu ve peru mutfağından yemekler yapan Chan Chan Restoran...

Sonra sarı-siyah taksi gelip Deniz, Anne ve Baba'yı alacak 20.30'da...Havalimanına götürecek...

23 Ocak 2015 Cuma

Buenos Aires'de Altıncı Gün - Colonia del Sacramento'dan Dönüş III

Buenos Aires'te ise Anne, Baba ve Deniz'in güzergahları önce Tortoni Cafe ve sonrasında "El Desnivel" idi...

Deniz Tortoni Cafe'de sıcak çikolatadan tattı. "Yeşş" bir uykuya dalmadan öncesinde ise "El Desnivel"de "Bife de Lomo" yiyor ve önündeki tüm beyaz ekmekleri küçük küçük parçalara ayırıp ağzına atıyordu...

Buenos Aires'de Altıncı Gün - Colonia del Sacramento'dan Dönüş II

Ve sonunda otelden check out yaparak dışarı çıktıklarında Uruguay gezilerinden hatıra olsun diye bir kaç paket "dulce de leche"li alfajore aldılar, Baba'nın buzdolabı üzerinde oluşturduğu dünya haritası için Uruguay haritalı magnet ve bugünün teyzenin doğumgününe denk gelmiş olması sebebiyle Gaucho bebekli küpe ise diğer aldıkları oldu.

Deniz eski şehirde yine "yeşş" bir uykuya daldığında ise, Anne ve Baba Mercosur Restoran'da Hamburger ve Chivito (Biftek Sandwich) yediler. Deniz'e paket yaptırdılar ve feribot iskelesine doğru yürüye durdular...

Buenos Aires'de Altıncı Gün - Colonia del Sacramento'dan Dönüş I

Auguste Renoir
A Girl with a Watering Can
Bugün Anne, Baba ve Deniz...Colonia del Sacramento'da konakladıkları Radisson Hotel'den, duvarında küçük kızlı bir tablo asılı 219 nolu odadan check out yapıyorlar...

17.30'da Colonia Express ile Buenos Aires'e geri dönecekler...

Anne ve Baba odayı boşaltmak için eşyalarını toplarken, Deniz yine odadaki kablolu telefonun peşinde...Dün telefon Deniz tarafından ahizesinden sürüklene sürüklene odanın kapısına kadar götürülmüştü. Bugün ise çekmecelerin içinde dolaşıyor. Bir çekmeceden diğerine koyuyor Deniz. Çıkartıyor bu kez diğer çekmeceye koyuyor... Yine çıkartıyor bu kez önceki çekmeceye koyuyor... Bir diğerine, bir ötekine...

Deniz...Duvarında küçük kızlı bir tablo asılı odadan check-out yapıyor...

22 Ocak 2015 Perşembe

Buenos Aires'de Beşinci Gün - Colonia del Sacramento'da II

Deniz uyandığında ise Anne ve Baba Mercosur Restoran'a çoktan yerleşmiş durumdaydılar...Açık pazardan Baba'ya ve Deniz' t-shirt almışlardı. Anne'ye ise hasır çanta.

Mercosur Restoran'da napoliten pizza idi 5 gündür Deniz'in tercihlerine uygun olsun diye sadece et yiyebilen Anne ve Baba'nın tercihi. Deniz "yeşş" uykusunda iken napoliten pizzalarını afiyetle yemişlerdi. Anne'ye mate çayı pek iyi gelmemişti, pizza nispeten iyi gelmişti.

Deniz uyandığında ise bu kez "antricote"u denediler.

Bu süreçte restoranın oyun salonunu görünce, Baba'yı azıcık uğraştırdı Deniz.
Ve...
2 katlı restoranın merdivenlerinden tek başına çıkmayı denedi...
Kotukların minderlerini taşıdı...
Su bardağı olarak kullandığı gri çiçekli kahve fincanını kırdı...
Dört saati buldu Deniz'in etini yemesi ile Anne, Baba ve Deniz'in restorandan ayrılışı...

