31 Ağustos 2014 Pazar

Delik Delik Top...

Deniz'in pembe delik delik topu çooooooook ilginç...

Baba elinde sıkıştırıyor, eziyor, büzüyor, sonra bırakıyor... Hooooop eski haline geri dönüyoooor...
Baba üzerine oturuyor... Kalktığında hooooop eski haline geri dönüyor...
Deniz üzerine oturuyor... Kalktığında hoooop eski haline geri dönüyor...
Deniz babanın kucağına oturuyor, baba da kucağında Deniz ile topun üzerine oturuyor...Daha ağır oluyorlar...Yine kalktıklarında hoooop eski haline geri dönüyor...
Anne üzerine oturuyor... Kalktığında hooooop eski haline geri dönüyor...
Deniz annenin kucağına oturuyor, anne de kucağında Deniz ile topun üzerine oturuyor...Yine daha ağır oluyorlar... Kalktıklarında hoooop eski haline geri dönüyor...

Deniz üzerine basıyor...Top eziliyor... Deniz ayağını kaldırdığında hooooop eski haline geri dönüyor...

Çooooook ilginç bir top bu...

30 Ağustos 2014 Cumartesi

Küçük Salvador

Deniz'in ilk boyama deneyimi...

Ay Dede'ye sarılmış bir ayıcık ve etrafında yıldızlar... Tabii ki pembe yıldızı Anne boyadı ;)


Deniz'in Puzzle Koleksiyonu II

Vee Deniz'in puzzleları arasına bugün yeni bir puzzle daha, "Şehir Puzzle"ı da eklendi.

İçinde itfaiye arabası, kum kamyonu, sarı helikopter, ambulans, bozulmuş yeşil arabayı çeken mor çekici, balıkçı kayığı, hastane, deniz feneri... olan kocaman bir puzzle.

Deniz baba ile birlikte puzzle'ı incelerken içinde bacağı alçıya alınmış bir kız olduğunu farketti. Hastanenin önünde duruyordu bacağı alçılı minik kız. Bacağı acımıştı, uff olmuştu, doktor teyze de iyileşsin diye beyaz sargı ile sarmıştı.

"öpp" "öpp"

Deniz öperse iyileşirdi minik kızın bacağı. O yüzden Deniz öptü minik kızın bacağını.
Anne de öptü iyileşsin diye minik kızın bacağı.
Baba da öptü minik kızın bacağını.

Öpünce iyileşti minik kızın bacağı. Artık acımıyor evet... Deniz öptü ve iyileşti minik kızın bacağı. Artık hiç acımıyor...Minik kız dikkatli olsun, bir daha acıtmasın bacağını...

Deniz'in İnsancıkları II

Deniz'in insancıkları arasına bugün turuncu tulumlu, turuncu kasketli "Çöpçü Amca" da eklendi.

"Çöpçü Amca"nın çöp kamyonu var. Yeşil kapaklı çöp kutusunu hooooop havaya kaldırıyor, içindeki çöpleri çöp kamyonunun içine boşaltıyor. Heeeeepsini boşaltıyor...
 

"Damat Şirin"

Deniz şirinler ailesinden ilk beyaz şapkalı, smokinli "Damat Şirin" ile tanıştı.

"Damat Şirin" annenin çantasına girmiş, Deniz'in yanına gelmiş.
Deniz "Damat Şirin"i ördekleri ile, balıkları ile tanıştırdı. İtfaiye arabasını, kepçesini, kum kamyonunu gösterdi...Mutfak camının önündeki panjurların demirlerine konan kuşları gösterdi...

İşte burası bizim evimiz, bunlar da benim oyun ekibim, "hoşgeldin" dedi

26 Ağustos 2014 Salı

Gallo Nero

Deniz, İtalya'nın Toscana Bölgesinin ünlü şarabı Chianti Classico'nun sembolü Gallo Nero'yu-Siyah Horoz'u öğrendi...

