29 Nisan 2015 Çarşamba

Bugün Anne, Bugün...

Stockholm seyahatleri öncesinde...

Anne Deniz'e diyor ki...
Deniz "yarın'dan sonra" uçağa bineceğiz.
Anne, Baba ve Deniz, yine uçağa bineceğiz....

Deniz'den gelen yanıt:
I ıh! "Bugün" Anne, "Bugün".
"Bugün" Anne, "Bugün"
(Yani..Bugün binelim...) 

Stockholm, Sweden...

High Towers in Stockholm, Sweden by Anna Berger

Kaynak: www.theydrawandtravel.com

27 Nisan 2015 Pazartesi

Hayi, Hayi, Hayi

Bugün Anneanne ve Dede'nin banyo yaptırdığı Deniz...
Akşam Anne eve gelip de, kendisini kokladığında, "Banyo yapmış olabilir misin Deniz, sanki sarı civcivli şampuanın kokusu var saçlarında dediğinde..."

Nasıl yanıt veriyordu...

"Hayi, hayi, hayi"


24 Nisan 2015 Cuma

"Hayat Kısa, Sanat Uzun, Fırsat Kaçıcı."

Hippokrates ve elinde aforizmalarının
ilk satırlarını yazdığı kitabı:
"Hayat kısa, sanat uzun, fırsat kaçıcı."

Pera Müzesi-"Hayat Kısa, Sanat Uzun, Bizans'ta Şifa Sanatı" Sergisi'nden...

(Hippocrathes holds the book in which he has writen the first lines of his aphorisms: "Life is short, art long, opportunity fleeting.")

23 Nisan 2015 Perşembe

Alberto Giacometti...



Deniz bugün Pera Müzesi'nde Alberto Giacometti sergisinde...

Sergi'nin büyük bir çoğunluğunu "yeşşş" bir uykuda geziyor...

Sonlarına doğru uyandığında ise bir süre sergiyi gezen çocuk grubuna katılıyorlar anne ile ikisi. Son olarak ise yine sergiyi grupla gezecek olan çocuklar için en alt kata yerleştirilmiş renkli pufları keşfediyor...




Ay'ı Kim Çaldı?

Deniz'in 23 Nisan hatırası Yapı Kredi Yayınları'ndan "Ay'ı Kim Çaldı" kitabı oldu...

Bu kitabı Deniz kendisi beğendi.
Başka, bir ikinci kitap da istemedi.
Anne başka, bir ikinci kitap daha seçmek istedi ama
Deniz "Annesi ı ıııııhh!!, Annesi ı ıııııh!" diyerek engel oluyordu...

Annesi ı ııııııh!
Annesi ı ııııııhhh!


22 Nisan 2015 Çarşamba

Niye, niye, niye???

Deniz ile Anne, çıkartma kitabından çıkartmaları yapıştırırken...

Anne: Deniz sen çıkart istediğin çıkartmayı, yapıştır sayfaya, "Anne" diye beni çağır, ben hemen geleceğim

Bir kaç dakika sonrasında Deniz: Anne, Anne
Deniz tarafından sayfaya üç tane balık çıkartmasının, üst üste yapıştırılmış olduğunu gören Anne: Aaaa üçünü de ne kadar güzel çıkarmışsın, aferin sana, ama niye üst üste yapıştır mışız?????? Bunları gel ayıralım, ayrı ayrı yapıştıralım. Niye, niye, niye?? üst üste bunlar???

Deniz: Niye, niye, niye???
Anne: Niye, niye, niye???
Deniz: Niye, niye, niye???

Bir sonraki seferde yine aynı şekilde, üç tane balık çıkartmasını sayfaya üst üste yapıştıran Deniz
Anne'nin çağırılması
Niye, niye, niye diyen Anne,
Niye, niye, niye diyen Deniz.
Niye, niye, niye diyen Anne,
Niye, niye, niye diyen Deniz.

Bir sonraki seferde yine aynı şekilde, üç tane balık çıkartmasını sayfaya üst üste yapıştıran Deniz
Anne'nin çağırılması
Niye, niye, niye diyen Anne,
Niye, niye, niye diyen Deniz.
Niye, niye, niye diyen Anne,
Niye, niye, niye diyen Deniz.

Niye, niye, niye...

