31 Mart 2015 Salı

"Bü" ı ıh!

Yoğurt hiççç yemeyen Deniz'e, Baba'nın;
"Biliyor musun Deniz, sen küçükken hep yoğurt, sadece yoğurt yerdin. Çok severdin yoğurdu" açıklamasının yanıtı...

Deniz: "Bü" ı ıh!!

"Büyüdüm" artık "yemeeeemm"...


28 Mart 2015 Cumartesi

"Yeşş Bü Havv"

Deniz'in son günlerde en çok istediği şey...

Kinder Sürpriz Yumurta'nın içinden,
Migros'un her 25TL'lik alışveriş karşılığında hediye ettiği, iyi tarım kartlarının içinden,
"Ne çıksın" sorusunun yanıtı,
Deniz için,
"Yeşş Bü Havv"

Yeşil Büyük Köpekcik...

26 Mart 2015 Perşembe

I ı IH...Ama "Bu" Gitmeyecek..

Anne ve Baba Deniz'in eşyalarının, oyuncaklarının evin içinde daha rahat yerleşmesi amacıyla, odalardan bir tanesini neredeyse tamamen boşalttılar.

Anne bir gün önce akşam Deniz'i bilgilendirdi
"Yarın sabahtan amcalar gelecekler, odadaki çekyatları, yerdeki halıyı, çekyatın arkasındaki ütü masasını ve bu torbayı alıp götürecekler" dedi
Deniz evden nelerin gideceğini hemen öğrendi.
Bir sonraki gün amcalara Deniz gösterecekti hangi eşyaları götürebileceklerini.

Ancak odadaki tüm eşyalar gitmeyecekti tabii ki.
Halının üzerinde duran ütü gitmeyecekti.
Odada duran bavul gitmeyecekti.

Peki başka neler gitmeyecekti...
Gömme dolap ve içindekiler gitmeyecekti, orada Deniz'in eşyaları vardı, gider miydi?
Odanın kapısı gitmeyecekti.
Odadaki elektrik düğmesi gitmeyecekti.
Banyonun kapısı gitmeyecekti.
Anne ve Baba'nın odasının kapısı gitmeyecekti.

Deniz'in odasında;
Deniz'in çekmeceli dolabı gitmeyecekti. Aa a a a. O gider miydi hiç? İçinde Deniz'in eşyaları vardı.
Deniz'in karyolası gitmeyecekti. Aa a a a. O gider miydi hiç? Orada Deniz uyuyordu.
Deniz'in oyuncakları gitmeyecekti. Aa a a a. Onlar gider miydi hiç? Deniz onlarla oyun oynuyordu.
Deniz'in masal kitapları gitmeyecekti. Aa a a a. Onlar gider miydi hiç? Onlar Deniz'in kitapları idi.
...
ile ve yeni baştan yeni baştan tekrarlarla...
Anne'nin yaptığı açıklamanın, Deniz tarafından çok eğlenceli bir oyuna dönüştürülmesi...
Kikiri kikiri kikiri'lerle Deniz'in uykusunun açılması
Gece saat 01.00'den sonra ancak uyuyan Deniz...

Tabii devamında...
Sabah eşyaları taşımak için amcalar geldiğinde hâla uyumakta olan Deniz...
Bizim Deniz...

Mavu Mavu...

"Mavu", "Mavu"
Denizce "mavi", "mavi"...

Deniz'in mavi-lacivert Mercedes Benz E63, Anne ile Baba'nın Deniz için İtalya'dan aldıkları mavi-lacivert Fiat 500 ve evin içinde şuanda bulamadığı için Anne'nin modelini tam yazamadığı nostaljik uçuk mavi Ford model arabaları ile son günlerde oynadığı oyun...

Arabalar sırasıyla mutfaktaki aktivite küpünün önüne, Deniz'in minik adamlarından çöpçü amcanın yanına getiriliyorlar. Arabalar sırasıyla bozuluyorlar. Buraya tamir için getiriyor Deniz onları.

Anne soruyor: Deniz arabanın içindeki renkli baykuşlar ya da minik civcivler nerede? Çok üzülürler arabalarının bozulduğunu görünce. Ne güzel geziyorduk biz arabamızla, niye bozuldu arabamız diye ağlarlar...

