30 Aralık 2014 Salı

Buhar Dişe İyi Gelmez Mişşşş :(((((((

Deniz gribi atlattı ancak pazar günü birazcık ateşlendi.
Ateş ile birlikte iştahı da kaçtı, pek birşey yememeye başladı.
Ateş düşürücü şurup da almamakta direnince, pazar gününden pazartesi akşamına kadar ateşi bazen normal seviyelerdeydi, bazen de 38.2/38.0 civarında idi...
Pazartesi akşamı Anne ve Baba ateş düşürücü şurubu Deniz'in su fincanlarından birisinde biraz sulandırarak, su niyetine Deniz'e içirmeyi başardılar.
Uykusu olan Deniz, uyku arasında buna itiraz etmedi.

Anne ve Baba, grip ile ilgili semptomların azalması sonrasında Deniz'in bu kez de ateşlenmesinin nedeninin ne olduğunu çözmeye çalışırlarken...
Bir yandan diş çıkarma kaynaklı bir durum da olabileceğini düşünüyorlardı.

Ki bu akşam yaşanan olayda Deniz'in diş kaynaklı bir sıkıntısının da olduğu açıktı.
Grip sırasında öksürüğünün azalması için nebulizatör ile kendisine buhar verilmesini kafasında iyileşmek için yapılan bir işlem olarak yerleştiren Deniz...
Salı akşamı kendiliğinden Anne ve Baba'yı buhar makinasının başına götürmüştü...
Tam bu sırada Baba'nın "Buhar dişe iyi gelmez Deniz" cümlesini duyan Deniz.
Birden bire içini çekip, şiddetli bir ağlama krizine tutulmuştu.
Anne tarafından Doktor Teyze'nin arandığı, diş ağrısının nasıl geçeceğinin sorulduğu, farklı bir şurup alındığı, bu şurup ile diş ağrısının da geçeceği detaylarının açıklanması ile ancak ağlaması durmuştu...

Buhar dişe iyi gelmez miş...
O zaman nasıl geçecekti Deniz'in dişindeki ağrı...
Deniz'in dişi ağrıyordu...
Buhar dişe iyi gelmez ise ne yapacaktı Deniz, nasıl geçecekti dişinin ağrısı...
Dişinin ağrısı geçmeyecek miydi...

Çocukların tepkilerinin arkasında yatan sebepleri anlamak için dünyaya onların gözünden bakabilmeyi başarmamız gerekli biz Anne, Baba'ların...
Onların büyüklerin dünyasını anlamlandırabilmek için kafalarında oluşturdukları bağlantılar birazcıkkk farklı oluyor çünkü.


Brugge - Belçika

İstanbul'da 2014 yılının ilk karı yağarken

Burnumuza bugün "Brugge" kokusu geldi...
Sanki 2013 yılının 22 Nisan'ı. Kaldığımız otelimiz Hotel Flats Leopold'dan çıktık, eski şehir meydanına doğru Steenstraat'ta kaldırımda yürüyoruz. Sağ tarafta karşımıza çıkan Chez Vincent'tan elimize "Belgian Fries" alacağız. Deniz arabasında uyuyor. Üzeri battaniyesi ile örtülü, yağmurluğu ile kapalı üşümesin diye...Serin bir rüzgar esiyor, tertemiz bir hava var...

 

28 Aralık 2014 Pazar

Saklambaç

Deniz son günlerde saklambaç oynamayı keşfetti...

Anne ya da Baba:
Aaaaa Deniz nerede? Deniz yok. Hiç görünmüyor Deniz...
Aaaaa Deniz buradaymış!!
Aaaaa Deniz yine ortadan kayboldu, nereye gitti Deniz...
Aaaaa Deniz sen neredeydin, bulamadık seni, burada mıydın?...
Aaaaa sen saklandın mı? Hiç fark edilmiyordu orada olduğun...

