28 Eylül 2014 Pazar

Kaşarlı Mitilini Kurabiyesi


Sahrap Soysal'ın tariflerinden "Kaşarlı Mitilini Kurabiyesi" çocuklar için oldukça besleyici bir atışırmalık...

Tarifine ve yapılışına aşağıda yer verdim.
Malzeme listesinde yer verilen margarin yerine aynı miktarda tereyağ kullandı Anne. Un olarak tam buğday unu, sıvı yağ olarak ise sızma zeytinyağı... 

Nasıl denir; böyle kıyış kıyış bir kurabiye oluyor....

Not: Özellikle içine koyulan peynir sebebiyle, tabii ki buzdolabında saklamak gerekiyor.

Malzemeler

Hamuru için;
  • 250 gr bitkisel margarin
  • 1 kahve fincanı sıvıyağ
  • 1 yemek kaşığı sirke
  • 1 paket kabartma tozu
  • 3 su bardağı rendelenmiş taze kaşar peyniri
  • 4 su bardağı un
  • 4 çay kaşığı toz şeker
  • 1 çay kaşığı tuz
Üzeri için;
  • 1 adet yumurta sarısı
  • 2 yemek kaşığı rendelenmiş kaşar peyniri

Yapılışı

  • Oda sıcaklığında bekleyen margarini yoğurma kabına koyun. Sirkeyi ilave edip karıştırdıktan sonra sırasıyla sıvıyağ, kabartma tozu, tozşeker, tuz ve rendelenmiş kaşar peynirini ekleyip karıştırın.
  • Unu da azar azar ilave edip yoğurun ve kulak memesi yumuşaklığında bir hamur hazırlayın.
  • Hamuru top şekline getirip üzerini temiz bir mutfak peçetesiyle örtün ve oda sıcaklığında 20 dakika dinlendirin.
  • Hamuru un serpilmiş tezgahın üzerinde elinizle incelterek açın. (yarım santim kalınlığında olmalı) İnce hamurdan küçük kalıplar ya da su bardağı ağzıyla şekilli parçalar çıkarın.
  • Hazırladığınız hamurları yağlanmış fırın tepsisine aralıklı olarak yerleştirin. Üzerlerine yumurta sarısı sürüp kaşar peyniri serpiştirin.
  • 5 dakika önceden 180 dereceye ayarladığınız fırında 20-25 dakika, iyice sararıncaya kadar pişirin. Soğumalarını bekleyip servise sunun.



Kaynak :
http://sahrapsoysal.com/kasarli-mitilini-kurabiyesi-tarifi

27 Eylül 2014 Cumartesi

Hav Hav'lar, Pisi Pisi'ler Kapalı Biryere Gidin...

Deniz uykuya dalmadan önce anne'nin kucağında, mutfak camından dışarıyı izledi.
Hava durumundan beklendiği şekilde yağmur yağıyordu, fırtına başlamıştı.
Hava çooooook soğumuştu...

Hav Hav'lar, Pisi Pisi'ler geldi aklına.
Dışarıda görünmüyorlardı.


"Hav Hav'lar, Pisi Pisi'ler
 Hava çooook soğudu, çooook yağmur yağıyor, siz de kapalı bir yere gidin.
 Tüm gece sürecekmiş yağmur, dışarı çıkmayın ıslanırsınız.
 Annem beni kalın giyindirdi üşümemem için
 Siz de üşümeyin" dedi...

Kum Kamyonu Geldi! Kepçe Geldi!

Sitenin bahçesindeki inşaatı Deniz ilgiyle izliyor...

Tam dört tane kum kamyonu geldi, aaaaa bir de kepçe geldi...Kamyonların sarı damperleri var tıpkı Deniz'in kamyonları gibi. Dördü de birbirinin "eş"i. Kepçe de aynı Deniz'in kepçesine benziyor. Sarı "Kepçe"...

Kum kamyonu geldi!! Kepçe geldi!!
Kum kamyonu geldi!! Kepçe geldi!!