Deniz: "Mavuuu", "Mavuu"
Anne: "Mavuuuuuu", "Mavuuuuu"

Koşarak salona gidip minik baykuşları ya da renkli civcivleri getiren Deniz.
Yüzüstü yatıp "Mavuuu", "Mavuuu" diye ağlayan baykuşlar/civcivler
Mavi arabayı "Mavuuuu", "Mavuuu" diyerek tamir eden Deniz
Tamir olan "Mavuu" araba
Mavi arabaya binen renkli baykuşlar/minik civcivler
A aaa "Mavu" diyen bir Deniz
"Mavu" Mavu" "baykuşlar/civcivler ne kadar sevindiler arabalarının tamir olmasına" "Çok teşekkürler Deniz Usta" diyen bir Anne
"Teşekkürler Deniz Usta" diyen bir Baba...

Mutfaktan salona koşup bir diğer mavi arabayı getiren Deniz...
Ennn başa dönen oyun...                                                                                                                          

23 Mart 2015 Pazartesi

Deniz'in Kategorizasyonları

Deniz’in kategorizasyonları...



Et konusunda:
Yağ “li” Et
Yağ “sız” Et
“Yağ”
Yerken her lokmada yapıyoruz bu ayrımı...
Diğer kategorizasyonlarımız ise..
- Ters/ "Düf"  (Ters ve Düz)
- Acii / Acii ıııhh (Açık ve Kapalı)
  Bavul “Acii” /Bavul “Acii” ıııh
- “Az” / Uuuh ( Çok anlamına geliyor)
  “Az” Su / Uuuh Su

- Yanya"na" / Ay"i" ay"i"


21 Mart 2015 Cumartesi

Buenos Aires'de Parilla...

Arjantin'de et kesim teknikleri bizdekilerden biraz farklı, et kesimine göre farklılaşmış çok farklı adlandırmaları var, bu sebeple tam olarak eşleştirmek mümkün olamayabiliyor ancak Buenos Aires ve Colonia del Sacramento seyahatimiz sırasında tattığımız "bife de lomo"yu kesinlikle tavsiye ediyoruz...

Öte yandan et'i Parilla olarak adlandırılan büyük ızgaralarda barbecue tarzında pişirdikleri için her türlü et'in ayrı bir lezzetli olduğunu da kabul etmek gerekli.


Hangi Parilla'ları tavsiye ettiğimize gelince ise...Buenos Aires'de bulunduğumuz günlerde bizim tercihlerimiz Parilla'lar (Et Restoranları) genellikle San Telmo bölgesinde idi, kaldığımız otel de bu bölgede olduğu için akşam yemeği sonrasında dönüş de kolay oluyordu.

Aşağıda detaylarını paylaşacağım her üç Parilla'ya da pazar günleri "Feria de San Telmo"nun kurulduğu defensa st.i takip ederek ulaşılabilecektir.

Don Ernesto Restoran&Parilla (Carlos Calvo, 375, San Telmo, Buenos Aires), daha çok öğlen yemeği için tercih edilebilecek bir mekan. Biz burayı Buenos Aires'de ilk günümüzde "Feria de San Telmo"yu gezdikten sonra öğlen saatlerinde gitmiştik. Burada "Vacio" ve "Bife de Lomo" tercihlerimiz olmuştu. "Vacio" lifli, bizdeki tandır eti benzeri bir et idi. Lifli ve kalın olması sebebiyle "Vacio"yu bir daha tercih etmeyebileceğimiz kanaatine varmıştık ancak "Bife de Lomo" bonfileye benzeyen dinlenmiş, yağı az, oldukça lezzetli bir et idi. Bu restoranda "Bife de Lomo" her koşulda tercih edilebilir diyebiliriz.
Don Ernesto Restoran & Parilla
Don Ernesto Restoran & Parilla