Odasında yatağının kenarındaki ana kucağına oturup, kapı tarafından bakıldığında görünemeyen Deniz.
Anne mutfakta yemek hazırlarken, mutfak dolabına takılı daire şeklindeki top havuzunun yeşil kumaşının arkasına saklanan Deniz.
Baba ile koridorda top oynarken, girişteki antre tarafına geçip, Baba'nın göremeyeceği şekilde duvarın arkasına saklanan Deniz...

Aaaaa Deniz nerede? Deniz yok. Hiç görünmüyor Deniz...
Aaaaa Deniz buradaymış!!!

Artık yeni oyunlar keşfediyor,
Büyüyor Deniz...

26 Aralık 2014 Cuma

Zamanın Durduğu Ülke - Küba II

Pinar Del Rio

Küba'daki 16 adet yönetim biriminden birisi olan Pinar Del Rio'ya bağlı Vinales Vadisi'nde Küba'nın en kaliteli tütün yaprakları yetiştiriliyor. Bölge aynı zamanda Unesco Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor. Tütün dışında, yine tamamen geleneksel yöntemlerle bölgede sebze, meyve de yetiştirilmekte olup oldukça nemli bir havaya sahip olduğu için tek kelimeyle alabildiğine yeşil bir yer.

Los Jazmines Tepesinden Vinales Vadisi
Vinales Vadisinde ayrıca Leovigildo Gonzales tarafından (1959-1962) yıllarında dağın yamaçlarına, kayalara oyularak yapılmış "Mural de la Prehistoria Tablosu" da görülmeye değer.

Mural de la Prehistoria
Yine Vinales Vadisinde Cueva del Indio da etkileyici bir mağara. İki katlı mağaranın üst katını yürüyerek gezebiliyorsunuz, alt katını gezmek istediğinizde ise sandal ile bir tura çıkıyorsunuz. Mağaranın içindeki oluşumlar görülmeye değer gerçekten.

Cueva del Indio - Vinales,Küba

Cienfuegos

Havana'dan güneye, Trinidad şehrine geçerken yolumuzun üzerinde yer alan Cienfuegos şehrini güneşin oldukça etkili olduğu öğlen saatlerinde gezmek durumunda kalmıştık. Hava bulutlu değil, açık ise Ağustos ayında öğlen saatlerinde havanın sıcaklığını hissediyorsunuz. Cienfuegos şehri, uzun kordon boyu sebebiyle Küba için güneyin incisi olarak kabul ediliyor. Şehir 1819 yılında Amerika'dan Küba'ya göç eden fransızlar tarafından kurulmuş.

Cienfuegos - Küba


Cienfuegos - Küba

Cienfuegos - Küba

Cienfuegos - Küba

Cienfuegos - Küba

Jose Marti Park and Monument

Cienfuegos'ta mutlaka görülesi yapılardan birisi de yapının içindeki taş işlemelerinde Endülüs mimarisinin etkilerinin görüldüğü, adeta Elhamra Sarayı'nı geziyormuşsunuz etkisi yaratan Valle Sarayı (Palacio de Valle). Binanın terasından Cienfuegos manzarasını seyretmeden ayrılmayın.

Palacio de Valle

Trinidad

Sıra sıra, tek katlı, rengarenk evleri ve taş yolları ile Trinidad'ın eski şehir merkezi Unesco Kültür Mirası Listesinde yer alıyor. Fotoğraf tutkunları için her köşesi ayrı malzeme sunacaktır.


Trinidad dan bir Sokak Manzarası

Santa Clara

Küba Devriminde Batalla de Santa Clara (Santa Clara Muharebesi) olarak geçen olaylar burada geçmiştir. 1958 yılı Aralık ayında, Che Guevara komutasındaki birlikler diktatör Fulgencio Batista birliklerine karşı savaşarak Santa Clara şehrini ele geçirmişlerdir. Santa Clara Muharebesinin Che Guevara ve birliklerinin zaferi ile sonuçlanmasının ardından 12 saat sonra Batista'nın ülkeden kaçtığı ve Küba devrim hareketinin kesin zafer ile sonuçlandığı belirtiliyor. Santa Clara'da muharebenin geçtiği yerde bugün açık hava müzesi ve anıtlar bulunuyor. Muharebede ele geçirilen zırlı tren, rayları bozarak trenin raydan çıkmasına neden olan buldozer bu kapsamda açık hava müzesinde görülebiliyor.