Yine Deniz'le Seyahat Vakti...

Yine Deniz'le Seyahat vakti... Anne ve Baba Deniz'le Malezya-Singapur seyahati için hazırlanıyor.

Bugün Anne yavaştan yavaştan valizlerini hazırlamaya başladığında, Deniz de koşa koşa odasına gitti ve ilk iş çekmecesindeki pantolonlarını aldı ve koydu valizin içine...

"ilk" kırmızı pantolonunu aldı ve koydu...
Sonra kahverengi kadife ve lacivert kadife pantolonlarını...
Anne bakıp "Bu kırmızı pantolon gitsin peki, ama diğerleri birazcık kalın olur birtanem, orası sıcak olacak, bunları giyinmek istemeyeceksin muhtemelen" dese de, "ı ıhhhh" dı aldığı yanıt Deniz'den...
Deniz onları yanında götürmeye karar vermişti bir kere...

26 Eylül 2014 Cuma

"Tweety"

Anne Deniz'e iki tane "Twety"li boyama resmi, bir tane de "Kamyon"lu boyama resmi getirdi bugün... "Tweety"i çok seviyor çünkü Deniz. Anne'ye bir arkadaşının hediye ettiği bir tarafında "Tweety"nin, diğer tarafında "Kedi Sylvester"ın resminin bulunduğu kupa, Deniz'in eeeeennn favori kupası...

Bir resimde "Tweety" gökkuşağının önünde durmuş,
Diğerinde uykusu gelmiş "Tweety"nin, yıldızları sayıyor...

Kamyon ise çok sevimli bir kamyon, tompik tekerlekleri ve gözleri var...

Deniz ilk olarak gökkuşağının önünde durmuş "Tweety"i renklendirdi.

Çoğunluk "Yeşşş" ile boyamak istedi...




"Sarı" Motor


Anne Deniz’e söz verdiği “Sarı” Motorsikleti de aldı.
BMW R1200RT Model.

Deniz’in görür görmez tepkisi, beklendiği üzere “Aç”, “Aç” şeklinde oldu.

Yalnız model arabalar paketleri içine öyle sağlam çivilenmiş, sabitlenmiş oluyor ki Deniz’in istediği gibi birkaç dakika içinde açıp kutusundan çıkartmak mümkün olamadı Anne ve Baba için.

Önce Baba uğraştı tornavida ile, Sarı Motor’u alt tarafında yer alan plastik plakaya sabitleyen çiviyi sökmek için.
Olmadı.
Sonra Anne uğraştı.
Olmadı.
Sonra Anne çivinin yalama olduğuna, açamayacaklarına kanaat getirdi.
Aldığımız yere geri götürürüz, onlar açsınlar dedi Anne.
Ama Baba vazgeçmedi, uğraştıkça azıcık azıcık gevşetti küçücük vidayı.


Deniz’e sordu Anne, “Sence Baba sökebilecek mi vidayı, Deniz?” diye
“I Ih” diyordu Deniz de…

Anne ile Deniz’in hiç ümidi yoktu.
İkisi de vidanın sökülemeyeceğini kabul etmişlerdi ki Baba “Sarı” Motor’un altındaki vidayı gevşetti ve çıkardı!!!

Artık “Sarı” Motor yola koyulabilirdi…









25 Eylül 2014 Perşembe

Penguenli Kırmızı Çoraplar


Daha ne kadar sürecek bu durum merakla izliyor anne ve baba...

“Penguenli Kırmızı Çoraplar”
Deniz’in altı kaydırmaz tabanlı çorapları.
Anne geçen kış almıştı. O zaman da çok severek giyiniyordu Deniz ama bugünlerde daha ileri boyutta bir bağlanma söz konusu.
Havalar serinleyince, Deniz’in ayakları üşümesin diye buldu ve giyindirdi anne “Penguenli Kırmızı Çorapları”nı Deniz’e.