19 Nisan 2015 Pazar

Kiconico II ve Kimsenin Mükemmel Olamayacağı...

Ve Deniz artık Kikonico'nun bir kulağının büyük bir kulağının küçük olduğunun farkında,
"Bü", "Bü" ı ıh!!! diyerek farkında olduğunu anlatıyor Anne'ye...
Anne de Deniz'in bunu fark ettiğini görünce Deniz'e açıklıyor:

Herkesin kusurları olabilir
Kikonico'nun bir kulağı büyük, diğer kulağı küçük
İnsanların da böyle olabilir
Bizim öyle değil, Anne'nin öyle değil, Deniz'in öyle değil, "Eş" kulaklarımız
Ama farklı da olabilirdi.
Ya da...
Kimi insan minik burunludur
( Ih! diyerek kendini gösteren Deniz)
Kimi insanın burnu büyüktür
Deniz: "Baba"
Peki burnu büyük diye "Baba"yı sevmeye bilir miyiz biz?
Deniz: ı ıh!
Baba üzülsün mü burnu "Bü" diye
Deniz: ı ıh!
Evet "Baba"nın burnu büyük, ama biz onu çooook seviyoruz. Burnu büyük olsa da çok seviyoruz.
Deniz "Baba"sını çooook seviyor.

Anne'nin burnu nasıl peki?
Deniz: "Bü"
Evet minik burunlu olan "Deniz", "Anne" ve "Baba"nın burdu "Bü"
Ve Deniz "Anne" ve "Baba"yı çooook seviyor
Aynen böyle...

Ters, Yine Ters...

Deniz'in son günlerde en çok eğlendiği durumlardan birisi, Baba'nın Deniz'e kıyafetlerini "Ters" giyindirmesi...

İlk olarak, Baba'nın gayri ihtiyari Deniz'in bezini ters giyindirmesi ile başladı bu eğlenceli durum.
Sonrasında ise Deniz için, Baba tarafından t-shirtü giyindirilirken, pantolonu giyindirilirken, bezi takılırken, her fırsatta gündeme getirilen, her durumda oldukça eğlenceli bir oyun haline geldi.

Bugün Anne Deniz'in pantolonunu giyindirirken
Yine aynı konu aklına geldi Deniz'in
Önce "Ters"/"Düz" dedi
Sonra "Baba Ters" diyerek oyunu başlatacağının sinyallerini verdi Anne'ye...
Ancak Anne'nin, Deniz'in giyindiği pantolonun "ters"i ile "düz"ünün çok farklı olmadığını, Anne'nin diz izlerinden hangi tarafının "ters" hangi tarafının "düz" olduğunu anladığını söylemesi üzerine...
Deniz çekmeceden kendisine "ters"i ile "düz"ü farklı, gri pantolonunu buldu ve Baba'yı çağırarak bir kez daha başlattı oyununu.

"Baba, Deniz'in pantolonunun "ters"i ile "düz"ünü ayırd edemiyordu.
 Deniz kaç defa anlatmıştı Baba'ya,
 Ama Baba yine karıştırıyordu.
 Deniz'e pantolonunu "yine ters" giyindiriyordu.
 Deniz de ilk olarak "ters, ters" diyerek Baba'yı uyarıyor
 Sonrasında da koşarak Anne'yi haberdar ediyordu
 "Ters","Ters", "Yine ters"!
"Yine ters" giyindiriyordu Deniz'e pantolonunu Baba!
 Baba yine Deniz'in pantolonunun "ters"i ile "düz"ünü karıştırmıştı
 Bir kere daha denesindi Baba
 Deniz gösterecekti Baba'ya hangi tarafının "düz" olduğunu
 Koşarak Baba'nın yanına gidiyorlardı ve Baba yeniden Deniz'e pantolonunu giyindirmeyi deniyordu
 ....
 Ama olmuyordu!!!!
 Baba yine karıştırıyordu!!
 Deniz yine koşarak geliyordu Anne'nin yanına...
 Baba "ters, ters, yine ters!!!" giyindirdi diyordu.
 Koşarak geri gidiyordu
 Koşarak geri geliyordu
 Koşarak geri gidiyordu
 Koşarak geri geliyordu
 "Ters,ters, yine ters!!!"
 "Ters,ters, yine ters!!!"
 ....
 Çoook eğleniyordu"                                                                                                                                                                                                                                                                                  