Santa Clara Anıtı

Batalla of Santa Clara - Zırhlı Tren

Santa Clara'da Che Guevara


25 Aralık 2014 Perşembe

Hasta Olduk...

Anne, Baba ve Deniz... Üçümüz de hastalandık.
Virüs kapmışız.
Virüs havada duruyormuş, biz nefes alıp, virüsü içimize çekmişiz...

Deniz öksürüyor ve burnu akıyor
Anne'nin biraz boğazı ağrıyor ve burnu akıyor
Baba'nın da vücudunda kırgınlık var, azıcık öksürüyor.

Üçümüz birlikte hastalandık
Üçümüz birlikte iyileşelim.

20 Aralık 2014 Cumartesi

İtfaiyeciyim Ben, İtfaiyeci...

Deniz için son günlerde itfaiye arabası şeklindeki deniz simidi yeniden gözde oldu.
Cuma günü Anne işten eve döndüğünde Deniz evde ulaşabildiği dolaplara bakarak, pompayı arıyordu.
Anne bulgu pompayı ve Baba ile Deniz itfaiye arabasını güzelce şişirdiler.
Deniz oturdu itfaiye arabasının içine.

Şarkısı da oldu Deniz'in bu kez:

İtfaiyeciyim ben, itfaiyeci
İtfaiyeciyim ben, itfaiyeci

Kırmızı arabama binerim
Yangınlara koşa koşa giderim
Yangınları hortumumla puf diye söndürürüm
Puf, Puf

İtfaiyeciyim ben, itfaiyeci
İtfaiyeciyim ben, itfaiyeci

Yangınları hortumumla puf diye söndürürüm
Puf Puf
...

19 Aralık 2014 Cuma

bir nehir bizi nereye götürür

 bir nehir bizi nereye götürür

her zaman denize mi bir balık yan
dönmüş bir zamana mı kelimelerim eksik
bir çocuğun bir şarkıyı kötü söylemesinde mi yoksa
toparlanamamış cümlelerin sebebi mi gülüşün
denize dökülmeyen nice nehirler gülüşün yarım kalmış bir resim gibi kağıdın üstünde eksik
bir balık yan yan bakıyor tavada bana
bir nehirde bir balık nereye gider acaba
tatlı su nehrinden denize dökülen balık
ölmeye mi gider nehirde yan yan
bakma bana.

Bir susuşun altında söylemediklerimiz

Kelimeler düğüm oluyor ya boğazda bir yerde
Güzel bir gemi geçiyor şimdi boğazda bir yerde
Ben hep seni düşünüyorum deniz denilince
Hep düşünüyorum  ama hiç söylemiyorum
Aslında ne çok şey söylemiyorum
Kimse yokken konuşuyorum boğazda bir yerde
İçimden gözlerin geçiyor ben susuyorum
Soruları cevapsız epey zamandır içimdeki adamın
Başkalarına susuyorum hele de Çarşamba günleri
Okumuyorum mektubu
Cemal abi.

En yakın otobüs kaçta acaba

Pencere yanı olsun yalnızlığıma
Manzaralı , bitmek bilmez telgraf direkleriyle
Muavin de konuşmasın mümkünse
Çay veya kahve istemem keki yanımdakine versin
Yanımda kimse olmasın keki yalnızlığım yesin
Şöför arkası olmasın kimsenin arkası olmasın
Arkası yarın olmasın mümkünse
Molalarda bile uyandırmasın hiç kimse
Altıma işerim ben çok sıkışırsam
Bir keresinde orta sondaydım
Türkçe öğretmenim Türkçe izin vermedi
Ben başka dil bilmiyordum bana izin vermedi
İşedim işte.

