30 Haziran 2014 Pazartesi

"Aa Yuttum Çekirdeği"

- Deniz zeytinin çekirdeğini vermedin bana, nerede zeytinin çekirdeği?
- "Aa" diyerek ağzının içini gösteren Deniz
- Deniz yutulur mu zeytin çekirdeği, olur mu hiç, yutmadın değil mi?
- "Aa" diyerek ağzının içini gösteren Deniz

Akdeniz efsanelerinde Ölmez Ağaç olarak geçen zeytin ağacının herşeyinin şifalı, her derde deva olduğu söyleniyor. Ağacın meyvesi zeytinin, zeytinin çekirdeğinin, zeytinden üretilen zeytinyağının, ağacın yapraklarının...

Zeytinin ve zeytinyağının faydalarını hepimiz biliyoruz ancak zeytin çekirdeğinin ve zeytin ağacı yapraklarının faydalarını Anne, Deniz'in birkaç zeytin çekirdeğini yutması sonucunda olası etkilerini merak edip araştırırken öğrendi. Zeytin çekirdeğinin şifalı olduğu belirtiliyor. Önce zeytin yenilip, sonra çekirdeği yutulduğunda, çekirdek daha midemize ulaşmadan eriyor ve çekirdeğin içindeki şifalı öz ortaya çıkıyormuş. Deneyen birçok kişi mide ve bağırsak rahatsızlıklarına iyi geldiğini belirtmişler. Yine zeytin ağacı yapraklarının da kurutulup çay şeklinde demlenebileceği, zeytin yaprağı çayının da bir çok rahatsızlığın tedavisine yardımcı olduğu belirtiliyor.

Şimdi Anne düşünüyor, Deniz zeytin çekirdeğini yuttu ise, var galiba bir bildiği?

 

29 Haziran 2014 Pazar

Hollanda 2 - 1 Meksika

Deniz ile baba Dünya Kupasında Hollanda - Meksika maçını birlikte izlediler. Deniz babanın hareketlerini gözlemleyerek, maçı izlerken zıp zıp, zıp zıp zıplamayı öğrenmiiiiişşşş ...

Ne de olsa Deniz'in geçmişinde "Uçan Hollandalı" olmuşluk da vaaaaar ...

 

27 Haziran 2014 Cuma

Kral Penguen

Veeee Deniz "Kral Penguen" ile tanıştı.
  1. Kral Penguen, penguengiller familyasının ikinci en büyük türü. En irileri İmparator Penguenmiş. Ardından ise ikinci sırada Kral Penguen yer alıyor.
  2. Uzun ince gagası ile boynunda ve kulak kısımlarında yer alan turuncu renk türün karakteristik özelliklerindenmiş.
  3. Ağırlıklı olarak Antartika adalarında yaşıyorlarmış.
Tanışır tanışmaz hemen "Kahverengi Köpekcik", "Beyaz Köpekcik", "Boynunda Çan Takılı İnekcik" ve "Pandacık"dan oluşan ekibinine dahil etti Deniz "Kral Penguen"i...
 

Elimizi - Ağzımızı - Dilimizi Yıkayalım

Deniz öğrendi. Yemeklerden sonra eller, ağız ve dil yıkanır.
Köpük köpük köpük yapılır.
Dil yıkanmazsa olmaz. Çünkü Deniz'in esas dili kirleniyor yemek yerken.
Bu yüzden köpükleri görünce hemen dilini çıkartıyor Deniz.
Anne kolayca köpük köpük köpük yapabilsin diye....
 

26 Haziran 2014 Perşembe

Tallinn - Olde Hansa

National Geographic Yayınları'nın "Dünya Mutfaklarına Seyahat - Sıradışı 500 Gurme Adres" kitabının "Tarihi Restoranlar" bölümünden Tallinn - Olde Hansa ...

"Eski Kent'te bir ortaçağ tüccarının evinde kurulmuş olan bu restoran, Tallinn'in en parlak dönemlerini yansıtıyor. Otantik bir ortaçağ şöleni için gerekli her şey hazır: Halılar ve resimler duvarları kaplıyor, lavracılar şarkılar çalıyor, genç kızlar tabak ve sürahileri taşıyor, mumlar titreşiyor. Titizlikle araştırılmış mönüde Kanada geyiği filetosu, yaban domuzu incik eti ve ayı eti var. Otlarla tatlandırılmış güçlü birayı cesaretle karşılayın."

 

25 Haziran 2014 Çarşamba

Palyaço Abi Gelmiiiiiiişşşş...

Bugün çocuk parkında Deniz'i bir sürpriz bekliyordu.
Palyaço Abi.
Arada sırada geliyormuş Palyaço Abi çocuk parkına. Ama Deniz, anne ve anneanne ilk defa denk geldiler.

Palyaço Abi Deniz'e "KORSAN KILICI" yaptı mavi balondan...

23 Haziran 2014 Pazartesi

Deniz'in Keşfi

Bugün Deniz fark etti ki; ördeklerin burnu YOKMUŞ!! Balıkların burnu YOKMUŞ!!

Geyik Lappi'nin KOCAMAN bir burnu VAR! Kiconico'nun kahverengi yuvarlak bir burnu VAR! Ama ördeklerin burnu YOK! Balıkların burnu YOK!!