Akşamın devamı Anne'nin, köpekten korkup Deniz'in üzerine düşme tehlikesi atlatmasını, bu sırada yanından geçtiği masanın mumunu devirmesini saymazsak sakindi...

Adanın burun tarafından güneşin batışını seyredip ve iskelede yürüdükten sonra...Bortolot Gelato&c-Caffee'de Anne ve Baba italian cappucino içiyordu, çikolatalı pastanın çikolatalarını ise Deniz yiyordu...

Colonia del Sacramento'dan...

Buenos Aires'de Beşinci Gün - Colonia del Sacramento'da I

Deniz, Colonia del Sacramento'da Plaza Mayor'da, okyanus tarafından yüzüne doğru esen serin bir rüzgar ile arabasında "yeşş" bir uykuya dalmıştı.

Colonia del Sacramento - Plaza Mayor 'da
Öncesinde...Anne, Baba ve Deniz'in Colonia del Sacramento'da geçirecekleri bugün, kahvaltı sonrasında eski şehri gezmek için çıktıklarında... durakları El Drugstore olmuştu...El Drugstore'da Anne ve Baba mate çayı içerlerken, Deniz yeşil fıstık yemiş, mate çayının bardağı ile oynamış, mate çayının yanında ikram edilen Dulce de leche'li alfajorlardan tatmıştı...


21 Ocak 2015 Çarşamba

Buenos Aires'de Dördüncü Gün - Colonia del Sacramento'ya

Bugün Buenos Aires'den Colonia del Sacramento'ya geçiş vakti. Feribot ile yolculuk yapacak Deniz...

Yaklaşık 50/60 dakikalık bir feribot yolculuğundan sonra Anne, Baba ve Deniz'in iki gece konaklamak için vardığı Uruguay'ın Colonia del Sacramento şehrinde, ilk iş bir "Parilla" bulmak oldu. Konaklayacakları Radisson Hotel'e de yakın "Mercosur" restoranı idi tercihleri. Burada Deniz'in "et" keyfinden sonra...

Sahilde Kum Keyfi - Colonia del Sacramento
...sonrasında sahilde kum oyunları...Anne ve Deniz'in sahilde çıplak ayak yürümeleri, Deniz'in kum tanelerini avuçlarında tutmaya çalışması, tutamadığını anlayınca havaya saçması...Kum taneleri ile bu şekilde oyunlar oynamayı çok sevmesi... Bir süre sonra ancak Anne'nin kucağında sahilden çıkartılması...

...sonrasında akşam yemeğinden önce Colonia del Sacramento'nun eski şehir merkezinde kısa bir gezinti yapan Anne, Baba ve Deniz...Farklı dekorasyonu ve puantiyeli masa örtüleri ile El Drugstore Restoran'ın keşfi... Deniz için masaya gelen baston bacaklı oyuncak palyaço...Deniz için günün menüsünden tercih ettikleri balık yemeğinin, oldukça soslu olmasına karşın, Deniz tarafından kısmen yenilmesi...ve Anne ve Baba henüz El Drugstore'da yemek yerlerken Deniz için "yeşş" uyku...



20 Ocak 2015 Salı

Buenos Aires'de Üçüncü Gün - Deniz Tigre'de

Anne, Baba ve Deniz bugün Buenos Aires'den tren ile Tigre'ye gezmeye gittiler. Tigre Buenos Aires'e trenle 45-50 dakika mesafede, kanallar kıyısına kurulmuş bir belde. Trene "Estacion Retiro"dan bindiler. Bir gün öncesine ait 1 günlük/24 saatlik City Bus biletleri geçerliliğini henüz yitirmemiş olduğu için, trene gitmek için de "Sarı" otobüse bindi Deniz, Anne ve Baba. City Bus'ın 4 nolu "Defensa" durağından bindiler, 14 nolu "Plaza San Martin" durağında indiler. İndiklerinde Deniz arabasında "yeşş" bir uykudaydı...