Don Ernesto'dan Vacio ve Bife de Lomo


Parilla La Brigada (Estados Unidos 465, San Telmo, Buenos Aires) ise ikinci günümüzde akşam yemeği için tercihimizdi. Rezervasyon yaptırma fırsatımız olmamıştı ancak haftaiçi olmasından kaynaklı olabilir, yer bulmamız sorun olmamıştı. Burası Don Ernesto ve El Desnivel ile karşılaştırıldığında biraz daha pahalı bir Restoran & Parilla olup, özelliği mekanın duvarlarının/tavanların tamamen Arjantinli futbolcuların formaları, takımların bayrakları ile donatılmış olması... Burada ise tercihimiz "Bife de Lomo" ve "Kid Sweatbreads" olmuştu. "Kid Sweatbreads"ı akciğer olarak yorumlamıştık. Izgara akciğer oldukça lezzetliydi. "Bife de Lomo" ise seyahatimiz süresince yediklerimiz arasında en ağızda dağılanı idi.

La Brigada'da "Kid Sweatbreads"



La Brigada'da "Bife de Lomo"



Parilla El Desnivel'i (Defensa 855, San Telmo, Buenos Aires) ise Buenos Aires'deki son akşamımızda tercih etmiştik, burası oldukça lokal bir restoran & parilla idi. Hemen girişteki kocaman parilla ve önünde zaman zaman oluşan kalabalık sizi yanıltmasın, mekanın devamında yeterli oturacak yerler de bulunuyordu. "Rinones", "Chinchulines" ve  "Bife de Lomo" yu denemiştik. Rinones; ızgara böbrek, Chinchulines ise ızgara işkembe idi. Her ikisi de Arjantin'in geleneksel et pişirme yöntemi ile parilla'da çok lezzetli olmuştu. "Bife de Lomo" için ise yapılacak ilave bir yorum olamazdı, tek kelime ile harikaydı.

El Desnivel'den...

El Desnivel'den

El Desnivel'de "Rinones", "Chinchulines" ve "Bife de Lomo"

Arjantin, Buenos Aires, Parilla...

20 Mart 2015 Cuma

Bardo Müzesi - Tunus

Dünyadaki en büyük mozaik müzelerinden Tunus'taki Bardo Müzesi'nden "Poseidon - The God of The Sea"...
 
Poseidon's Triumph and the four Seasons



 

16 Mart 2015 Pazartesi

Roma&Floransa - Beşinci Gün - Floransa'dan Roma'ya Dönüş

Deniz ve Anne Piazza della Republica'da

Deniz, Anne ve Baba...

Piazza della Republica'daki otelleri Pension Pendini'nin 418 numaralı odasından bu sabah check-out yaptılar.

Deniz Piazza della Republica'da annenin elinden tutup dolaşıyor, marketten alışveriş yapacaklar. Roma'ya dönüş için TrenItaly'ye binmeden önce Anne ve Baba bir kez daha mercato'ya uğrayıp, Lampredotto (Floransa tarzı ekmek arası işkembe) yemeyi planlıyorlar. Muhtemelen Deniz o sırada "yeşş" bir uykuda olacaktır.

Deniz bugün de en çok "tak, tuk" yapmak istiyor. Arabadan inip, arabayı kaldırımdan çıkarıp indirmek, indirip çıkarmak istiyor...Anne söz verdi, İstanbul'a döndüklerinde Deniz'e market arabası alacaklar. Deniz onu dışarı çıkarsın...İstediği kadar "tak, tuk" yapsın...

15 Mart 2015 Pazar

Roma&Floransa - Dördüncü Gün - Floransa'da IV

Caffe Mokarico'nun başka bir şubesi olan Piazza Sn.Giovanni'deki kafede, Deniz'in tepsileri masadan tezgaha, tezgahtan masaya götürüp getirmesi, getirip geri götürmesinin ardından dışarı çıktıklarında Deniz bir süre montunu giyinmeyip, Anne ve Baba'yı peşinden sürükledikten sonra, akşam yemeğini yiyecekleri restoranın hemen karşısındaki markette "eş, eş, eş, eş" dört tane 3 basamaklı üst raflardaki ürünlere ulaşılmak için kullanılan merdivenleri de tespit ederek....

Artık La Cantinetta'da yine kapıdan çıkıp arabayı tak tuk, tuk tak yapmak istiyor...