Sebzeli Domates Çorbası

Yaz mevsimi için ideal bir çorba oldu.

Malzemeler
- 4 domates
- 2 havuç
- 1 kabak
- 3 yeşil çarliston biber
- 1 soğan
- 1 çay bardağı yeşil mercimek
- 1/2 çay bardağı pilavlık bulgur
- 1/4 çay kaşığı tuz
- 3/4 tatlı kaşığı sızma zeytinyağı


Yeşil mercimeği yıkayıp yarım saat kadar suda bekletiyoruz. Domates, soğan, havuç, biber ve kabağı büyük büyük doğrayıp düdüklü tencereye koyuyoruz. Yeşil mercimeği, bulguru ve tuzu da tencereye ekleyip malzemelerin üzerini 3 parmak geçecek kadar su ilave ediyoruz. Düdüklü tencerede tüm malzemeleri pişirdikten sonra çorbamızı blenderdan geçiriyoruz. En son sızma zeytinyağımızı da ekleyip karıştırıyoruz.





 

22 Haziran 2014 Pazar

Zıp Zıp Tavşan

Deniz ile anne bugün parkta oyun filesinin üzerinde "Tavşan" oldulaaaarrrr...

"Zıp Zıp Zıp Zıp
 TAVŞAN olduk biz
 Zıp Zıp Zıp Zıp
 Tavşan olduk BİZ"


Ve "Zıp Zıp Tavşan" şarkısını öğrendileeeer ...

Ben beyaz bir tavşanım
Çokta hızlı koşarım
Kırlarda bir yuvam var
Ben orada yaşarım

Sabak kalkarım erken
Önce yüzümü yıkarım
Bir havuç bir lahana
Kahvaltımı yaparım

Zıp zıp zıp zıp
Zıp zıp zıp zıp
Kırlarda ben koşarım

Renkli renkli çiçekler
Onlar benim dostlarım
Koş koş tavşan
Koş koş tavşan
Durma yuvanda
Bir sağa bir sola
Hoplaya zıplaya
Koş sen kırlarda


 

21 Haziran 2014 Cumartesi

"Kurabiye midir? Bisküvi midir? Sevdim Ben Bunu..."

Deniz bugün Anne ve Baba'nın Amsterdam'dan aldıkları kurabiyeleri/bisküvileri keşfetti... Sabahın saat 7'sinde...Bütün gün ara ara keyifle yedi ...

Hollanda'nın Delft şehrinde üretilen "Delftware" adı verilen, beyaz üzerine mavi çizimli porselenlerden esinlenilmiş bir metal kutusu var bu kurabiyelerin/bisküvilerin. Deniz, annenin çok beğenerek aldığı bu metal kutuyu ise HENÜZ keşfetmiş değil ...


20 Haziran 2014 Cuma

Hollanda II (Amsterdam...)


Amsterdam

Amsterdam'da nereleri gezip görmeli:

  • Dam Square : Şehrin en merkezi yeri diyebiliriz. Damrak caddesi'nin bittiği Rokin Caddesi'nin başladığı yer.  Royal Palace da meydanda hemen gözünüze çarpan en etkileyici bina.
Dam Square - Royal Palace

  • Rijks Museum : Rembrant'ın "The Night Watch" ve Johannes Vermeer'in "The Milkmaid" adlı eserleri başta olmak üzere Hollanda'nın sanat tarihine, özellikle bilimde, sanatta, ticarette dünyanın öncüsü durumunda olduğu 17.yy'daki Altın Çağ'ına ilişkin çok sayıda önemli eserin yer aldığı bir müze.
Johannes Vermeer - The Love Letter

Johannes Vermeer - The Milk Maid


Rembrant - The Night Watch'dan Detay

Rembrant - Syndics Of The Draper's Guild


Paul Gabriel - In The Month Of July

  • Van Gogh Museum: Dünyaca ünlü Hollandalı ressam Van Gogh'un eserlerini ise burada görebilirsiniz. Ayrıca müzenin mağazasında üzerine Van Gogh'un resimleri aktarılarak üretilmiş çok çeşitli ürün de bulunuyor. Bazıları indirimli gayet uygun fiyata satın alınabiliyor. Ben üzerine "The Sea at Les Saintes-Maries-de-la-Mer, 1888" tablosu aktarılarak üretilmiş bir çantayı beğenerek almıştım.
Van Gogh - Sun Flowers - Detay

Van Gogh - The Sea at Les Saintes-Maries-de-la-Mer

  • Çiçek Pazarı (Flower Market): MFÖ müzik grubunun "Sarı Laleler" şarkısında geçen çiçek pazarı işte burası oluyor. İstediğiniz takdirde her renkten lale tohumu satın alabilirsiniz. Çiçek Pazarı'nda ayrıca hediyelik eşyalar satan dükkanlar da bulunuyor.
Sağ Tarafta Nehir Kıyısında "Çiçek Pazarı"

  • Red Light Street : Gitmeden döndüm dememek için, ne imiş bu diye şöyle bir bakılabilir caddeye. Deniz bile caddede arz-ı endam etti bir akşam bizimle birlikte. Turistik bir eğlence işte...
Red Light Street

19 Haziran 2014 Perşembe

Hollanda I (Amsterdam - Tujuh Maret)

Deniz ile birlikte gerçekleştirdiğimiz seyahatlerimizden birisi idi Amsterdam seyahatimiz.