Söküp yerinden çıkardığı, eskiden buzdolabı süsü olan minik şişelerinden birisinin üzerinde Siyah Horoz'lu bir Chianti etiketi buluyor.

Baba ile birlikte dikkatle incelediler minik şişenin üzerindeki etiketi. Baba açıkladı Deniz'e, "Bu Chianti şarabı. Chianti Şarabı'nın sembolü Siyah Horoz'dur. Şişenin üzerinde Siyah Horoz resmi var."

Şimdi Deniz'e sorulduğunda "Chianti Şarabı'nın üzerindeki resim ne Deniz?" diye...
Deniz hemen yanıtlıyor.

Ü ü ü ü ü....

Aferin Deniz. ALKIŞ!!!

"Baba" "Dede"

Anne ile Deniz arabada baş başa doğumgünü partisine gider iken:

Anne: Deniz Anne'nin canı, minik bebeği, sarı kuşu...
Deniz: "Baba"
Anne: Eveeet, Deniz Baba'nın da canı, minik bebeği, sarı kuşu...
Anne: Deniz Anne'nin canı, Baba'nın canı, Anneanne'nin canı...
Deniz: "Dede"
Anne: Eveeet, Deniz Dede'nin de canı, minik bebeği, sarı kuşu...
Anne: Deniz Anne'nin canı, Baba'nın canı, Anneanne'nin, Dede'nin canı, Sevdoş'un canı... Herkes Deniz'i çok seviyor. Deniz herkesin minik bebeği...

25 Ağustos 2014 Pazartesi

Beyaz Şehir Belgrad ve Novi Sad I


Sırbistan'ın başkenti Belgrad'ın kelime anlamı "Beyaz Şehir". Biz, ek olarak bir de kış mevsiminde, şubat ayında,  gerçekleştirmiştik Sırbistan seyahatimizi. Şehrin adı ile gayet uyumlu bir şekilde, her yer karlar ile kaplıydı. Valizlerimizi kaldırımlarda sürüklerken, insanların geçebilmesi için kürekle açılmış güzergahları takip ediyor, gezdiğimiz bazı yerlerde yarı dizimize kadar karlara batıyorduk.

Mevsim nedeniyle biraz zorlayıcı olmuş olsa da, Belgrad ve Novi Sad, gezmekten çok keyif aldığımız şehirlerden oldular.

Sava ve Tuna nehirlerinin kesişim noktasında yer alan Belgrad'da Kalemegdan'dan her iki nehrin birbirine karıştığını görebilirsiniz. Novi Sad'da ise eğer kışın gitmiş iseniz, donmuş, kütle kütle buz tutmuş Tuna nehrini görüyorsunuz.

Belgrad'da konakladığımız yer hemen merkez tren istasyonun karşısında "Belgrade City Hotel"di. Otelden yürüyüş mesafesinde şehrin gezilecek her yerine ulaşabiliyorduk.

Belgrad'da gezilecek yerler deyince:

- Kalemegdan Parkı, Belgrad Kalesi ve Victor Heykeli: Kalemegdan Parkı Belgrad Kalesi'nin de içinde yer aldığı, şehir halkının serbestçe zaman geçirdiği büyük bir ormanlık alan diyebiliriz. Belgrad Kalesi'nin içinde ise Askeri Müze, anıtlar, tarihi yapılar, kiliseler, kuleler ve çeşitli eski yapıların kalıntıları yer alıyor ve Belgrad'ın sembolü olarak kabul ediliyor. Belgrad'ın bir diğer sembolü Victor Heykeli (Pobednik) ise Kalemegdan Parkında Tuna ve Sava nehirlerinin birbirine karıştığı manzarayı seyredebileceğiniz seyir terasında yer alıyor. Heykel Sırbistan'ın Balkan Savaşlarında ve 1. Dünya Savaşında Osmanlı İmparatorluğu ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'na karşı kazandığı zaferin simgesi olarak 1928 yılında yapılmış. Heykel, sol elinde ufukta görünebilecek yeni tehditleri görebilmesi için bir şahin, sağ elinde ise bu tehditler ile savaşabilmek için bir savaş kılıcı tutarak Sava ve Tuna nehirlerinin üzerinden Panoniyen ovasına, uzaklardaki Fruska Gora dağına, yani Avusturya-Macaristan İmparatorluğu topraklarına doğru bakmaktadır.