18 Nisan 2015 Cumartesi

Deniz'in Oyunları - İlk Senaryolar II

Deniz'in Oyunları yeni yeni senaryolar ile devam ediyor:

1. Lego'dan Anne ile birlikte yaptıkları kocamaaaan evin çatısına sırasıyla hayvancıklar çıkıveriyorlar. Önce kedicik çıkıyor, İtfaiyeci Deniz itfaiye arabası ile ve itfaiyeciler ile geliyor lego evin yanına. Yanaşıyor itfaiye arabası lego evin yanına. Merdiveni uzuyor. Kedicik itfaiye arabasının merdiveni ile iniyor aşağıya. Bu kez köpekcik çıkıyor çatıya. Yine İtfaiyeci Deniz ve itfaiye arabası gelip yanaşıyor evin yanına, uzuyor itfaiye arabasının merdiveni, kurtarıyor köpekçiği çatıdan. Bu kez meee (kuzucuk) çıkıyor çatıya. İnemiyor o da aşağıya. Yine itfaiye arabası ile geliyor Deniz. Kurtarıyor meee'yi (kuzucuk'u) çatıdan. Bu kez tavuk çıkıyor çatıya. O da inemiyor aşağıya. Yine Deniz geliyor itfaiye arabası ile, kurtarıyor, aşağıya inmesini sağlıyor tavuğun. Bu kez mööö (inekcik) çıkıyor çatıya. Ama olmaz ki, hiç dinlemiyor hayvancıklar Deniz'in sözünü. Deniz kaç defa söyledi onlara, sizin için çok güzel bir ev yaptık, hepinizin ayrı ayrı odaları var, kocaman bir bahçesi var evin. Çatıya çıkmayın. Çatıya çıktığınız zaman aşağıya inemiyorsunuz. Ama I IIIIH!. Hiç dinlemiyorlar Deniz'i. Çatıya çıkıyorlar, Deniz de itfaiye arabası ile gelip onları kurtarmak zorunda kalıyor...

2. Deniz'in minik arabaları yola çıkıyorlar. Sıra sıra dizilip güzelce gidiyorlar. Baykuşlar minik arabaların direksiyonuna geçiyorlar, minik arabalar sıra sıra trafiğe çıkıyorlar. Derken...birden bire...minik arabalardan birisinin kapısı açılıyor. Kapısı açık bir şekilde gitmeye başlıyor. Aaaaa....Olur mu hiç böyle şey. O zaman Deniz'in minik adamlarından birisi (beyaz kasklı mühendis- bu olayda trafik şöförü) geliyooooor. Hemen kapısı açık arabanın yanında duruyor. Kapısı açık arabaya I Ih, I Ih, I Ih!, parmak gösteriyor. Bu şekilde gidemezsin diyor. Minik arabalar kapıları kapalı şekilde devam ediyorlar yollarına. Trafik polisinin uyarısını dikkate alıyorlar...

3. Yanlış yere park eden minik arabalar. Bu arabaların sahibi her zaman "Havv" oluyor, çekici gelip arabayı garaja çekiyor, "Hav"gelip arabasını garajdan alıyor. Deniz yine "Hav" ile konuşuyor..."Arabanı hep yanlış yere park ediyorsun "Hav", böyle olmaz diyor..."

4.  Legonun sarı servisini kullanan servis şöförü, lego çocukları sırasıyla alıp havuza bırakıyor, sonra çocukları havuzdan alıp bu kez evlerine götürüyor. Ancak bu sırada hep çukurlu, takuş tukuş yollara giriyor. Takuş tukuş, çukurlu yollarda sarı servis zar zor gidiyor...

5. Lego çocuklardan birisi evinde uykuya dalıyor, çünkü o gün okula gitmiş, çok yorulmuş. Çocuk uyurken  annesi ve babası geliyorlar, çocuğun uyuduğunu görünce sarı ferrari ile bir işleri var, onu tamamlamak için gezmeye çıkıyorlar. Uyandığında geri dönecekler çocuğun yanına. Lego çocuğun anne ve babası  mor baykuş...

Mavi Papyon...