Gezip gördüğümüz şehirler arasında en çok beğendiğimiz şehirlerden birisi oldu Amsterdam. Tam bir dünya şehri olduğunu şehirdeki restoranların çeşitliliğinden de anlıyorsunuz. Çin restoranı da bulabiliyorsunuz, Endonezya mutfağından yemekler yapan bir restoran da. Arjantin restoranı da bulabiliyorsunuz, Etiyopya mutfağından yemekler yapan bir restoran da...

Biz bir akşam Endonezya Mutfağı'ndan yemekler yapan "Tujuh Maret" adında bir restorana gitmiştik (Utrechtsestraat, 73).


Endonezya Mutfağı'ndan çeşitli spesiyalitelerin küçük küçük tabaklarda yer aldığı kocaman tepsiler getiriyorlar. En sağda en baharatsız/az baharatlı olanlarından, en solda en çok baharatlı olanlarına doğru sıralanmış şekilde. Hepsinden tatma fırsatınız oluyor böylece.


Deniz'e baharatsız/az baharatlı olan bölümden et kavurma benzeri bir yemek seçip onu yedirmiştik. Severek sadece o yemeği yemişti ve tepsinin geri kalan bölümünde yer alan çeşit çeşit diğer yemeklerle hiiiç ilgilenmemişti.

Bir diğer akşam ise, Zeedijk Caddesi üzerinde bir Arjantin Steakhouse Restaurant'ını denemiştik. Menüde bu kez sadece ızgara et olunca, Deniz'in keyfine diyecek yoktu. Izgara etleri bir miktar kendileri pişirdikten sonra mangal üzerinde servis yapmışlardı. Tercihimize göre az pişmiş, orta pişmiş ya da iyi pişmiş olabilecek şekilde istediğimiz zaman mangaldan kendimiz almıştık.

18 Haziran 2014 Çarşamba

Ne Çektin Be Syrena...

Komünist dönem, Polonya üretimi Kırmızı Syrena 105'in başına neler geldi neler...

Deniz tarafından daha alındığı gün bir kaç saat içerisinde iki kere yere atıldı, kaldırım taşlarının üzerine çarpıldı. İlk atılışında kaportasının üzerinde ve tavanında çizikler oluştu. İkinci atılışında kaportasının üzerindeki çizik genişledi, boyası biraz açıldı.

Kırmızı Syrena 105, böyle hasarlı bir şekilde İstanbul'a gelmişti.

Anne çiziklere nasıl rötuş yapılabileceğini düşünüyordu. Tam arkadaşlarından aynı renk oje ile rötuş yapılabileceği fikrini edinmişti ki Syrena'nın başına gelecekler henüz bitmemişmiş...

Syrena Deniz tarafından bu kez de mutfakta taş zemin üzerine fırlatıldı. Ön ve arka farlarından birer tanesi yerinden çıktı. Yerinden çıkan ön farı kayboldu, anneanne tarafından bulunmuş arka farı Anne tarafından yapıştırılmayı bekliyor...

Kırmızı Syrena 105

Bu eski, yıpranmış, hasar görmüş haliyle
Tarihindeki Komünist dönemden Polonya'ya hatıra eski, yıpranmış, hasar görmüş herşeyin temsilcisi gibi adeta ...


Baba'nın Dünya Atlası

Deniz'in oldukça ilgisini çeken; baba'nın magnet koleksiyonu.
 
Baba, seyahat ettiğimiz yerlerden özellikle harita şeklinde magnetler alıp, evdeki buzdolabı üzerinde bir "Dünya Atlası" oluşturma yolunda ilerlerken, Deniz için de, her geçen gün, evin en ilgi çekici köşelerinden birisi olma yolunda ilerliyor buzdolabımızın üzeri.
 
 


İspanya II (Barselona - La Barceloneta - Can Ganassa)

La Barceloneta'dan Yat Limanı Manzarası
Barselona'da şehrin "La Barceloneta" olarak geçen bölgesini Barselona için Old City (Eski Şehir) olarak kabul edebiliriz. Eskiden beri bir liman şehri olan Barselona'nın sahil kıyısında, balıkçılıkla geçinen nüfusunun yoğun olarak yaşadığı bir bölge burası.

Bu bölgede yemek için bir çok seçenek bulmak mümkün. Hemen limana bakan caddede yürürken sırasıyla çok sayıda restoran göze çarpıyor. Ancak biraz iç tarafları, ara sokakları da gezmeli. Bu sefer hem uygun fiyatlı hem de süper taze deniz ürünleri sunan, daha çok yerel nüfusun tercih ettiği küçük restoranlar gözünüze çarpacaktır.

La Barceloneta'nın iç tarafında Placa de la Barceloneta'da "Can Ganassa Restaurant"ın da çoğunluk yerel nüfusun tercih ettiği bir restoran olduğunu ingilizce menüye sahip olmamasından anlıyoruz. Turistik kalabalıktan uzak, fiyatları uygun, lezzetli ve taze deniz ürünleri sunan bir restoran "Can Ganassa".
Restaurant - Bar Can Ganassa
Biz İspanya'da sofraların olmazsa olmazı Sangria'nın yanında midye ve deniz mahsülleri salatasını tatmıştık. Gayet güzeldi...