 

 
- St.Sava Kilisesi: Ortodoks Kiliselerinin arasında büyüklük anlamında birinci sırada yer alan St.Sava Kilisesi, Sırp Ortodoks Kilisesi'nin kurucusu Aziz Sava'ya ithaf edilmiştir.



- Meclis Binası (House of National Assembly): Nikola Pasic Meydanında yer alan Meclis Binası önünden geçerken mutlaka dikkatinizi çekecektir, geniş bir bahçesi bulunuyor. Zamanında Yugoslavya Parlemento'suna, sonrasında da Sırbistan Karadağ Parlementosuna ev sahipliği yapmış bir mimari yapı.


- Nicola Tesla Müzesi: Sırp-Amerikalı fizikçi ve elektromucit Nicola Tesla "Elektriğin kablosuz taşınabilmesi" başta olmak üzere günümüzde kullanılan/kullanılmayan çok sayıda buluşa sahiptir. Müzede Nicola Tesla'nın çalışmalarına ilişkin orjinal belgeler ve kişisel eşyaları sergilenmektedir. Müzeyi gezme fırsatımız olmamıştı ancak yanı başında bulunan Nicola Tesla heykelinin yanında hatıra fotoğrafı çektirmeyi atlamamıştık.


- Knez Mihailova Caddesi: Belgrad'ın Kalemegdan'a yakın tarafında trafiğe kapalı alışveriş bölgesidir.
 
- Skadarlija : Karşılıklı çok sayıda klasik restoranın yer aldığı oldukça kısa bir sokak aslında burası. Ancak Paris için Montmartre'nin anlamı nedir ise, Belgrad için de Skadarlija'nın anlamı aynı oluyor. Şairlerin ve edebiyatçıların sıklıkla gittiği, buluşmalar gerçekleştirdiği mekanlara ev sahipliği yapan bohem bir sokak burası. Skadarlija'da yer alan restoranlardan bazıları Tri Sesira (Three Hats/Üç Şapka), Dva Jelena (Two Deer/İki Geyik) ve Dva Bela Goluba (Two White Doves/İki Beyaz Güvercin).

Biz Dva Jelena'yı tercih etmiştik akşam yemeği için. Şehriyeli Sebze Çorbası, Feta Peynirli Çoban Salata ve "Avcı Tabağı" benzeri bir adı olan karışık et yemeği siparişi vermiştik. Kocaman seramik bir tencere içerisinde karışık ızgara etler, üzerinde peynir eritilmiş ve yanında fırında pişirilmiş patatesler ile birlikte gelmişti. İki kişinin ancak bitirebileceği bir yemekti ve hatta öncesinde afiyetle bitirmiş olduğumuz çorbalarımız da olunca iki kişi bitirememiştik. Ancak yediğimiz en lezzetli et yemeklerinden birisiydi diyebiliriz. Hani çok doymuş olduğumuz için artık bir lokma daha fazla yiyemediğimiz ancak sonradan aklımıza gelince tamamını bitiremememiş olduğumuz için üzüldüğümüz yemekler vardır ya, aynen öyledir Dva Jelena'nın Avcı Tabağı'nın bizdeki hatırası.