Deniz Tigre'de El Hornero Restoranı arıyor...
Tigre'de hem etrafı keşfetmek için hem de öğlen yemeğini nerede yiyeceklerine karar vermek için dolaşırlarken ilk etapta, turizm info'dan  aldıkları broşürlerden birinde yer alan "El Hornero Restoranı"nı aradı Deniz. Kanalın kıyısından, yolun sonuna kadar yürüdükten sonra, restoranın kanal kıyısında değil, kanalların ortasında bir yerde olduğunu fark ettiklerinde ise Parilla Don Manuel'de karar kıldılar.

Deniz için Anne ve Baba'nın sipariş verdiği karışık et tabağı öyle büyüktü ki, üçü birlikte ancak bitirebildiler. Ayrıca tabakta bir sürpriz daha bekliyordu Deniz'i. Deniz sabahtan kaldıkları Moreno Hotel'de yumurta yiyememişti, karışık et tabağında yumurta da vardı. Tesadüf denk gelmişti...

Tigre'den Buones Aires'e döndüklerinde ise "Galerias Pasifico" oldu istikametleri. Deniz önce Havanna'dan çikolatasına kavuştu, Anne ve Baba kahve içerlerken. Sonra da yine "Galarias Pasifico" içindeki Parilla Don Carbon'da "et"ine tabii ki...                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                             

19 Ocak 2015 Pazartesi

Buenos Aires'de İkinci Gün...

Buenos Aires'de ikinci günlerinde Anne, Baba ve Deniz yağmurlu bir güne uyandılar.

Böyle olunca tercihleri hop on/hop off - Buenos Aires City Bus oldu.
Sabahtan hop on/hop off - Buenos Aires City Bus ile La Bonbonera Stadına gittiler.  Babanın Boca Juniors forması, Deniz'in ise Boca Juniors lisanslı bir t-shirtü oldu. Sonrasında yine hop on/hop off bus ile Caminito'ya geçtiler. Oldukça turistik olan, aslında bu yüzden restoranları pek tercih edilmese de olur diyebileceğimiz Caminito'da, Deniz acıkınca, Anne, Baba ve Deniz öğlen yemeği için bir restorana oturdular. Burada Anne ve Baba içeceklerinin yanında patates atıştırırken, Deniz de tandır etine benzeyen "Asado"yu "ham" "ham" yedi.                                                

Öte yandan, Buenos Aires'de Deniz ile "Havvv"ların buluşması gerçekleşiyor denebilir. Sokaklarda kedi pek görünmüyor ama her yerde tam Deniz'in istediği gibi "Havv"lar var. Deniz "et"ini yerken "Havv"lar Deniz'in yanına geldiler. Ama tabii ki vermedi Anne Deniz'in "et"ini "Havv"lara...Verir mi Anne. "Iıh". Deniz "Havv"ların birbirleri ile oynadıkları oyunları ilgiyle izledi. Masalarının etrafında yere konan kuşlara ekmek kırıntıları attı.

Caminito'dan Recoletta'ya geçmek için yeniden City Bus'a bindiklerinde ise, Deniz kısa bir süre içerisinde "yeşş" bir uykuya daldı...

City Bus'ın güzergahı biraz uzun olduğu için, Recoletta'ya kapanmadan yetişemediler. San Telmo'ya dönerek, akşam yemeğinde La Brigada'da idiler...Deniz masadaki tüm kadehleri su bardağı yapmış, bir o kadehten bir bu kadehten su içiyordu...

18 Ocak 2015 Pazar

Oradaydık...

Don Ernesto'da solda en sondaki masada oturan Anne, Baba ve Deniz'in duvardaki imzaları...

18.01.2015-Don Ernesto'daki İmzamız

Buenos Aires'te İlk Gün...

Deniz Baba ile Feria de San Telmo'da
Buenos Aires'teki ilk günümüzde San Telmo'daki otelimizin hemen yanıbaşındaki Defensa sokağında pazar günlerine özel olarak kurulan açık pazarı (Feria de San Telmo'yu) gezerek güne başladık. Deniz pazarda gezerken arabasında "yeşş" bir uykuya daldığında ise Anne ve Baba, exchange için Florida Avenue'yu arayıp buldular. Buones Aires'de özellikle Florida Avenue'de sıklıkla rastlanan seyyar dövizcilerden exchange yapmayı tercih etmek gerekiyormuş. Bu durumda kur çok daha uygun oluyormuş. Ve ünlü La Casa Rosada'yı ("Pembe Ev"i) buldu Anne ve Baba Deniz "yeşş" uykusunda iken...Açık pazar'dan mate çayı aldılar, çayın içildiği özel bardağı ile birlikte hazırlanmış bir set şeklinde. Ve Baba'ya t-shirt aldı Deniz uyurken Anne ve Baba.