Deniz bugün mavi papyonu ile Ömer Amca ile Amelia Teyze'nin nikahında...
"Siyah Papyon ı ıııhhhh! Mavu" ...dedi ve seçti "Mavi" Papyonu'nu... Önü tamamen açık kot gömleğinin üzerine taktı "Mavi" Papyonu'nu...

Pantolonunu da kendi seçti.
"Bi de mont" diyordu Anne'ye hazırlanırken.
Kadife pantolonunu, sarı papyon takmış ornitorenkli t-shirt'ünün üzerine kot gömleğini, kot gömleğinin yakasına da "Mavi" papyonunu taktı...Üzerine bi de kırmızı montunu giyindi...

17 Nisan 2015 Cuma

Venedik - Trattoria Alla Madonna - Deniz Ürünleri

Venedik mutfağı'nda deniz ürünleri ayrı bir yere sahip...Adriyatik Denizi'nden çok çeşitli deniz ürününü burada tatma fırsatı bulabilirsiniz. Her türlü deniz ürününü satın almak için sabahın erken saatlerinde kurulan ve 12.00-13.00'den sonra yavaş yavaş toplanmaya başlayan Rialto Mercato en doğru tercih iken, hem öğlen yemeği hem de akşam yemeği için yine Rialto köprüsünün San Polo tarafında olmak üzere çok yakınında bulunan Trattoria alla Madonna  uygun fiyatlı ve aynı zamanda çok taze deniz ürünü bulma imkanı bulabileceğiniz bir restoran.


Venedik - Rialto Mercato


Trattoria Alla Madonna - Venezia
Trattoria Alla Madonna - Deniz Ürünleri

Trattoria Alla Madonna'da tadabileceğiniz tazecik, Venedik'e özgü deniz ürünleri neler:

Garanzeola : Venedik'e özgü bir pavurya. Kendi kabuğunda, eti küçük küçük kıyılmış şekilde servis edilen bir yengeç türü mü desek, pavurya olarak geçiyor.

Moeche: Sadece Adriyatik kıyılarında bulabileceğiniz, küçücük yengeçler. Kızartılmış şekilde servis ediliyorlar ve üzerine biraz limon sıkılarak yenilmesini tavsiye ederiz. Kabuğu ile, kıskaçları ile birlikte çıtır çıtır yiyebilirsiniz, küçük ve çok taze oldukları için kızgın yağda kızartıldığında çıtır çıtır olmuş oluyorlar. Sipariş vermek istediğinizde ingilizce ya da italyanca menüde bulunmuyor, deniz ürünleri dolabının yanına gidip günlük taze deniz ürünleri arasında bulup sipariş verebilirsiniz. Ya da sizinle ilgilenen garsona sorduğunuzda, bir tabakta "canlı" bir moeche getiriyorlar önünüze göstermek için.

Canucche (Canocchie): Bu şekilde yazdım ama doğru yazılışını bulunca düzeltmeyi planlıyorum. Yine menülerde bulunmayan, deniz ürünleri dolabının yanına gidip günlük taze deniz ürünleri arasında bulup sipariş verebileceğiniz, tadı yengeç eti ile karides arasında olan bir deniz canlısı. Soğuk olarak, bol zeytinyağlı olarak servis ediliyor.

Eel: Yılan balığı. Kızarmış olarak ya da ızgarada pişirilmiş olarak servis ediliyor.Venedik'te, Trattoria Alla Madonna'da,  o kadar farklı deniz ürününü tatma fırsatı yakalıyorsunuz ki, yılan balığını tatmaya sıra gelmedi bizim için.

Deniz ürünü içeren yemekler olarak ise:

Risotto con frutti di mare: Deniz ürünlü risotto. Oldukça güzel yapıyorlar. Pirinçlerinin diriliği ve deniz ürünlerinin pirinçlere kattığı aromatik tat tam olması gerektiği gibi.

Spaggetti con le seppie nere: Mürekkep balıklı spaggetti. Mürekkep balığının verdiği renk nedeniyle simsiyah bir yemek geliyor önünüze. İçinde doğranmış mürekkep balıkları da yer alıyor. Görüntüsü ilk etapta çok iç açıcı olmasa da, Venedik'e özgü bu spaggetti türünü denemeli. Gayet lezzetli.