- Pekara'larda Burek: Belgrad'da gezerken, üzerinde "nekapa" yazan yerler bildiğimiz fırın oluyor. "Pekara" şeklinde oluyor okunuşu. Peynirli ya da kıymalı kol böreği tarzındaki börekleri ve yanına yoğurt ("yoğurt" dediğinizde, bizdeki ayrandan daha yoğun kıvamlı bir içecek anlamına geliyor) hem sağlıklı hem doyurucu, gezerken acıktığınızda atıştırmalık olarak güzel bir seçenek. Biz gezerken karşımıza çıkan "Pekara Trpkovic"de kısa bir mola vermiştik. Peynirli Burek ve Yoğurt'tu bizim de tercihimiz.




 

- Ada Cihanlija: Kış mevsimi olması nedeniyle Ada Cihanlija'ya gitmedik biz, ancak Belgrad'a çok yakın Sava nehrinin üzerinde bir ada olan Ada Cihanlija'nın özellikle yaz aylarında şehrin sayfiye mekanı olduğunu söyleyebiliriz.

- Skadarlija dışında yemek için önerebileceğimiz bir diğer restoran da "?" adlı restoran. Şehrin Kalemegdan tarafında (6 Kralja Petra) adresinde yer alıyor. Burada "Cevapcici" idi tercihimiz. Yemeğin üstüne çay söylerseniz de, ne kadar "normal tea", "normal tea" diyerek siyah çay istediğinizi anlatmaya çalışsanız da nafile, gelen çay "Kuşburnu Çayı" oluyor, sadece burası için değil Sırbistan'ın geneli için aklınızda bulunsun.

 
 
 

 
 








 

22 Ağustos 2014 Cuma

YEŞil Kuşlu Bardak ve Telgrafın Telleri

Anne bugün Deniz'e, üzerinde YEŞil renkli hem dala konmuş, hem uçan kuş motifleri olan bir su bardağı getirdi. Deniz için YEŞil kuşlu bardak oldu adı onun...

Ve Deniz ile birlikte bardağı incelerken Baba'nın aklına gelen, biri İzmir'de diğeri İstanbul'da iki sevenin ağzından dile gelmiş "Telgrafın Telleri" Türküsü:


Telgrafın tellerine kuşlar mı konar
İnsan sevdiğine canım böyle mi yapar
Bin vapura gel yanıma yanı yanı başıma
Şu gençlikte neler geldi cahil başıma


İstanbul'un nesi vardı kalktım da geldim
Buraya ben gemileri yaktım da geldim
Senin aşkın yüreğimi hala kanatır ama
Canıma tak etti nazın senden bıktım da geldim


Telgrafın tellerini arşınlamalı
Yar üstüne yar seveni kurşunlamalı
Bin vapura gel yanıma yanı yanı başıma
Şu gençlikte neler geldi cahil başıma


Kaç ay oldu İstanbul'a geldim geleli
Ne bilirdim burdan önce dünya nimeti
Şu İstanbul denilen yer memleket oldu bana
Ne binerim vapura ben ne de dönerim geri


Telgrafın telleri de semaya bakar
Senin o güzel gözlerin çok canlar yakar
Bin vapura gel İzmir'e yanı yanı başıma
Şu gençlikte neler geldi cahil başıma


Galata'nın, Beyoğlu'nun çapkın kızları
Yoksa canım nasıl geçer ayaz kışları
Olan oldu bunca aydır çoktan unuttum seni
Ne binerim vapura ben ne de dönerim geri

....

"Baba Yesin Yoğurt'u"

Anne son günlerde Deniz'i yeniden yoğurt yemeye ısındırmak için ve azıcık da olsa Deniz'in her gün aldığı besinler arasında yer alıyor olması için, akşamları et lokmalarının arasında bir kaşık da yoğurt veriyor Deniz'e...

Tabii Deniz bu durumdan pek hoşlanmıyor.
Ancak anne açıklıyor Deniz'e: "Yoğurt yiyince çocukların kemikleri güçlenir, boyları uzar. Hatta boyu hemencecik uzadı bile Deniz'in. Baba da fark etti. Bir kaşık yoğurt yiyince Deniz'in boyu hemen uzadı. Büyüdü Deniz hemen. Deniz daha çok yoğurt yedikçe, daha hızlı daha hızlı büyüyecek."