Can Ganassa'dan 

17 Haziran 2014 Salı

"Turşu Biberi! Ne Biçim Bir Tadın Varmış Senin!"

Baba ne yiyorsa aynısını aynı şekilde yeme isteği sonucunda Deniz bugün akşam yemeğinde:

Masadaki turşu biberi kavanozuna uzandı
Annenin ve babanın "Deniz ACI o!, ağzın yanar, alma alma ALMA" şeklinde uyarılarına rağmen minicik parmaklarıyla bir iki tane turşu biberini aldı.
Ağzına götürdü ve ısırarak tadına baktı.

Sonrasında TABİİ Kİ yüzünü buruşturarak annenin kucağına atlıyordu ...
 

15 Haziran 2014 Pazar

Lego "Duplo"

Polonya'dan dönerken havalimanında Duty Free'de Deniz'i Lego standından ayırmak mümkün olmadı.

Her ne kadar kendisi üzerindeki uçak resmi sebebiyle Lego'nun 5 yaş üzeri Lego "City"lerine geçiş yapmak istese de...Yaş grubuna uygun kocaman bir Lego "Duplo" kutusu ile birlikte biniyordu dönüş uçağına...



 

14 Haziran 2014 Cumartesi

Güle Güle Krakow - Ve Yeniden Varşova


Wawel Kalesi'ndeki Ejderha
 
Deniz'in programında bugün; önce sabahtan Krakow'da eski şehirde eksik kalan yerleri gezmek ve sonra yine trenle Varşova'ya dönmek vardı.

Krakow'da Barbican, St. Florian's Kapısı (Brama Florianska), Florianska Caddesi ve Jagiellonian Üniversitesi... Hepsini mışıl mışıl uyuyarak gezdi...

Deniz uyurken anne ve baba ona bir "Ejderha" aldılar. Wawel Kalesi'nin Ejderhası. O da gelecek Deniz ile İstanbul'a. Ve Syrena'dan sonra bir klasik model araba daha... Bal köpüğü Warszawa.

Devamında ise yeni bir tren macerası bekliyordu herkesi...

Dolu bir tren ve dolu bir kompartıman
6 kişilik kompartımanda, ortadaki karşılıklı iki koltuğun sahibi Anne, Baba ve Deniz ...
Ama neler neler var yanlarında
1 kocaman valiz, 3 çanta, 1 torba, 1 bebek arabası
Herşey zar zor yerleşiyor sonunda kompartımana, ama valiz sığamıyor, onlara koridordan bakıyor...
Bu arada Deniz bebek arabasında uyurken bez sızdırmııııııış!
Deniz baştan aşağıya tüm kıyafetlerini değiştiriyooooor.

Yolculuk sırasında Deniz'in poaçaları, üzümleri.
Anne'nin kahveli, Baba'nın naneli limonlu yoğurtu
İkram edilen gofretler ve portakal suları
Deniz için herşey oyun yaratmak için bir fırsat
"Bitmiş meyve suyu kutusu salladığımda damlalar mı fışkırıyormuş!"
"Bitmiş yoğurt şişelerini ve su şişesini verin bana, en çok onlarla oynamayı seviyorum."
"Miniğim ama bu koltuğun sırtına tırmanırım ben!"
...

13 Haziran 2014 Cuma

Deniz Oskar Schindler'in Fabrikası'nda

Deniz bugün de Krakow'da yahudi mahallesi'ni (Kazimierz'i) gezdi. Wista nehri'nin karsı tarafına geçip Oskar Schindler'in fabrikasını gördü.

Anne Deniz'in öğlen yemeği için yanına almayı planladığı kıymalı poaçaları otelde unutunca, öğlen yemeği saatlerinde bir süre muz ve ekmek ile idare etmek zorunda kaldı. Ama sonrasında Kazimierz'de Ariel adlı yahudi yemekleri yapan bir restoranda Kuzu Rosto ve Şaşlık tadıyordu.

Aksamleyin ise babanın kucağına çıkıp Wavel Kalesi önünde fotoğraf çektirirken, Krakow'da yağmur vardı.

Deniz "Tradisyonel tradisyonel nereye kadar! Kaç gündür şöyle güzel bir ızgara et yiyemedim. ET gelsin! ET, Et, et " diyordu adeta.
Bu sebeple anne ve babanın Deniz'i düşünerek seçtiği,  Rynek Glowny'deki Yummie Grill&BBQ adlı restoranda "ET, Et, et" yedi. Annenin domatesli çorbasının, sarımsaklı ekmeğin ve sarımsaklı yoğurda batırılmış patates kızartmasının ise tadına baktı.

Deniz yemek sonrasında yine süslü atları, nostaljik at arabalarını gördü, "AT, At, at" diyerek merakla inceledi ve S.Wedel'deki koltukların üzerinde mışıl mışıl uykuya daldıııııı...

12 Haziran 2014 Perşembe

Deniz Krakow'da


Deniz bugün trenle Varşova'dan Krakow'a gecti.