Bir nehirle giderken yüzüm susuyorum otobüste


Özgür Ballı

17 Aralık 2014 Çarşamba

Ali Baba'nın Bir Çiftliği Var...

Anne, Baba ve Deniz şarkı söylüyorlar...

Anne ve Baba: Ali Baba'nın bir çiftliği var. Çiftliğinde inekleri var.
Deniz: Mö Mö...
Anne ve Baba: ...diye bağırır çiftliğinde Ali Baba'nın.

Anne ve Baba: Ali Baba'nın bir çiftliği var. Çiftliğinde köpekleri var.
Deniz: Hav Hav Hav, Hav Hav Hav...
Anne ve Baba: ...diye bağırır çiftliğinde Ali Baba'nın.

Anne ve Baba: Ali Baba'nın bir çiftliği var. Çiftliğinde horozları var.
Deniz: Ü ü, Ü ü, Ü...
Anne ve Baba: ...diye bağırır çiftliğinde Ali Baba'nın.

Anne ve Baba: Ali Baba'nın bir çiftliği var. Çiftliğinde inekleri var.
Deniz: Mö Mö...
Anne ve Baba: ...diye bağırır çiftliğinde Ali Baba'nın.

Anne ve Baba: Ali Baba'nın bir çiftliği var. Çiftliğinde kargaları var.
Deniz: Aak Aak...
Anne ve Baba: ...diye bağırır çiftliğinde Ali Baba'nın.

Anne ve Baba: Ali Baba'nın bir çiftliği var. Çiftliğinde atları var.
Deniz: I ıııı I ııııı, I ıııı I ıııı...
Anne ve Baba: ...diye bağırır çiftliğinde Ali Baba'nın.



16 Aralık 2014 Salı

Cafe Saudade (Sintra - Portekiz)

"Hurry to my house my friend 
 and we will drink tea and
 watch the cherry blossoms fall like snow"
                                                        Asian Proverb

(From the menü of the Cafe Saudade)



Sintra'da geçmişte (1888-1974) şehre özgü "queijada" adı verilen peynirli pastaların üretim fabrikası olarak kullanılmış binada bugün hizmet veren Cafe Saudade belleğimizde iz bırakan bir cafe... Paketlenmiş "Queijadas da Mathilde"leri ise yine Cafe Saudade'den satın alabiliyorsunuz...

Menüde yer verilen "House Panini"lerden St.Antonio'yu seçmiştik. Portekiz'e özgü konserve sardalyalı, keçi peynirli, marul, domatesli ve balsamic soslu bir sandwich. Ekmeğini "Bolo do Caco" olarak adlandırılan, bazlamaya benzeyen, Madeira adalarına özgü bir ekmek olarak seçim de mümkün oluyordu ancak kalmamıştı, biz yöresel köy ekmeğine benzer bir ekmeği tercih etmiştik. Panini olmasını tercih edince tost makinasında, tost gibi ısıtılmıştı sandwichlerimiz.

Yediğimiz en lezzetli sandwichlerden birisi olarak belleğimizde yer etti kesinlikle... Bir seferde hepsini ayrı ayrı tatmak mümkün olamayacağı için, menüde yer alan diğer sandwich türlerinin de lezzetini merak ederek ayrılmıştık Cafe Saudade'dan...






14 Aralık 2014 Pazar

"İşte Benim Zeki Müren"

Deniz bugün İstiklal Caddesinde Yapı Kredi Kültür Merkezi'nde "İşte Benim Zeki Müren" sergisinde...

19.11.2014-31.12.2014 tarihleri arasındaki sergi kapsamında Zeki Müren'in 18 yıldır TEV ve TSK Mehmetçik Vakfı arşivinde bulunan fotoğrafları ve özel eşyaları sergileniyor. Bir kısmı daha önce hiç sergilenmemiş fotoğraflar, desenler, kostümler, plaklar, şiirler, notlar...Deniz de nostaljik, siyah-beyaz fotoğraflara merakla bakıyor...