Deniz uyandığında ise kısa bir sağnak yağmur bastırdı, açık pazarcıların çoğu toplanmak zorunda kaldılar.

Yağmur biraz hafiflediğinde ise öğlen yemeği için Don Ernesto'yu buldu Anne, Baba ve Deniz. Burada yemek sırasında küçük bir "et" mevzusu yaşandı. Anne ve Baba çoo..oook şaşırdı...Deniz masaya gelen "et"lerin hepsini kendisi yemek istiyordu. Anne ve Baba dokunduğunda olay çıkıyordu...Anne ve Baba açıkladılar Deniz'e... Masaya oturduklarında gelen "et"i hem Anne'nin, hem Baba'nın hem de Deniz'in yiyeceğini ama bittikten sonra karnı doymamış ise Deniz'in, Baba'nın yine "et" siparişi vereceğini...Deniz "et"ini yedi, yan masadaki Brezilyalı aile ile tanıştı, kendisini tanıttı...Anne duvara küçük bir hatıra yazısı yazdı ve ayrıldılar.

Ardından dünyanın en geniş caddesi, 9 de Julio Avenue'ya doğru yürüdü Anne, Baba ve Deniz. Bu cadde üzerinde yer alan Theatro Colon'u görüp, oradan yine yürüyerek Av. Santa Fe üzerinde yer alan bir tiyatro binasının içine kurulmuş olması sebebiyle dünyadaki en ilginç kitapçılardan birisi olarak kabul edilen "El Ateneo Grand Splendid"i buldular. Deniz Grand Splendid içinde önce kitaplar arasında gezdi. Sonra kendine munzurca oyunlar yarattı. İçerideki kafenin rampasından indi çıktı, indi çıktı, indi çıktı, çıktı indi, indi çıktı, çıktı indi...Yerlere oturdu, hatta "yattı"...Artık otele dönmek için kitapçıdan çıktıklarında ise daha Av. Santa Fe üzerinde "yeşş" bir uykuya daldı...

Anne ve Baba otele varıp, odalarına çıktıklarında ise, gece için;  derin, "yeşş" bir uykudaki Deniz'i arabasından alıp, yataklarının ortasına yatırdılar...

Her Yanı Sarı Yumurta

Anne oteli haberdar etmiş
"Deniz sadece sarı yumurta seviyor, beyazı gelmesin yumurtanın" demiş.
Moreno Hotel sadece sarı yumurta hazırlamış Deniz'e.

Anne, Baba ve Deniz'in Buenos Aires'de kaldıkları Moreno Hotel'in kahvaltısında Deniz'e haşlanmış yumurta ayarlayamayan Anne'nin, Deniz çırpılarak tavada pişirilmiş yumurta yesin diye yaptığı açıklama...

İşe yaradı doğrusu...

17 Ocak 2015 Cumartesi

Buenos Aires için Uçaktayız...


       
Ve Deniz Buenos Aires uçuşu için uçağa bindi.
Bu kez bebek yatağı hazırlanmadı onun için. Anne ve Baba'nın ortasında, koltukta oturuyor. Uçuş aşağı yukarı 16 saat sürecek. Türkiye saati ile gece 03.00'de Buenos Aires'de olacağız, oranın yerel saati ile saat 22.00'de olacak hayırlısıyla. Sao Paulo için uçuş süresini 13 saat olarak paylaştı kaptan pilot.

Oldukça uzun bir uçuş olduğu için Deniz'in sabah kahvaltısını, öğlen ve akşam yemeklerini yanına aldı Anne. Uçakta host amcaya verdi Deniz'in etlerini. Gerektiğinde ısıtabileceklerini söylediler. Isıttılar da gayet güzel oldu.