3 saatlik tren yolculuğunda altı kişilik kompartımanda türlü türlü oyunlaaaaaar yaratıyordu:

  • Koltuğun üstünde ayağa kalkmaca ve yengeç dansı yapmaca
  • Koltuğun kolunu kaldırıp indirmece
  • Koltuğun bir sağ, bir sol kolunu indirip kaldırmaca
  • Trende dağıtılan içeceklerin şekerleri, çubukları, plastik tepsileri ile oynamaca; onları alıp yere atmaca; kola şişesinin içine atmaca
  • Kola şişesini sallamaca; şişeyi yere atmaca; üzerine çıkmaca
  • Koltuğun tepsisini açıp kapamaca, tepside bardaklar için yapılmış alana kola şişesini ters sokmaca
  • Kendisine ikram edilen meyve suyunu, gofreti yere atmaca; koltuğun tepsisine koymaca
  • Varşova'dan Deniz ile birlikte gelen kırmızı ve beyaz balonları bağlı oldukları bebek arabasından çözdürüp oynamaca
  • Koltukların baş örtülerini sökmece

vb. türlü türlü oyunlar yaratarak geldiği Krakow'da Eski Şehir Meydanı'nı (Rynek Glowny'i) gördü. Pod Wawalem adlı restoranda anne ve baba ile birlikte yemek yedi. Pembe balık somon'un yanında anneye gelen yöresel mantar çorbasından tattı. Uyuya kaldığında Eski Şehir Meydan'ı Rynek Glowny'de S.Wedel'de oturmuş süslü atları, nostaljik at arabalarını izliyordu...

AT, At, at ...

11 Haziran 2014 Çarşamba

Deniz Varşova'da

Deniz bugün Varşova'da gezdi...

Zamkowy Meydanı'nı (Plac Zamkowy'yi), Eski Şehir Meydanı Rynek Starego Miestra'yı, Barbican'ı, Marie Curie Müzesi'ni, Jewish Getto Memorial'ı gördü.

Tiyatro binasının bahçesindeki pembe, siyah, mavi, sarı... kocamaaaaaan kanatlı maket atları merakla izledi.

Anne ve baba ile birlikte Nowy Swiat Caddesi'nde dolaştı. Frederick Chopin Müzesi'ni (Muzeum Fryderyka Chopina) bulmaya çalışırken uyuya kaldı ve tüüüüüm akşamı arabasında mışıl mışıl uyuyarak geçirdi.

Veeeee günün hatırası, Deniz'in baba ile bir örnek Polonya t-shirt'ü oldu. Bir de Polonya'nın Komünist dönemi yapımı kırmızı Syrena 105 model araba...

Deniz Plac Zamkowy'e Bakarken...
Deniz Kanatlı Atları İzliyor...

10 Haziran 2014 Salı

Keşke Bozulsa...

"Keşke bozulsa
  Keşke bozulsa BU bebek arabası.
  O zaman HİÇ inmem annemin kucağından..."

Varşova'ya giderken, havalimanında, taksiye binmek için kapattıkları bebek arabasını açmaya çalışan ve bozuldu mu YOKSA diye endişelenmeye başlamış anne ve babaya umursamaz bir yüz ifadesi ile bakan Deniz'in muhtemelen aklından geçenler.

Deniz Varşova'ya Uçuyor...

Deniz bugün 15.45'de Varşova'ya uçuyor ... LOT Polish Airlines ile ...
Anne bu kez yoğurt mayalayıp yanına almıyor Deniz için, bir süredir Deniz'in yoğurt ile arası pek iyi değil. Ama Deniz'in zeytinleri ve süper kabarmış kıymalı mayali poaçalar annenin yanında ... 

9 Haziran 2014 Pazartesi

"Krem Wos Wos"

Deniz'in model arabaları arasına bugün krem rengi bir VW Beetle da eklendi.
Deniz için o "Krem Wos Wos"...
"Krem Wos Wos"u Deniz çoooooo..ooooooooook sevdi ...

Bu arada akşamleyin evde küçük bir kaza yaşandı.
Deniz "Krem Wos Wos"u kutusuna koyup, kutuyu sallayınca, "Krem Wos Wos" kutunun içinden babanın ayağının üzerine düştü ve babanın ayağını azıcık acıttı.

Bebekler bir olayın iyi birşey mi, kötü birşey mi olduğuna sizin olaya tepkinizi gözlemleyerek karar verirler. Bu olayda da canı yanan babanın refleksive olarak yüzünü buruşturması ile Deniz "çok kötü birşey oldu" diye düşündü ve içini çeke çeke ağlamaya başladı. Babaya kötü birşey oldu sandı.

Uykusu geldiğini düşünerek onu kucağına alan anne ile birlikte odasına giderken hâla içini çeke çeke ağlıyordu...

Anne Deniz'in uyuyacağını sandı ama Deniz uyumadı!
Uyuyor gibi oldu ama uykuya dalamadı!
Babaya birşey oldu diye düşünüyordu galiba...

Anne en sonunda Deniz'i aldı yeniden babanın yanına getirdi.
Deniz "Krem Wos Wos"u görünce babanın ayaklarına bakıp yeniden ağlamaya başladı.
Anladı anne ve baba, Deniz'in "babaya birşey oldu" diye korktuğunu.

Anne ve baba, "Krem Wos Wos"u alıp, yeniden ayaklarının üzerine koydular.
"Birşey olmadı babaya Deniz, babaya zarar vermedi "Krem Wos Wos". Bak yeniden koyuyoruz ayaklarımızın üzerine hiçbirşey olmuyor, baba yengeç dansı yapıyor yine" dediler.