Deniz'in yanıtı ise : ııı ıııh, III IIIH, ııı ııııh, III IIIH...şeklinde oluyor çoğunlukla...

Ve karanbolde yediği iki üç KÜÇÜK kaşıktan sonra daha fazla yoğurt yemek istemeyen Deniz, Annenin yoğurdu babaya vereceğini duyduğunda ise muzip gülücükler atıyordu...      

Deniz'in yoğurdunu baba yesindi, babanın boyu uzasındı, baba ağaç gibi uppppp uzuun olsundu....

Deniz'in Ganimetleri...

Deniz'in bugünkü ganimetleri Sidre Teyze'nin işyerindeki masasından...

Bir tanesi; üzerinde "How I Met Your Mother" dizisindeki Barney Stinson karakterinin Noel Baba kıyafetli fotoğrafının yer aldığıbir magnet. Zamanında CNBC-E dergisinin içinden çıkmış.

Bir tanesi de ahşap, kuyruğu dimdik duran, yeşil bir kedi biblosu...

Bu ganimetler anne tarafından bugün Deniz'e ulaştırılacak.

20 Ağustos 2014 Çarşamba

Cambaz Kedi

Baba: Cambaz ne biliyor musun Deniz?
           Sirklerde bisiklet üzerinde, tel ya da ip üzerinde ayakta duran, taklalar atan, dengeye dayalı tehlikeli hareketler yapan kimselere cambaz denir. Akrobat denir.
           Bu kedi de şimdi Cambaz oldu, bak neler yapıyoooooorrrr...

Deniz'in mavi yeşil çizgili kedisi babanın yine Deniz'in oyuncaklarından yaptığı çemberin içinden atlıyordu, üzerinde duruyordu. Çemberin içinde tutunup havada dolaşıyordu. Deniz'in yanına geliyordu.

Deniz çemberin içinde yanına gelen kediye "pisi pisi pisi" yapıyordu...



 

Kakao yerine "Keçiboynuzu Tozu"

Anne bugünlerde Deniz'i inek sütüne alıştırmak için "Keçiboynuzu Tozu" kullanıyor. 
Kakao'ya benzer bir tadı var ve sağlık açısından sayısız faydaları olan bir bitkisel ürün.
Deniz çikolatayı çok sevdiği için, "Çikolatalı Süt" şeklinde bir ikna yöntemi işe yarayacak mı aceba zamanla göreceğiz. 
Sevda Teyze'nin ilk sunumunda  iki yudum ile tadım maceramız sona erdi şuan için.
Önümüzdeki günlerde Deniz'in "Çikolatalı Süt"ünden daha çok içeceğini ümid ediyoruuuuuuzzzz...

19 Ağustos 2014 Salı

Çimento Kamyonu'nun içinde "Minik Şişeler"

Deniz'in yeni oyunu...

Minik şişeli buzdolabı magnetinin tüm şişelerini yerinden çıkartan Deniz, şimdi o minik şişeleri Çimento Kamyonu'nun mikserinin içine tek tek atıyor. Sonra mikseri ters çevirerek tüm minik şişeleri yere boşaltıyor. Mikserin içine kalan şişe olmadığına ilişkin içine bakıp kontrol ediyor. Beş minik şişeyi sessizce parmakları ile sayıyor. Ve yeniden tüm minik şişeleri mikserin içine atıyor... Yeniden boşaltıyor, yeniden kontrol ediyor, sayıyor ve yeniden mikserin içine atıyor...Yeniden boşaltıyor, yeniden kontrol ediyor, sayıyor ve yeniden mikserin içine atıyor...

13 Ağustos 2014 Çarşamba

Deniz Anne ile Baba'nın Minik Bebeği...

Anne gece açıkladı Deniz'e...