Spaggetti con le seppie nere



Moeche

Canucche

Ve İtalya'da her yemeğin sonunda olduğu gibi, Trattoria Alla Madonna'da da yemeğimizi elbette Tiramisu ile sonlandırmıştık....

Trattoria Alla Madonna - Tiramisu
Veeeeee teşekkürler Garson Abbas... Birgün yine Trattoria Alla Madonna'da görüşmek üzere....


Trattoria Alla Madonna - İngilizce Menü

Trattoria Alla Madonna - İtalyanca Menü


13 Nisan 2015 Pazartesi

Kim Daha Güzel Saksafon Çalıyor??

Önümüzdeki günlerde İstanbul'da sahne alacak büyük caz saksafon sanatçısı Jan Garbarek'in afişini görmüştü Anne, Baba ve Deniz pazar günü Karaköy'deler iken... İncelemişlerdi. Anne ile Baba açıklamışlardı, bu Amca da aynı "Cazcı Mavi Yumurta" gibi saksafon çalıyormuş, şu gün, şu saatte, gelin beni dinleyin diyor bu afişteki yazılarla demişlerdi.

Bir gün sonra, bugün, akşam yemeği sırasında, Baba'nın "Cazcı Yumurta mı daha güzel saksafon çalıyor, dün afişini gördüğümüz Jan Garbarek mi?" sorusuna yanıt olarak Deniz:

Hıhh deyip dışarıyı göstererek yanıt veriyordu.
Hııh! Dışarıda gördüğümüz Jan Garbarek Amca daha güzel saksafon çalıyordu...

12 Nisan 2015 Pazar

Sinan'ı Anlamak...

Deniz bugün Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi'nde, "Sinan ve Mimari Dehanın Şaheserleri Sergisi'nde...

"yeşş" bir uykuda iken geziyor...





11 Nisan 2015 Cumartesi

"Çocuk Baba" ve Tavuk...

Tüm kuşlar uçar mı? Kanatları olup da uçamayan kuşlar var mıdır şeklinde başlayan Anne, Baba ve Deniz'in sohbetinin vardığı son nokta...

Baba:

Kanatları olup da uçamayan kuşlar da vardır.
Mesela tavuklar...
Tavukların da kanatları vardır ama uçamazlar.
Ama korktuklarında...
Kanatlarını açıp kapatıp, yerden biraz yükselebilirler...

Hatta...

Baba'nın çocukluğunda...Baba küçük iken, çocuk iken...
Baba tavukların peşinden koşmayı çok seviyormuş.
Tavukları yakalamaya çalışıyormuş.
Bir keresinde bir tavuğu yakalamaya çok yaklaşmış...
Tavuğu bir duvarın önünde sıkıştırmış...
Tam yakalamak üzereymiş ki...
Zavallı tavukcuk çok korkmuş...
Kanatlarını açıp kapatıp, yerden yükselmeye çalışmış...
Yükselip uçmaya niyetlenmiş çok korkunca...
O zaman kanatlarını açıp kapatınca, açıp kapatınca...
Biraz toz olmuş etraf...
Baba da "hapşu"
Hapşurmuş tozdan...

Baba'nın çocukluğuna dair bu garip hikayeyi garipsemiş bir yüz ifadesi ile biraz şaşkın dinleyen Deniz...

Anne:
Yani tavuklar uçabilirler miymiş?

Deniz:
I ıhh!

10 Nisan 2015 Cuma

İlk cümle...

"Sen bana popp at" (Sen bana top at)

Deniz'in ilk cümlesi...
Anne işyerinde duydu telefondan...
"Sen bana popp at"
"Sen bana popp at"

...

5 Nisan 2015 Pazar

Deniz ve Baba - Evdeki Gizli İktidar Mücadelesi

Anne ilk kez bugün fark etti...
Evde gizli bir iktidar mücadelesi varmış...

Küba Seyahatimizin hatıralarından yeşil etekli çingene kızı magnet'i ile Anne'nin arkadaşlarından birisinin verdiği bebek süsü olarak hazırlanmış mavi kazak modelli abidik gubidik magnet ise olayların ana konusu durumundalarmış...