Birikmiş şarap tıpaları ile dikkati bir süre dağılıyor.
Sonra onlarca şarap tıpasını yerlere saçıyor!!
Kırmızı önlüklü yemekleri hazırlayan Amca "No, No, No" diye Deniz'e parmak gösteriyor.
Deniz anlıyor, "ıııh, ııııh, ıııııh" diye anlatıyor anlamını....
Ve gösteriyor.
Hangi Amca parmağını Deniz'e "ıııh, ııııh, ııııh" diyerek salladı...
Nasıl salladı...




Roma&Floransa - Dördüncü Gün - Floransa'da III

Floransa, Pansion Pendini'de 418 numaralı odalarına uğrayan Anne, Baba ve Deniz...

Deniz'in yağmurluğunu ve kendilerine şemsiye almak için uğradıkları odada "Hani bana, hani bana" oyunu oynuyorlar...

Deniz minik parmaklarından...
Başparmak markete gitmiş, alışveriş yapmış, bir sürü şey almış, torbalara doldurmuş, eve getirmiş...
İşaret parmağı başparmağı'nın aldığı sebzeleri, yemek için gerekli malzemeleri yıkamış, doğramış, kocamann bir tencerenin içine koymuş...
Orta parmak tencereyi ocağın üzerine koymuş, kapağını kapatmış, güzeeeelce pişirmiş...
Yüzük parmağının karnı çok acıkmış, tencerenin kapağını açmış, ooooo demiş, yemeği tabağına koymuş, biraz daha, biraz daha almış, ooooo tenceredeki yemeğin hepsini bitirmişşşş...
En minik serçe parmağı da gelmiş, tencerenin kapağını açmış, bir bakmış hiççç yemek kalmamış, "hani bana, hani bana" demiiiiiişşşşşşş....

Akşam yemeği için yeniden dışarıya çıkacaklar birazdan...

Roma&Floransa - Dördüncü Gün - Floransa'da II

Deniz, Anne ve Baba'nın Uffizi Museum gezilerini "yeşş" bir uykuda geçirdikten sonra;

Müze çıkışında, uyandığında, Caffe Mokarico'da ızgara tavuk yiyordu. Patateslerin en kızarmış olanlarını seçiyordu.
Yemeğin sonunda masadan kalkışları ise biraz acele olacaktı. Deniz her yerde arabasını kapıdan çıkartıp, kaldırımdan aşağı indirip, yukarı çıkartıp, "tak, tuk", "tuk, tak" yapmak istiyordu...

Roma&Floransa - Dördüncü Gün - Floransa'da

Deniz bugün Uffizi Museum'da...
Arabasını girişteki rampadan yukarıya çıkarmaya çalışıyor...
Anne ile şarkı söylüyorlar...

"Bu araba Uffizi'ye girecek,
  Bu araba Uffizi'ye girecek,
  Bu araba Uffizi'ye girecek,
  Bu araba Uffizi'ye girecek..."

Deniz Uffizi Museum'un Girişinde
Rampadan çıkardı arabasını Deniz. Ama kontrolü geçip sırada beklerken uykusu geldi..."Yeşş" bir uykuda gezdi Anne ve Baba ile birlikte Uffizi Museum'u...

14 Mart 2015 Cumartesi

Roma&Floransa - Roma'da Üçüncü Gün - Floransa'ya Geçiş II

Deniz Floransa'da Piazza della Republica'da "Atlı Karınca"da...
İlk kez biniyor "Atlı Karınca"ya...

Öncesinde Deniz "yeşş" bir uykudayden Anne ve Baba hemen otellerinin bulunduğu Piazza della Republica'dan başlayarak Duomo Cattedrale'yi, Basilica di San Lorenzo'yu, Mercato Centrale'yi gezdiler. Baba ve Deniz için "eşş" leylak firenze t-shirt'ü aldılar. Anne ve Baba Mercato'da Lampredotto (Floransa tarzı Ekmek Arası İşkembe) yediler. Deniz'e Fiorentina Steak'ini paket yaptırdılar. Deniz "yeşş" uykusundan uyandığında ise Caffe Gilli'de oturdular.

Akşam yemeği için ise Trattoria Pallottino seçenekleri arasında Anne, Baba ve Deniz'in. Deniz de, Anne de, Baba da Fiorentina Steak yönünde tercihlerini kullanacaklar...

Roma&Floransa - Roma'da Üçüncü Gün - Floransa'ya Geçiş...