Sergiden...

Doğum günü partisinde dans,
Semiramis Pekkan, Neriman Köksal ve Ajda Pekkan'la

Dörtduvar Ahmet (Münir Özkul), Gül (Nilüfer Aydan) ve Bülbül Zeki, 
tıklım tıklım dolu araba yüzünden trafik polisinden ceza yemeden biraz evvel. 
(Altın Kafes, 1958)


Sahne kıyafetiyle




13 Aralık 2014 Cumartesi

Le Petit Prince

Deniz bugün Küçük Prens ile tanıştı...



Fransız yazar ve pilot Antoine de Saint-Exupery'nin ünlü romanı Küçük Prens'i eline aldığında ilgisini çeken ilk çizim Küçük Prens'in kuşların kanatlarına bağlanmış ipleri tutarak uçuyor olduğu aşağıdaki çizim oldu.


Sonra Anne ile birlikte ilk birkaç sayfayı okudular.
Boğa yılanlarının avlarını çiğnemeden yuttukları, sonrasında altı ay boyunca sindirmeye çalıştıkları...Fili yutmuş boğa yılanı görüntüsünün şapkaya benzemesi, ancak aslında şapka değil, avı fili çiğnemeden yutmuş boğa yılanı çizimi olduğu... Küçüklerin büyüklere bazı şeyleri anlatmalarının ne kadar zor olduğu...




Şimdilik bu kadar Deniz ve Anne'nin Küçük Prens serüveni...
Sonrası Deniz'in tüm sayfaları çevirmeye başlaması...
Anne'nin kitabı "şimdilik" Deniz'in elinden geri alması...



11 Aralık 2014 Perşembe

Atem Tutem Men Seni

Atem tutem men seni
Şekere gatem men seni
Akşam baben gelende oy
Öğüne atem men seni

Hop hopun olsun oğlum
Gül topun olsun oğlum
Sıralı kavak dibinde oy
Toyluğun olsun oğlum

Atem tutem men seni
Şekere gatem men seni
Akşam baben gelende oy
Öğüne atem men seni

Ev süpüre toz ede
Hemama gider naz ede
El ayağı kir içinde oy
Yıkamam diye naz ede

Atem tutem men seni
Şekere gatem men seni
Akşam baben gelende oy
Öğüne atem men seni

Seslendiren: Mircan Kaya
Yöre: Bitlis
Kaynak: BizimNinniler

"At" "At" diyerek animasyonunun da dikkatini çektiği Deniz ile birlikte dinlediklerinden beri Anne'nin dilinden düşmeyen Bitlis yöresine ait ninni...


9 Aralık 2014 Salı

Keçiboynuzu Suyunda Hoşaf

Sertleşmiş keçiboynuzları için çözüm...

Öncelikle keçiboynuzlarını 3-4 su bardağı suda yumuşayıncaya, keçiboynuzlarının rengi suya çıkıncaya kadar yarım saat kadar haşlıyoruz.

Keçiboynuzlarını içinden alıp, suyu soğumaya bırakıyoruz.

İçine iki avuç kadar siyah çekirdekli kuru üzümü yıkayarak, 4-5 adet kuru inciri yıkayıp küçük küçük doğrayarak, 6-7 adet karanfil tanesini doğrudan ve elma gibi soyulmuş ancak dış kısmındaki beyaz kabuğu tamamen kaybolmamış bir portakalı küçük küçük doğrayarak ekliyoruz.

Hepsini birlikte bir süre daha kaynatıyoruz.

Bir süre sonra içinden karanfil tanelerini geri alıyoruz ki hoşafın içinde çok uzun süre beklemeleri durumunda acılık verebilirler.

Soğutup, küçük tabaklarda servis yapıyoruz.