Deniz yeşil etekli çingene kızı magnetinin bulaşık makinasının üzerinde, kendi magnetleri arasında durmasını,
Mavi kazak modelli abidik gubidik magnetin ise kendi magnetleri arasında durmamasını, buzdolabının üzerinde, Baba'nın magnetleri arasında durmasını istiyormuş...

Baba ise yeşil etekli çingene kızı magnetinin buzdolabının üzerinde kendi magnetleri arasında durmasını,
Mavi kazak modelli abidik gubidik magnetin ise bulaşık makinasının üzerinde, Deniz'in magnetleri arasında durmasını istiyormuş...

Uzunca bir süredir, Baba her akşam mutfağa girdiğinde, yeşil etekli çingene kızı magnetinin, buzdolabının üzerindeki kendi magnetleri arasından, bulaşık makinasının üzerindeki Deniz'in magnetleri arasına taşınmış olduğunu fark ediyor.
Bu durumu düzeltmek için uygun bir zamanı kolluyor.
Deniz'in uykusu geldiğinde,
Anne ile Deniz mutfaktan salona ya da Deniz'in odasına geçtiklerinde,
İlk iş yeşil etekli çingene kızı magnetini bulaşık makinasının üzerinden buzdolabının üzerindeki kendi magnetleri arasına alıyor.
Abidik gubidik mavi kazaklı magneti buzdolabının üzerinden, bulaşık makinasının üzerindeki Deniz'in magnetleri arasına taşıyormuş...

Ertesi gün Deniz yine gün içinde yeşil etekli çingene kızı magnetinin buzdolabının üzerine taşınmış olduğunu, mavi kazaklı abidik gubidik magnetin ise kendi magnetleri arasına konulmuş olduğunu fark ediyor.
Minicik ayakları üzerinde yükselip, Baba tarafından buzdolabının üzerinde erişememesi için mümkün olduğunda yükseğe yerleştirilmiş yeşil etekli çingene kızı magnetine erişip, onu bulaşık makinasının üzerindeki kendi magnetleri arasına koyuyor.
Yerine ise Mavi kazaklı abidik gubidik magneti koyuyormuş...

Bu durum bu şekilde bir süredir devam ediyormuş...

Anne bu durumu nasıl fark etti.
Bugün Anne, Baba ve Deniz evden dışarı çıkarlarken...
Deniz mutfakta yine
Bulaşık makinasının üzerindeki kendi magnetleri arasında, mavi kazaklı abidik gubidik magneti fark edince...
I ıh! dedi.
Onu oradan aldı ve buzdolabının üzerindeki magnetlere yöneldi.
Minicik ayakları üzerinde yükseldi.
Yeşil etekli çingene kızı magnetine uzandı, erişti.
Yeşil etekli çingene kızı magnetini aldı, kendi magnetleri arasına yerleştirdi.
Yerine de mavi kazaklı abidik gubidik magneti koydu...

Deniz'in dışarı çıkmak için hazırlanmasını bekleyen Baba ise,
Mutfağın kapısında Deniz'i gülümseyerek ve "yine mi değişiyor yerleri, bir fırsatını bulduğumda ilk iş yine değiştireyim onların yerini" der gibi bir yüz ifadesi ile Deniz'i izliyordu...

Anne bir Deniz'e baktı.
Bir Baba'ya...
Fark etti bir süredir evde süregiden gizli iktidar mücadelesini...

Büyüyordu Deniz..
Evde üçüncü bir kişi idi elbette.
Olacaktı böyle şeyler...
Alışmalıydı Baba...
Değil mi...
....


 

Dede ile Başbaşa Oyuncak Seçmek...

Deniz ile Dede bugün birlikte oyuncak mağazasına gittiler.
Anne ile Baba, Deniz ile Dede'yi başbaşa bıraktılar, hiç karışmadılar.
Ama merakla beklediler aceba ne seçecekler diye...

Sonra Deniz elinde bir minik araba ile, sarı ferrari ile yürüyerek geldi.
Seçtikleri bir diğer oyuncağı da poşetin içine koymuşlar, Dede taşıyormuş.
Anne ile Baba torbanın içine bir baktılar...
Deniz ile Dede ikinci olarak da "at çiftliği maketleri"ni seçmişler.
Üzerinde binicileri ile üç tane at, kapıları sürgülü bir ahır, beyaz çitler, atların su içebileceği yalak ve atların beslenmesi için saman yığını...
Çok beğendi Anne ile Baba...
Deniz ile Dede ne kadar güzel seçimler yapmışlardı.