Deniz Floransa için Trenitaly'de...

Trenitaly'de vagonlar arasında oyun kuruyor kendine. 1 vagon ileri gidiyor. "Baba", "Baba", "Baba" diyerek dönüyor ve "Baba"yı buluyor.  2 vagon geriye gidiyor. "Baba", "Baba", "Baba" diyerek geri dönüyor ve "Baba"yı buluyor. 4-5 vagon ileriye, taaa ki çay dağıtan arabanın yolu kapattığı yere kadar gidiyor. "Baba", "Baba", "Baba" diyerek geri dönüyor, "Bavul"larını görüyor bu sırada dönerken yolda.

Dört kişilik masalı koltuklarının ortasında yer alan masayı, yan taraflarındaki kanatları kaldırıp indirerek, bir küçültüyor, bir büyütüyor...Küçültüyor, bütüyor...Tak, tuk...Tuk, tak...Tak, tuk...Tuk, tak...Tak, tuk...Tuk, tak...Tak, tuk...Tuk, tak...

13 Mart 2015 Cuma

Roma&Floransa - Roma'da İkinci Gün...

Deniz ve Baba Trastevere'deler
Deniz Roma'da ikinci gününde Tiber'in karşı kıyısında idi. Via Nazionale'den Corso Vittorio Emanuele'yi takip ederek geçtiler karşıya, Vatikan tarafına; sonra oradan da Trastevere'ye yürüdüler.

Otelden çıktıktan sonra taaa Trastevere'ye kadar Deniz "yeşş" bir uykudaydı. Uyandığında ise artık öğlen yemeği vakti gelmişti. Saat 14.00-15.00 arasında Trastevere'de Ristorante Paris'te idiler. Anne ve Baba kızartma tabağı yiyor. Deniz ise herzamanki gibi Grilled Steak yiyordu. Sonrasında ise Deniz Trastevere meydanında yürüyor, koşuyor, taş döşeli yollardaki çukurları(bozulmaları) tespit ediyor, "Deniz çukura düştü" oyunu oynuyor, meydandaki eczaneye girip çıkarak Deniz alışverişe çıktı oyunu oynuyor, meydanda müzik yapan grubu izliyordu...



Deniz Trastevere'de
Rotaları Trastevere'den sonra Pantheon ve Piazza Navona oldu. Caffe Sant'eustachio'da yine kahve molası ve hemen karşısındaki Punto Gelato'da dondurma keyfi yaptılar. Akşam ise otellerinin hemen yakınındaki Cucina Nationale'de idiler. Anne ve Baba'nın tercihi Mezze maniche alla carbonara ve Trippa alla romana iken Deniz'in tercihi tabii ki Grilled Beef idi...Anne hatta biraz yağlı buldu Deniz için gelen "et"i ancak Deniz için hiç sorun değildi, "yağ", "yağ" diyerek afiyetle yemişti "et"ini...
 
 
 
 
 

12 Mart 2015 Perşembe

Roma&Floransa - Roma'da İlk Gün...

Deniz ve Baba Piazza Navona'da
Deniz Roma'da ilk gününde Piazza della Republica'dan başlayarak Fontana di Trevi, Pantheon, Campo di Fiori ve Piazza Navona şeklinde bir sırayla gerçekleştirdiği şehir turunu Piazza di Spagna'da tamamladı. Piazza Navona'ya kadar "yeşş" bir uykudaydı, Piazza Navona'da uyandı, "at"ları gördü. Sonrasında Caffe Sant'eustachio'da Anne ve Baba kahve molası verdiler, Deniz de "et"ini yedi. Deniz "yeşş" uykudayken Anne ve Baba bir de Antico Forno Marco Roscioli'yi keşfetmişlerdi.





İlk günkü şehir turlarının son noktası; Piazza di Spagna, Deniz'in oldukça hoşuna gidecek bir meydandı. Tüm merdivenleri en az 4/5 kere, en aşağıdan en yukarıya kadar çıktı indi, indi çıktı...