Aşure gibi aromatik bir hoşaf oluyor.

Deneyenlere afiyet olsun...

8 Aralık 2014 Pazartesi

"İşşş"

Uyusun da büyüsün nenni
Tıpış tıpış yürüsün nenni
Okula da gitsin nenni
Okula da gitsin nenni
...

Ve ninninin bu aşamasında, uyumak üzere olan Deniz'den gelen yanıt: "İşşş"

Okul'a değil Anne ve Baba gibi "İşşş"e gidecek Deniz...

7 Aralık 2014 Pazar

Zamanın Durduğu Ülke - Küba I



Küba seyahatimiz, 2013 yılının Ağustos ayında Deniz ile birlikte gerçekleştirdiğimiz seyahatlerimizden birisiydi. Üçümüz birlikte 1940'lı, 1950'li, 1960'lı yıllara gidip geldik adeta. Adeta 1950'lerde, 1960'larda çekilen bir filmin içine girip çıktık.

Küba zamanın durduğu bir ülke evet. 1940-1960 model yaklaşık 50.000 adet artık klasikleşmiş araç var halen kullanımda. 1959 yılında ülkenin ekonomik sisteminin değişmesi ile Amerikan ambargosunun başladığı tarihlerden itibaren ithalat kısıtlandığı için, o tarihe kadar ithal edilmiş tüm araçlar bozulduğunda tamir edilip, yedek parçaları değiştirilerek günümüzde de kullanılıyor. Durum böyle olunca, her daim gözünüzün önünde seyreden 1950 model Plymouth, 1957 model Chevrolet, 1952 model Corvette gibi klasik arabalarla adeta zamanın içinde yolculuk yaptığınız hissine kapılıyorsunuz. (Dipnot: Bu arada Küba'da Küba Devlet Başkanı Raul Castro, yeni araç satışını 2013 yılının aralık ayında serbest bıraktı ancak fiyatlar çok yüksek olduğu için söz konusu serbestlik halen teoride kalmış gibi görünmektedir.)

Küba'da iki çeşit para birimi bulunuyor. Turistlerin kullandıkları para birimi ile yerel halkın kullandığı para birimi farklı. Yerel halkın aylık ortalama geliri ise 20$ civarında. Ancak alım gücü anlamında aylık ortalama gelir üzerinden maddi bir değerlendirme gerçekleştirildiğinde yanıltıcı olabilir çünkü ülkede geçerli komunist sistem kapsamında halkın tüm barınma, eğitim, yiyecek gereksinimleri devlet tarafından karşılanıyor. Ancak halen karne sisteminin uygulandığı Küba'da, şeker, tuz, pirinç, bulgur, süt gibi temel gıdalar, aylık paketlerle devlet tarafından dağıtılıyor ancak temizlik malzemeleri yetersiz. Bu sebeple sokakta karşılaştığınız Küba'lılar turistlerden sabun, temizlik malzemesi istiyor. Giderken yanınıza mutlaka Küba'lılara dağıtmak için çok sayıda küçük şampuan, ya da temizlik malzemesi almalısınız.

Küba, Karayiplerde bir ada ülkesi ve yılın dört mevsiminde yaklaşık 30 derece civarında bir sıcaklık ile nemli bir iklime sahip. Dolayısıyla her mevsim okyanusa girme imkanına sahip oluyorsunuz. Adanın kuzeyinden suya girerseniz "Karayip Denizi"ne, güneyinde yer alan sahil şehirlerinden suya girerseniz "Atlas Okyanusu"na girmiş oluyorsunuz.

Ülkede internet erişimi kısıtlı, cep telefonları pek çekmiyor.

Salsa'nın merkezi Küba'da gezerken "Guatanamera", "Hasta Siempre", "Chan Chan" her daim kulaklarınızda oluyor...

Ernesto Che Guevara'nın Küba'sında "müzik"le, "dans"la bizim gezdiğimiz şehirler ise;

Havana

Küba Devrim Tarihi Müzesi: Burada Küba'da devrimin tarihine ilişkin çok sayıda fotoğraf, belge ve obje yer alıyor.