Deniz Anne ile Baba'nın minik bebeği, Anne ile Baba Deniz'i hiç bırakmazlar. Anne ile Baba sadece işe gidiyorlar. İşe "gidip geliyorlar". Deniz de Sevda Teyze ile kalıyor. Sevda Teyze Deniz'in oyun arkadaşı.

Sabahleyin Deniz uyuyor oluyor Anne işe giderken. Deniz uyuyor olunca Anne Deniz'i uyandırmıyor. Çünkü büyümek için uykuya ihtiyacı var Deniz'in. Bu yüzden Deniz uyandığında Anne'yi göremiyor. Deniz uyuyacak ki büyüyecek.

Deniz Sevda Teyze ile kahvaltısını yapacak, sarı yumurtasını yiyecek, zeytinlerini yiyecek. Kakara kikiri oyun oynayacak. Etini yiyecek. Sonra uyuyacak, uyanacak. Anne gelecek. Anne ile Baba yine Deniz'in yanına gelecek.

Ama Anne heeeeeeeeeepsiiini biliyor Deniz saat kaçta uyandı, sarı yumurtasını yedi mi, zeytinlerini yedi mi, hangi oyunları oynuyor, etini yedi mi, ne zaman uyudu uyandı. Anne heeeeepppppppsini biliyor.

Anne ile Baba çok seviyorlar Deniz'i.
Deniz Anne ile Baba'nın minik bebeği.
Anne ile Baba Deniz'i hiiiiiiiiiiç bırakmazlar. Bu yüzden Deniz şimdi güzelce uyusun. Anne ile Baba Deniz'i bırakıp sadece işe giderler. İşe "gidip gelirler". "Gidip gelirler"...


 

10 Ağustos 2014 Pazar

İlk Seçim

Deniz bugün Anne ile birlikte oy verme kabinine girdi ve Cumhurbaşkanlığı seçimi için Anne'nin oy verişini izledi.

Anne açıkladı Deniz'e:
Bak üç kafa Deniz, üç kafadan birisini seçip bu mührü basıyoruuuuuzz....

9 Ağustos 2014 Cumartesi

"Park Yeri"

"Birinin park ettiği yere heeeeeepppppppsi park ediyor, orası park yeri oluyooooooor...."

Buzdolabının önü, mutfak dolabının önü, yere bağdaş kurarak oturmuş babanın bacaklarının arasııııı... Sarı Taksi, Mavi Araba, Lacivert Araba, Hippie Minibüs ve Kırmızı Araba Syrena için park yeri oldular sırasıyla...

Gülen Suratlar

Deniz'in gülen suratları var bugünlerde, evin çeşitli yerlerinden annenin ve babanın topladığı.
1,5 yaş aşılarını yaptırmak üzere Sağlık Ocağı'na gittikleri gün Gülden Hemşire Deniz'in keyfi yerine gelsin diye verdi gülen surat stickerlarını Deniz'e.

2 sarı, 2 yeşil, 1 mor, 1 mavi, 1 pembe, 1 kırmızı gülen surat sticker'ı.

Deniz onları arabasının ön konsoluna, oradan da emniyet kemerinin omuz yastıklarına tek tek yapıştırdı, söktü, yapıştırdı, söktü.

Sonra evde mavi filin burnuna yapıştı minicik gülen suratlar. Sonra halıya. Sonra filin kulağının içine. Sonra salonda koltukların üzerine yapıştırıldı, söküldü. En son filin hortumunun içine atıldı gülen suratlar ve filin kırmızı düğmesine basılarak toplarla birlikte havaya püskürtüldü.

Şimdi artık evin çeşitli yerlerinden topluyor anne gecenin üçü itibariyle....1 sarı, 1 kırmızı, 2 yeşil gülen surat salonda koltuğun üzerinde, sabahleyin uyanıp Deniz'in kendilerini bulmalarını bekliyorlar...