Deniz ve Anne
 Piazza di Spagna Merdivenlerinden
 Yukarıya Çıkıyorlar


Deniz ve Baba
Piazza di Spagna Merdivenlerinden
 Yukarıya Çıkıyorlar


Ardından meydanın hemen karşısında, çapraz sokakta Pompi'de Tiramisu Classico tattılar. Pompi'nin sokağında gördükleri yürüyen dondurmanın peşine takıldı Deniz bir ara, eteğine dokundu. Caffe Greco'da dinlendiler.   

Yürüyen Dondurma'nın
 Eteğine Dokunan Deniz
Akşam yemeğinde ise Ristorante Matricianella'da idiler. Deniz Grilled Lamb yiyordu, Anne ve Baba ise Fritto Misto'yu tadıyordu.

Deniz'in Grilled Lamb'ı
ve Yanında Burnu Uzun Pinokyo
Uykusu geldiğinde ise henüz daha restorandalar iken arabasında uykuya daldı. "yeşş" bir gece uykusundaki Deniz, Anne ve Baba tarafından Hotel Impero'nun 223 nolu odasındaki yataklarına arabasından alınıp yumuşacık bırakıldı...

10 Mart 2015 Salı

Mor Pantolonlu Günler Sona Erdi...

Deniz son 5 gündür (cuma gününden beri) mor pantolonu ile yatıyor kalkıyor, dışarı mor pantolonu ile çıkıyor, eve geldiğinde değiştirmiyor, banyo öncesinde mor pantolonunu emniyetli bir yere koyuyor, sonrasında tabii ki yeniden giyiniyor ve artık kirlendiğine, evde giyinmek için rahat olmadığına ilişkin tüm telkinlere rağmen kesinlikle mor pantolonu değiştirmeye ikna olmuyordu...

Bu akşam mor pantolonlu günler sona erdi.

Deniz banyo öncesinde Anneanne'nin mor pantolonu emniyetli bir yere koyma isteğine, yere koyalım kirlendi dercesine bir tepki gösterdi. Banyo sonrasında da yeşil pantolonunu giyindi.

Böylece bu konu, "bir süre" sonra kendiliğinden çözümlenmiş oldu.

Ancak bugün artık yeni bir konu var takıldığı... Anne'nin Sevda Teyze için aldığı terlikler...Deniz onların kendi terlikleri olmasını istiyor ve evin içinde terlikleri giyinip dolaşıyor. Ayağında kocaman terlikler ile dikkatli dikkatli yürümeyi de başarıyor...Öğlen uykusuna dahi ayağında terlikler ile yattı, uyuduğunda Sevda Teyze terlikleri giyinebilir, o terlikler Deniz'in, giyinmesin Sevda Teyze Deniz'in terliklerini diye...Gece uykusu öncesinde ise terlikleri yatağının yanına yerleştirdi güzelce, öyle uyudu...

4 Mart 2015 Çarşamba

Kedicikli Tabure

Deniz günlerdir evde lego kutusunu ya da ejderha kalesinin kutusunu kendisine tabure yapıyordu.
Bugün Anne Deniz'e kedicikli ahşap bir tabure aldı.

Deniz çok sevdi kedicikli ahşap taburesini...
Yanıbaşından ayırmadı tüm akşam.
Yemek yiyecekleri zaman salondan mutfağa taşıdı.
Yemekten sonra mutfaktan salona taşıdı.
Uykusu geldiğinde Anne'nin kucağında odasına giderken bile kedicikli tabureyi de yanına almak istiyordu.
İndi Anne'nin kucağından.
Kedicikli taburesini taşıdı odasına.
Güzelce yerleştirdi dolabın önüne, yatağının yanına.
Öyle uyudu...






3 Mart 2015 Salı

Deniz'in Oyunları...İlk Senaryolar...

Deniz'in son günlerde çok eğlenerek oynadığı üç oyun:

Birincisi:

Deniz simidi, şişme havuz vb. konularda gerekli olabilir diye evde bulunan portatif pompa mutfaktaki aktivite küpünün yanına yerleşti.

Deniz'in model arabaları "nani, nani, nani" diye ses çıkartarak salondan yola çıkıyorlar.
Ancak salondan antre'ye geçerken kapının eşiğinde kalıyorlar, eşikten geçemiyorlar.
Bu durumda ya gri jip gelip eşikte kalan arabayı iterek, eşikten geçmesine yardımcı oluyor...
Ya da arabanın benzini bitmiş, araba arıza yapmış oluyor...