Kapıları açıldığında içinden müzik sesi gelen Sarı Ferrari ve Atlar...

Dede ile başbaşa oyuncak seçmek...

4 Nisan 2015 Cumartesi

Seneca Sözleri & Antik Roma Eserleri

Lucius Annaeus Seneca Sözleri ve Antik Roma Eserleri...

Roma'da Palazzo Massimo'nun önünden geçerken kayıtsız kalamadığımız "Seneca Sözleri & Antik Roma Eserleri"ni içeren afişler...










Galleria Degli Uffizi - Floransa

Floransa'da Uffizi Galerisi Avrupa'daki en eski ve en ünlü sanat galerilerinden birisi. Burada ünlü Medici ailesinin sanat koleksiyonu sergileniyor. 3 katlı U şeklinde bir yapı içine konumlanmış galeriyi gezmek pek zaman kaybetmeden hızlı davransanız dahi 2-3 saatinizi rahatlıkla alıyor. Ayrıca girişte oldukça fazla sıra oluyor. Biz bir gün öncesinden, bir gün sonrası için, gezeceğimiz saati belirleyerek rezervasyonlu bilet almıştık. Böyle yapmış olmamıza rağmen, müzeye giriş sırasında oldukça kalabalık oluşmuştu. Deniz'in kalabalıktan, sıra beklemekten sıkılması ve ilaveten uykusunun gelmesi ile mecburen bizi öncelikli olarak içeri almalarını rica etmek zorunda kalmıştık.

Ancak kesinlikle görmeye, gezmeye değer bir müze. İtalyan rönesansının doğum yeri olarak bilinen Floransa'da Uffizi Galerisi mutlaka gitmişken görülmeli...

Roma&Floransa seyahatimiz sırasında gezdiğimiz Uffizi Galerisi'nden belleğimizde iz bırakanlar...

Kubbe'nin Altındaki Salon

Giovanni Bellini
"Portrait of a Young Man",1500
                                                                                                                                                                   
Piero della Francesca
"Dukes of Urbino"

Sandro Botticelli
"Primavera", 1482

Sandro Botticelli
"Birth of Venus", 1486

Leonardo da Vinci
"Annunciation", 1472-1475

                 Michelangelo Buonarroti
"Doni Tonno/Doni Madonna/The Holy Family", 1509

Uffizi Galerisi'nden
Roman Art

Andrea del Sarto (1486- 1530)
"Two Angels"

Rosso Fiorentino
"Musical Angel", 1521

3 Nisan 2015 Cuma

Bedri Rahmi Eyüboğlu...

Tuz

Bir yanım tuz
Bir yanım şeker
Tuzdan yanayım

Bir yanım deniz
Bir yanım toprak
Denizden yanayım

Bir yanım sen
Bir yanım ben
Senden yanayım

Bedri Rahmi Eyüboğlu
"Cam Gözlü Balık" - Duvar Çalışmaları - 1972

1 Nisan 2015 Çarşamba

Eşekli Ninni

Akşam yemeği sonrasında, mutfakta camın önündeki koltuğa oturup, Baba'yı da elinde makarna tabağı ile karşısına, karşısındaki kendi taburesine oturtup, bir yandan burgu makarna yerken, bir yandan kumanda ile kanalları değiştiren Deniz'in karşısına TRT Çocuk'ta "Bizim Ninniler" çıkmıştı...

Eşekli Ninni

Eşek senin ağzınla
Fırın mı yapayım
Fırınlı dağlar
Sümbüllü bağlar
Ben nerde kalayım oy

Eşek senin burnunla
Çeşme mi yapayım
Çeşmeli dağlar
Sümbüllü bağlar                                                          
Ben nerde kalayım oy

Eşek senin kuyruğunla
Kamçı mı yapayım
Kamçılı dağlar
Sümbüllü bağlar
Ben nerde kalayım oy

Eşek senin gözünle
Fincan mı yapayım
Fincanlı dağlar
Sümbüllü bağlar
Ben nerde kalayım oy

Seslendiren: Mircan Kaya
Yöre: Anonim - İstanbul
Kaynak: BizimNinniler