Bu arada uçakta öğlen yemeği olarak servis edilen köfteyi de tattı Deniz. Köftenin yanındaki bu harda pişmiş yeşil kabakları da "yemek istedi" ve "yedi".

Şaşırdı Anne ve Baba
Büyüyordu işte Deniz.

Not: Bu satırları Anne, Deniz ortalarında "yeşş" bir uykuda iken, uçak Atlantik Okyanusu üzerinde iken yazdı.

Artık Seyahat Başlasın...

Taksici Amca geldi
Bizi almaya geldi
Kaptan pilot Deniz'i bekliyor

Taksici Amca geldi
Bizi almaya geldi
Kaptan pilot Deniz'i bekliyor

Bu sabah saat 07.00'de uyandırdı Anne Deniz'i. Hazırlayıp arabasına oturttu. Arabasına oturduğu an'da hemen yan tarafında duran valizi gördü Deniz. Valizi işaret ederek hıh! dedi. Kaç gündür bugünü bekliyordu. İşte valiz de kapının önüne çıkmıştı. Bugün Anne, Baba ve Deniz seyahate çıkıyordu yine...Hiç sinirlenmedi uykusunun bölünmesine. Anne'nin kucağında oturup dikkatle yolu izledi havalimanına giderlerken. Türk Hava Yolları'nın saat 9.30 kalkışlı uçağı ile önce Sao Paulo'ya, orada yolcuların bir kısmını indirip Buenos Aires'e doğru uçacaklardı...

12 Ocak 2015 Pazartesi

Kardan Adam...

Kardan adam yapalım
Burnuna havuç takalım
Üşümüş, üşümüş
Boynuna atkı takalım
Üşümüş, üşümüş
Kafasına bere takalım
Üşümüş, üşümüş
Ellerine eldiven giydirelim


Son yılların en soğuk kışlarından birini geçirdiğimiz bu günlerde, Sevda Teyze ile Deniz'in evin pencerelerinden dışarıyı izlerken söyledikleri "Kardan Adam" şarkısı...

Yine Deniz'le Seyahat Vakti - Hazırlıklar Başlamalı

Anne, Baba ve Deniz
Uuuuuu.....

Cumartesi günü uçağa binecekler
Ve bu kez taaaaa Buones Aires'e uçacaklar...

Cumartesi günü Anne ve Deniz valizi çıkardılar.
İçine seyahat için gerekli eşyaları koymaya başladılar.
Anne Deniz'e yanına almak istediğin eşyalarını koy sende valize dediğinde.
Deniz doğru salona gitti ve köpekcikli biblo'yu, japanese cat'i ve kafesteki beyaz kuş'u aldı getirdi.
Koydu henüz bomboş valizin içine.
Bunlar önemliydi.
Deniz bunları mutlaka yanına almak istiyordu...

Ve Anne başka neleri unutmamalı:

Minik Tilki Lokum'un masalını
Deniz'in "Hareketli Uçak" ve "Hareketli Tren" kitaplarını
Ve tabii ki Deniz'in yazlık ayakkabılarını

Pazar günü de yazlık ayakkabılarını da denedi Deniz.
Anne ve Baba sordular, bunlar küçülmüşler mi Deniz sana, küçüldüler ise yenisini alalım dediler.
Deniz denedi ve yanıt verdi: I ıh!!
Bu ayakkabılar küçülmemişti Deniz'e...
Deniz seyahat için hazırdı.
 

4 Ocak 2015 Pazar

Mercedes Sosa - Gracias a la vida (Teşekkürler Hayat)

Latin Amerika yerlilerinin sesi, sesi olmayanların sesi. "Pachamama" yani "Toprak Ana" olarak anılan Mercedes Sosa'dan...