Küba Devrim Tarihi Müzesi


Capitolio Nacional: Devrime kadar Küba Kongresi olarak kullanılan bina bugün Küba Bilimler Akademisi ve Ulusal Bilim ve Teknoloji Kütüphanesi olarak kullanılıyor. Bizim bulunduğumuz tarihlerde dış cephesinde bakım çalışmaları vardı.

Capitolio Nacional

Casa de los Arabes (Arap Evi): Endülüs mimarisi ile 1940'larda bölgeye gelen arapların toplantıları için inşa edilmiş bina ağırlıklı olarak bölgede bulunan diplomat müslümanlar tarafından ziyaret ediliyormuş. Bugün itibariyle Havana'da cami ya da mescit olarak tanımlanabilecek tek yer olarak burası belirtilebilir.

Casa de los Arabes
Plaza de la Revolucion (Devrim Meydanı): 1 Mayıs ve 26 Temmuz gösterilerinin yapıldığı meydan burası oluyor. Meydana bakan binalardan birisinde dev Che Guevara, bir diğerinde ise Camilo Cienfuegos figürleri yer alıyor.


Devrim Meydanı'ndan
Havana Club Rom Müzesi: Bizim için rakı gibi, Rom da Küba'nın milli içkisi. Küba'nın dünyaca ünlü iki rom markası bulunuyor; Bacardi ve Havana Club. Ancak Bacardi ailesi 1959'da Amerika'ya yerleşip rom üretimine orada devam etmeye başlayınca, Havana Club Küba'da tek kalmış. Kübalılar günün her saatinde Rom içebiliyorlar. Rom ile yapılan içkilerin başında "mojito", "Daiquiri", "Cuba Libra" ve "Pina Colada" geliyor.
   
Rom Müzesinden Maket Rom Fabrikası
 



Dünyaca ünlü Küba Kokteyli "Mojito" şeker, limon suyu ve nane yapraklarının bardakta hafifçe ezilmesi sonrasında üzerine kırılmış buz, soda ve rom ilave edilmesi ile hazırlanıyor.

Seyir Tepesi ve San Carlos Kalesi: Buraya panoramik Havana manzarası için gitmelisiniz ayrıca Havana'nın liman girişini korumak amacıyla yapılmış San Carlos Kalesi de oldukça iyi korunmuş bir kale.


Seyir Tepesinden Panoramik Havana Manzarası




Lemur...




Deniz'in yeni Hayvanlar Puzzle'ından...

Bilimsel adları "Lemuridae" Latince Lemures sözcüğünden geliyor ve "gecenin ruhu" ya da "hayalet" anlamında...Bu isim iri ve parlak gözleri ile tuhaf çığlıkları nedeniyle verilmiş... Madagaskar adasında yaşayan bir maymun türü...                                                                                                      

Alem: Animalia (Hayvanlar)
Şube: Chordata (Kordalılar)
Sınıf: Mammalia (Memeliler)
Takım: Primates (Maymunlar)
Alt Takım: Strepsirrhini (Nemli burunlu maymunlar)
İnfra Takım: Lemuriformes (Makimsiler)
Familya: Lemuridae (Makigiller)*

*Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Makigiller
                                       

4 Aralık 2014 Perşembe

Anne'nin Can Parçası...

Anne: Deniz Anne'nin can parçası...Anne'nin can parçası kim miş Deniz?
Deniz: Baba
Anne: I ıh! I ıh! I ıh! "Deniz". "Deniz" Anne'nin can parçası.
Anne: Anne'nin can parçası kim miş Deniz?
Deniz: Baba
Anne: I ıh! I ıh! I ıh! "Deniz"
Anne: Baba'nın can parçası kim Deniz?
Deniz: I ııı... (parmağı ile kendini işaret eden ve gülen Deniz;)