Deniz Usta bu durumda arabayı servise alıyor.
Pompa'nın ucu ile ilk önce arabanın içinin, koltuklarının vs tozunu alıyor.
Yine Pompa'nın ucu ile arabanın benzin deposunu dolduruyor.
Yine Pompa'nın ucu ile arabanın lastiklerini şişiriyor.
Deniz Usta arabanın tüm bakımını yapıyor.

Arabanın bakımı tamamlandığında, renkli baykuşlar gelip arabaya biniyorlar.
Arabayı alıp götürüyorlar.
Deniz Usta'ya da çok teşekkür ediyorlar...
Arabanın bakımını çok güzel yapmışsın Deniz Usta diyorlar.

Deniz Usta'nın bazen çok işi olabiliyor
Bakım bekleyen arabalar sıraya girmiş olabiliyor.
Bu durumda Deniz Usta arıza yapan aracı garaja çekiyor.
Arıza yapan araç garajda Deniz Usta'yı bekliyor...
Garaj da salondaki koltukların alt tarafı...
Arıza yapan araçlar garajda sıralarını bekliyorlar...

İkincisi:

Türk Hava Yolları'nın seyahatlerimiz sırasında Deniz'e hediye ettiği şişme uçaklarla, minik tompik oyuncak THY uçaklarıyla ve Deniz'in kaptan pilotlu, yolcuları olan uçağı ile Deniz bir havaalanı oluşturuyor.

Uçakların hepsi pistte yerlerine geçip, kalkış yapmayı bekliyorlar.
Ancak hava şartları nedeniyle uçaklar her zaman kalkış yapamayabiliyor.
Bu durumda sarı taksi geliyor.
Yolcuları alıyor ve otele götürüyor.
Sonra uçağın kalkış yapacağı zaman.
Sarı taksi yolcuları otelden alıyor ve uçağın yanına geri götürüyor.
Deniz yolcuları ve kaptan pilotu yeniden uçağa yerleştiriyor.
Bazen valizlerini bagaja değil, uçağın kabinine almaya karar veriyor.
Sıkış tıkış yolcuların valizlerini kabine yerleştiriyor.
Uçak kalkışa hazır hale geliyor.
Ancak hava şartları müsade etmezse
Yolcular yeniden uçaktan inmek zorunda kalabiliyorlar.
Yeniden sarı taksi geliyor ve onları otele götürüyor.
Sonra yeniden geri dönüyorlar.
Deniz açıklama yapıyor.
Deniz Havayolları dünyanın en iyi havayolu şirketlerinden birisi.
Ancak hava şartları...
Yapacak birşey yok.
Otelinize gideceksiniz, uçak kalkış yapacağı zaman geri geleceksiniz.
Gideceksiniz, geri geleceksiniz.
Gideceksiniz, geri geleceksiniz.
Yapacak birşey yok.
Durum böyle.
Hava şartları....

Üçüncüsü:

Annenin cebindeki peçeteler bulunuyor ve salonda iseler mutfağa götürülüp bırakılıyor Deniz tarafından.
Anne'nin burnunun akması isteniyor.
Anne kafasını önüne eğsin, Anne'nin burnu aksın isteniyor.
Anne kafasını önüne eğiyor.
Anne'nin burnu akıyor...
Deniz koşup içeri gidiyor ve peçetelerden birisini getiriyor.
Ancak ikincisini bulamadığını söylüyor.
İkincisi kaybolmuş, yoooook diyor...
Anne Deniz'in getirdiği peçeteye burnunu siliyor.
Deniz peçeteyi alıp mutfağa götürüyor.
İki peçeteyi de alıp geliyor bu kez.
Aaa Deniz peçeteleri buluyor.
İkisini de buluyor.

Sonra yine götürüyor.
Yine önce bir tanesini bulabiliyor.
Sonra ikisini birden bulup getiriyor.

Sonra yine götürüyor.
Yine Anne'nin burnunun akmasını istiyor.
Yine önce bir tanesini bulabiliyor.
Sonra ikisini birden bulup getiriyor...


Artık senaryolu oyunlar oynuyoruz.
Büyüyoruz...