Baba yengeç dansı yaptı.
Güldü.
Deniz'in keyfi yerine geldi...

Nenni Nenni ...

Babaanne'nin Deniz'i uyuturken söylediği Nenni - Bebeğin Beşiği Çamdan Türküsünün sözleri ... ve hikayesi ...

Bebeğin beşiği çamdan
Yuvarlandı düştü damdan
Beş babası gelir Şam'dan
Nenni de nenni de nenni de bebek

Kızlar gelin çaydan geçek
Çay bulanık nerden içek
Bebek ölmüş nere gidek
Nenni de nenni de nenni de bebek

Bebek beni deleyledi
Yaktı yıktı kül eyledi
Her kapıya kul eyledi
Nenni de nenni de nenni de bebek

Çamlıbelden çıktım yayan
Dayan dizlerim de dayan
Emmim atlı ben de yayan
Nenni de nenni de nenni de bebek

Bebeğin beşiği bakır
Yerinden kalkmıyor ağır
Ben sallarım tıngır mıngır
Nenni de nenni de nenni de bebek

Çizmemi çektim kıçıma
İndim çamlığın içine
Bunda bebeğin suçu ne
Nenni de nenni de nenni de bebek

Kara çadırın kazığı
Gelir gavurun yazığı
Memelerim yol azığı
Nenni de nenni de nenni de bebek

Deveyi deveye çattım
İpini boynuna attım
Dün gece yavrusuz yattım
Nenni de nenni de nenni de bebek

...

Seferberlik ilan edilir. Bayburtlular yerlerini yurtlarını terketmek zorunda kalırlar. Osmanlı zamanında Şam'da, Yemen'de Fizan'da askerimiz vardır. Seferberlikten kısa bir süre önce asker olan Bayburtlu bir delikanlı Şam'a gider. Bu arada hanımı hamiledir. Aynı zamanda hanımı amcasının kızıdır.

İç Anadolu'ya göç eden Bayburtlular tekrar Bayburt'a dönmek için yola koyulurlar. Dönüş sevinci bayram havasındadır. Bu arada delikanlının hanımı doğum yapar. Doğumdan sonra kayınvalide, kayınpeder, gelin ve beşiğe konulan bebek yola koyulurlar. Bayburt'a dönüş bebekle ayrı bir mutluluktur. Sıkıntılı geçen yolculukta kayınvalide vefat eder, yolda bir yere defnedilir. Dönüş sevincinin yerini acı ve gözyaşı almıştır. Tekrar yola koyulurlar.

Kayınpeder olan amca önde, gelin ve beşiği deveye bağlanan bebek arkada yola devam edilir. Çamlıbele varırlar, sık çamların arasında yürümek zorunda kalırlar. Bu esnada bebeğin beşiği çam ağacının dalına takılır. Gelin kayınpederine söyleyemez; çünkü kayınpeder amca çok sert bir adamdır. Örf ve adetlerine bağlıdır. Bayburt adedinde eskiden gelinler bürük çekerler kayınpederler ve büyüklerinin yanında konuşmazlarmış. Gelin de korku ve saygıdan bir türlü söyleyemez çocuğunun dalda takılı kaldığını.

Bir süre sonra mola verirler. Kayınpeder devenin yanına gelir, bakar beşik de yok bebek de. Geline sorar, gelin konuşamadığı için işaretlerle beşiğin ağaca takıldığını anlatır. Geriye dönerler beşiği bulurlar fakat bebeği bulamazlar. İçin için yanar yürekleri, anne kahrolur bu beyit ve koşmayı söyler. Yanan ana yüreğiyle...

7 Haziran 2014 Cumartesi

İnekcik Çiftlikten Kaçtıııııı...

Ali Baba'nın Çiftliği'nde inekcik Kırmızı Traktör'ün römorkunda duruyordu.
Bugün inekcik Ali Baba'nın çiftliğinden kaçtıııııııı...
Deniz de inekciğin kaçmasına yardımcı oldu...
İnekcik kaçtıııııı...
Deniz sakladı inekciği...

Kürek ve Tırmık

Deniz kürek ve tırmık ile tanıştı...
Küreği kocamaaaaaaan kaşığa, tırmığı kocamaaaaaaaaan çatala benzetti...

 

"Mavi Araba" Hemencecik Kayboldu

Deniz'in model otomobilleri arasına bugün turkuaz rengi bir BMW de eklendi...

Anne onu işyerindeki arkadaşının masasında görmüştü.
Deniz evdeki Kırmızı Mini Cooper'ı ve Siyah BMW'yi çok sevip elinden düşürmeyince, anne Deniz'e bir araba daha aradı aradı ve işyerindeki turkuaz rengi BMW'yi de alıp Deniz'e götürmeye karar verdi.

Deniz için "Mavi Araba" oldu turkuaz rengi BMW...

Ancak "Mavi Araba" Deniz'in eline geçince, 10 dakika içerisinde ortadan kaybolduuuuuuuu... En son görüldüğünde Deniz "Mavi Araba"yı anne babanın odasında aynalı komidinin altına doğru sürüyordu. Ancak "Mavi Araba" aynalı komidinin altına girmiyordu...