8 Ağustos 2014 Cuma

Ezan Sesi

Deniz ezan sesinin anlamını biliyor artık...
Baba açıkladı: "İmam Amca müslümanları namaza çağırıyor" dedi.
Deniz'in kulağı bir süredir dışarıdan gelen ezan sesinde. "Ez ez"... diyor duyduğunda...

Ve bugün namaz nasıl kılınıyor onu da öğrendi Sevda Teyze'den.
Oturdu Anne ile birlikte izledi Sevda Teyze'yi.
Anne "Hani namaza çağırıyordu ya İmam Amca, işte namaz bu. Namaz kılıyor Sevda Teyze. Sevda Teyze namaz kılarken sen de otur ve izle Deniz ve istersen sen de yaptıklarının aynısını yap." dedi Deniz'e.
Deniz oturdu ve anne ile birlikte izledi Sevda Teyze'yi namaz kılarken.

Aksamleyin Anne "Bugün nasıl namaz kıldı Sevda Teyze?" diye sorduğunda ise artık Deniz eğilip kafasını öne halıya doğru indirip kaldırarak secde yapabiliyordu...

Aferindi Deniz'e. Alkış. Alkış...

7 Ağustos 2014 Perşembe

"Civciv'in de Babası Sensin!"

Baba güzelce açıkladı, evdeki horoz ve tavuk biblosunu dikkatle inceleyen Deniz'e.

"İşte bu horoz Deniz, bu da karısı tavuk. Horoz ve tavuğun bir de yavruları oluyor. O da civciv. Sarı civciv horoz ve tavuğun yavrusu Deniz. Horoz baba, tavuk anne, sarı civciv de horoz ve tavuğun yavrusu."

Ve akabininde sordu Deniz'e "Peki şimdi söyle bakalım. Civciv'in babası kim?"

Deniz doğrudan babayı gösterdi minicik parmakları ile.

"Civciv'in de babası SENsin!"

 

4 Ağustos 2014 Pazartesi

YEŞil


"Önde Deniz'in "siyah" arabası
 Arkada Dede'nin "YEŞil" arabası
 Nerde Deniz'in itfaiye arabasııı??
 İŞTE Deniz'in itfaiye arabasııı..."

Deniz ile Anne'nin bugünkü kahvaltı şarkısı...

ve Deniz bu tatil sonrasında yeşil rengi belirtmek istediğinde "YEŞ" diyor...

3 Ağustos 2014 Pazar

Deniz Kuşadası'nda Sahilde...


Deniz Kuşadası'nda sahilde güneşin batışını izliyor...

Kırmızı Balık

Kırmızı balık gölde
Kıvrıla kıvrıla yüzüyor
Kıvrıla kıvrıla yüzüyor

Balıkçı oltayı aaaaaTTı
Balıkçı oltayı aaaaaTTı
Kırmızı Balık kaç kaç
Kırmızı Balık KAÇ KAÇ...

Balıkçı gitTTTTTİİİİİİİİİ
Kırmızı Balık gel gel
Kırmızı Balık GEL GEL!!

Anne ile Deniz'in kırmızı balığı şişme havuzda yüzdürürkenki şarkıları.
Bu şarkının sonunda Deniz kırmızı balığı havuzdan dışarı atıyordu.
Sanıyoruz ki kaçması içiiiin...

1 Ağustos 2014 Cuma

"Mundar Abi" Deniz'e Yüksek Hızlı Tren Getirdi...

"Abi" evet "Amca" kesinlikle değil.
Deniz'in ilk "yüksek hızlı" treni Baba'nın ve Anne'nin yakın arkadaşları "Mundar Abi"den.
Deniz "gel gel" dedi.
"Mundar Abi" geldi Deniz'in yanınaaaa.
Deniz'le rengarenk rayları kurdular, treni tünellerden geçirdiler. Rampa yaptılar. Kaplardan ters kule yaptılar. Deniz çooooo..ooook sevdi Armani atletli, yeşil şortlu "Mundar Abi"yi...

İyiki gelmiş "Mundar Abi"!