Gracias a la vida

gracias a la vida, que me ha dado tanto. 
me dio dos luceros, que cuando los abro, 
perfecto distingo lo negro del blanco, 
y en el alto cielo su fondo estrellado, 
y en las multitudes el hombre que yo amo. 

gracias a la vida, que me ha dado tanto. 
me ha dado el oído que, en todo su ancho, 
graba noche y día grillos y canarios 
martillos, turbinas, ladridos, chubascos, 
y la voz tan tierna de mi bien amado. 

gracias a la vida, que me ha dado tanto, 
me ha dado el sonido y el abecedario. 
con él las palabras que pienso y declaro, 
"madre,", "amigo," "hermano," y los alumbrando 
la ruta del alma del que estoy amando. 

gracias a la vida, que me ha dado tanto. 
me ha dado la marcha de mis pies cansados. 
con ellos anduve ciudades y charcos, 
playas y desiertos, montañas y llanos, 
y la casa tuya, tu calle y tu patio. 


gracias a la vida que me ha dado tanto. 
me ha dado la risa, y me ha dado el llanto. 
así yo distingo dicha de quebranto, 
los dos materiales que forman mi canto, 
y el canto de ustedes que es el mismo canto. 

y el canto de todos que es mi propio canto.
gracias a la vida, que me ha dado tanto

Teşekkürler Hayat

Bana çok şey veren hayata teşekkürler
her açtığımda, beyazdan siyahı
gökyüzünün derinliklerindeki yıldızlı görüntüyü
ve de insan kalabalıklarının içinden sevdiğim insanı
ayırt etmemi sağlayan, iki göz verdiği için teşekkürler
 
Bana çok şey veren hayata teşekkürler
gece ve gündüz demeden,
ağustos böceklerinin, kanaryaların şarkılarını
çekiç ve motor seslerini, köpek havlamalarını, fırtınaları
ve sevdiğimin narin sesini
bütün genişliği boyunca boyunca kaydeden şeyi,
kulağı verdiği için teşekkürler

Bana çok şey veren hayata teşekkürler
haykırıp düşünebildiğim kelimeleri
anne, arkadaş, kardeş, yanan ışık gibi kelimeleri
ve sevdiğim insana giden ruhumun rotası gibi kelimeleri
düşünüp ve açıklayabilmem için bana
sesi ve alfabedeki kelimeleri verdiği için teşekkürler
 
Bana çok şey veren hayata teşekkürler
onlarla şehirleri, göletleri, deniz kıyılarını
çölleri, dağları ve geniş düzlükleri
ve senin evini, sokağını ve bahçeni gezdiğim
yorgun ayaklarımın yürüyüşünü verdiği için teşekkürler

Bana çok şey veren hayata teşekkürler
yıkıntılardan ayağa kalkışı ayırabilmeyi
şarkımı oluşturan, sizin şarkınızla aynı olan şarkıyı oluşturan,
iki temel maddeyi; gülücüğü ve gözyaşını verdiği için teşekkürler
 
Herkesin şarkısı olan benim kendi şarkımı..
Bana çok şey veren hayata teşekkürler...

Telif Hakkı © ispanyol.com

Not: Bu güzel çeviri için www.ispanyol.com sitesine çok teşekkür ediyoruz.
Siteye ulaşmak için : "Kaynak"

3 Ocak 2015 Cumartesi

Evde Cumartesi Krizi...

Deniz camın önündeki koltukların yanında stickerlarını etrafa saçıyordu...
Anne Deniz'in etini pişiriyordu...
Baba Anne'ye bir çimdik attı...
Anne birden irkilince parmağı yanlışlıkla sıcak tavaya değdi...
Anne'nin eli hafif yandı...
Anne'nin elinin yandığını duyan Deniz merak etti Anne'yi...
Anne'nin elini görmek için kafasını havaya kaldırmış ve biraz yana yatırmış şekilde Anne'ye doğru yaklaştı...
Bu arada Deniz yanağını masanın kenarına çarptı...
Deniz'in yanağı azıcık kızardı...

Anne'ye göre bütün bunların yaşanmasında kabahat kimdeydi...
Kabahat Baba'daydı.
Tüm bu döngüyü Baba başlatmıştı...

Deniz'e göre ise kabahatli kim olabilirdi...
Hav...
Bütün bunlar Hav'ın suçuydu...
Herşey Hav yüzünden olmuştu...