Deniz uyuduktan sonra anne tüm odayı aradı. Komidinin, yatağın altına baktı. "Mavi Araba" yoktu...

Sabah uyandığında Deniz'e sordu.
"Mavi Araba" yoktu!!!
Yok, yok, yok
"Mavi Araba" yoktu!!!

Ancak annenin gözünden kaçan birşey vardı..."Mavi Araba" komidinin altına giremiyordu, yatağın altına giremiyordu amaaaaa annenin başucundaki etajerin altına girebiliyordu.
"Mavi Araba" annenin başucundaki etajerin altındaydı...
Deniz minik elleriyle, "Mavi Araba"yı oraya sürmüştü...



 

6 Haziran 2014 Cuma

İnsancıklar Sandalye'ye Tırmanıyorlar

Deniz'in insancıkları itfaiye arabasının üzerine çıkıyorlar, itfaiye arabasının merdiveni ile salondaki ahşap sandalyelerin yan tahtalarınına ulaşıyorlar ve tahtaların üzerinde ayakta duruyorlaaaaaarrr...
 

"Kilimleri Silkeleyelim"

Deniz, temizlik sırasında, evdeki küçük kilimlerin camdan silkelendiğini kayıt altına almış anne ve babanın anladığı kadarıyla!!!

Dün kilimleri tutup tutup, arka odanın camının önüne götürüp, annenin silkelemesini istiyordu...

5 Haziran 2014 Perşembe

İspanya I (Barselona - Nou Camp)

İspanya'da Katalunya Özerk Bölgesinin başkentidir Barselona. Özellikle 1992 Yaz Olimpiyatları'na ev sahipliği yaptığı dönemde ciddi bir yenilenme süreci geçirmiş olan şehir, mazgal şeklindeki şehir planıyla dikkat çekerken, şehre damgasını vuran isim mimar Antoni Gaudi. Belli başlı mimari eserleri dışında büyük caddelerdeki çiçekliklerin, lambaların bile Gaudi'nin tasarımı olduğunu öğreniyoruz.

Barselona'da görülebilecek belli başlı yerler:
  • Montjuic Tepesi: Buradan Barcelona Limanı ve Barcelona manzarası seyredilebiliyor.

  • La Sagrada Familia Bazilikası: Mimar Gaudi'nin ünlü eseri. Gaudi'nin henüz eser tamamlanmadan ölümü ile hiçbir zaman tam anlamıyla tamamlanayacak bir eser haline gelmiş "Bitmeyen Kilise" olarak biliniyor artık.

  • Park Guell : La Sagrada Familia'nın mimarı Gaudi'nin önemli eserlerinden birisi. Burası konutları, pazar yeri, meydanı ile bir site/yaşam alanı olarak tasarlanmış.


  • Gaudi'nin Evleri (Casa Battlo ve Casa Mila): Gaudi'nin tasarımı evlerin içini de gezebiliyorsunuz.
  • Kristof Kolomb Heykeli (Colon Meydanı)
  • La Rambla Caddesi: Barselona'nın en turistik caddesi. Trafiğe kapalı. Sağlı sollu her türlü mağazanın bulunduğu, ortada cafelerin yer aldığı, oldukça uzun bir cadde.
  • İspanya ve Catalunya Meydanı
  • Port Olimpic
  • Ve tabii ki Nou Camp : FC Barcelona takımının stadyumu. İçinde müzesi de bulunuyor. Stadyumun her bölümünü gezebiliyorsunuz. Bayanlar için de hiç sıkıcı olmayan, güzel bir deneyim.




Football from the earlı 20th century


Membership Card 1925


1902-03 Barcelona Cup
Laszlo Kubala's Football Shirt



Laszlo Kubala's Football Shirt











4 Haziran 2014 Çarşamba

Kakaolu Puding

Anne Deniz için Kakaolu Puding hazırladı...

Malzemeler

- 1,5 su bardağı soğuk süt
- 1 çorba kaşığı kakao
- Yarım paket vanilin
- 3/4 çay bardağı tam buğday unu
- 13/14 tatlı kaşığı pekmez
- 2-3 çay kaşığı tereyağ


Öncelikle kakao, tam buğday unu ve vanilin'i tencerede karıştırıyoruz. Üzerine soğuk sütü ve pekmezi ilave edip göz göz oluncaya kadar kısık ateşte pişiriyoruz. Piştikten sonra içine tereyağını da ekleyip yeniden karıştırıyoruz. Küçücük kaselere bölüştürüyoruz :)

İlk 6 Ay Sadece Anne Sütü

UNISEF'in Türkiye raporuna göre Türkiye'de ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenen bebeklerin oranı %1,3.

O kadar düşük bir oran ki...

Halbuki yeni doğmuş bir bebeğin sağlıklı gelişimi için ihtiyaç duyduğu tek şey anne sütü. Başka hiçbir şeye ihtiyacı yok.

Bazen anneler doğumdan sonra "sütüm yetmiyor" gibi kaygılarla hemen bebeğe formül süt veya mama verebiliyorlar. Bu yaklaşım çok yanlış bir yaklaşım. Bu yaklaşım ile Bebek formül süt veya mama ile doydukça, anneden sütü az alıyor. Daha az süt veren annenin de sütü giderek azalıyor.

Dolayısıyla, "sütüm yetmiyor" gibi korkulara, endişelere kapılmadan; annenin, içi rahat bir şekilde bebek her istediğinde bebeğine süt vermesi; eğer bebeğin kilo alımı yerinde ise ve doktorlar tarafından başka bir yönlendirme yapılmıyor ise anne sütünün yeterliliği ve devamlılığı için yeterli tek şey.

Burada, annenin vücudunda süt üretiminin beyin tarafından salgılanan bazı hormonlar aracılığıyla gerçekleştiğini belirtmek de faydalı olacaktır. Yani anne "sütüm yetmiyor" kaygısını bir tarafa bırakıp, içi rahat bir şekilde bebeğine süt vermeye odaklandığı zaman, annenin beyni tarafından salgılanan hormonlar aracığıyla annenin vücudunda süt üretimi gerçekleşecektir.  Süt veren annenin sütü bitmeeeez...



 

2 Haziran 2014 Pazartesi

Masal Şehir - Riga - Rozengrals


Riga

Letonya'nın başkenti Riga'yı, Riga'nın eski şehrini gezerken bir masalın içine girmiş gibi hissediyor insan. Daracık, labirent gibi sokaklar, 2-3 katlı sivri çatılı her biri birbirinden sevimli binalar, amber satan dükkanlar...

Eski şehrin içinde, bu daracık labirent gibi sokakların arasında "Rozengrals", akşam yemeği için harika bir tercih oluyor.
Ancak evet bulabilirseniz...

Dışarıdan, sokaktan görünen her hangi bir ışığı, camı yoktu "Rozengrals"ın. Hemen önünde taburede oturan ve şuanda hatırlayamadığım bir işle uğraşan (belki ateş yakmışlardı, birşey közlüyorlardı) iki iri yarı, tompik, göbekli amcayı görüp "Rozengrals" dediğimizde biz de artık "Oteldeki resepsiyon görevlisi tam bu noktayı işaretlemişti, burada bir yerlerde olmalı" diye düşünüyor, "Nerede ki, aceba bulamayacak mıyız?" endişesine kapılmak üzereydik.

"Rozengrals" dediğimizde, içlerindne birisi hemen yerinden kalkıp, arkasındaki büyük tahta kapıyı açıp bizi kapıdan içeriye girmeye davet etmişti. İçeriye girip mum ışıkları ile aydınlatılmış merdivenlerden aşağıya inerken adeta zamanda yolculuk ediyormuş hissine kapılmıştık. Sanki bizi yüzlerce yıl öncesine götüren bir kapıdan geçmiştik.


 
 
"Rozengrals" otantik bir ortaçağ restoranı. Restoran, Riga Şehir Konseyi'nin 1293 tarihli yazılı tutanaklarında şarap mahseni ve festival mekanı olarak kayıtlı olup örneğin 11.yy'da 12.yy'larda Riga için tarihsel öneme sahip olaylar, tarihsel öneme sahip kişilerin şehre gelişleri, şehirden başka bir yere gidişleri sırasında hazırlanmış yemek tariflerini menüsünde barındırıyor.

Mum ışığında ahşap sandalyelere ve masalara otuyorsunuz, yemek servisleri kahverengi seramik tabaklarda, bardaklarda yapılıyor. Ortaçağ kıyafetleri giyinmiş çalışanlar yemek servislerini gerçekleştiriyor. Ortamın dekorasyonu da aynı şekilde konsepte uygun şekilde gerçekleştirilmiş. Fiyatları da ne düşük, ne yüksek; Avrupa ülkelerinin ölçeğine göre normal kabul edilebilir.

Yemekleri lezzetli ve porsiyonları büyük. Çorbalardan, salatalardan seçim yapmış. Ana yemek olarak da et yemeklerinden bir tercih yapmıştık.


 
 
Dolayısıyla Riga'da eski şehirde, Rozena Caddesi 1 numarada bulunan "Rozengrals" farklı bir deneyim olması sebebiyle gidilesi, görülesi bir yer bizce.
 
 

1 Haziran 2014 Pazar

Sherry Sherry Sherry

Deniz bugün dışarı çıktığında "Sherry" isimli, cinsi İspanyol Cocker olan bir köpekcik ile tanıştı.

İspanya'da Jerez şehri çevresinde genellikle Palomino beyaz üzümlerinin kurutulması yöntemi ile üretilen bir tatlı şaraptır Sherry.

Deniz kuru üzüm bağlantısından mıdır bilinmez sevdi "Sherry"i ... Tanıştığına çok memnun oldu.

"Zeytinler hoooop ağzıma gelsin"

Deniz'in zeytin aşkı sonunda kahvaltı masasında tabakta duran zeytinleri minik elleriyle hoooooop ağzına götürmesi, ağzında evirip çevirip çekirdeğini ayırmayı başarması ve çekirdeği ağzından pıt diye çıkarması ile sonuçlandı.

Deniz'in yediği zeytinler taş kırma zeytinler olunca, çekirdeğini hemen bırakıyor güzel ki.

Ancak Deniz yeşil zeytini hooooooop diye ağzına attığında, çekirdeğini çıkarmasını sabırla, heyecanla ve tabii ki tedirginlikle beklemek anne, baba, babaanne ve dedeye biraz yürek çarpıntısı yapıyooor...