Giyindiriş o giyindiriş…
Hayatta ayağından çıkarılmasına izin vermiyor.
Bir ağlama, bir gözyaşı dökme…
Gece yatarken dahi çıkartamıyor anne.
Tek ihtimal uyuduktan sonra ayağından çıkartmak…
Ama son günlerde Deniz’in gece uykusuna dalması 24.00 civarında olduğu için, bir de çoraplarını çıkartmaya çalışıp uyandırma riskini alamıyor anne.
“Penguenli Kırmızı Çoraplar” ile uyuyup uyanıyor Deniz.
Kesinlikle çıkartmıyor…

Annenin “Bunlar terlik gibi Deniz, arada giyinip arada çıkartmalıyız” şeklindeki açıklaması da hiç kabul görmedi Deniz tarafından…

Anne başka yöntemler düşünüyor şuanda...

23 Eylül 2014 Salı

Beyaz Şehir Belgrad ve Novi Sad II







Sırbistan'ın Voyvodina bölgesinin başkenti ve Belgrad'dan sonra ikinci büyük şehri Novi Sad'a Belgrad'dan otobüs ile geçmiştik. Mevsim itibariyle Belgrad gibi yine karlar altında idi. Tuna nehri kelimenin tam anlamıyla buz tutmuş durumdaydı.

Şehirdeki önemli yapılardan "Petrovaradin Kalesi" Tuna nehrinin karşı tarafında yer almaktaydı. Kaleye ve tam kalenin yanıbaşında bulunan konaklayacağımız Leopold I Hotel'e, şehrin otobüs terminalinin ve eski şehir merkezinin bulunduğu tarafından Tuna nehri ile bölünen diğer tarafına geçerek ulaşmıştık. Kale ve otelimiz için şehrin karşı tarafına geçerken kullandığımız, hem taşıtların hem de yayaların kullandığı köprü, nehir manzarası ve her iki taraf için de şehir manzarası anlamında oldukça fotografik bir konuma sahipti.

Tuna Nehri Kıyısında Petrovaradin Kalesi

Novi Sad Kalesi ve Şehir Müzesi

Kaldığımız Otelden Tuna Nehri
ve Şehir Manzarası


 Tuna Nehri'nin Buz Tutmuş Hali


Köprüden Tuna Nehri

Petrovaradin Kalesi'nde Saat Kulesi
Novi Sad şehir merkezini gezerken gözümüze takılan mimari yapılar ise aşağıdaki şekilde oldu:

Belediye Binası

Novi Sad Şehir Merkezi'nden Bir Görüntü

St. Mary Katedrali

Svetozar Miletic Heykeli
 

21 Eylül 2014 Pazar

Ba-ba Ba-ba BA-BA!


Haftasonu “An-ne”den çok “Ba-ba”, “Ba-ba”, “BA-BA” diyordu Deniz…
Eliyle “gel gel gel” yapıp Baba’yı oyun oynamaya çağırıyordu…
Hatta uykusunun gelmesine rağmen, uykuya karşı da direniyordu.
“Ba-ba”, “Ba-ba”, “BA-BA” diyerek salona koşuyor, kaldığı yerden devam etmek istiyordu Baba ile oyununa…
Legolardan araba yapıyorlardı Baba ile birlikte.
Yeşil araba
Büyük kırmızı otobüs
Tavanında kule olan araba
Tavanında çiçek olan araba…

Ağaç
Küçük ağaç
Büyük ağaç
Çiçekli ağaç

Şehir puzzle’ını inceliyorlardı Baba ile…

Sarı kum kamyonu
Mor çekici
Mor çekicinin çektiği yeşil araba
İtfaiye Arabası
İtfaiyeciler
Hastane
Hastane’deki doktorlar
Bacağı yaralı kız
Gemicilere yön bulmada yardımcı olan deniz feneri
Deniz fenerinin üzerine konan martı
Motorsikletli polisler
Polis arabası
Kürek çeken çocuk
Kayık
Balıkçı amca
Turuncu yengeç
Kuyruğu dışarıda, kafası görünmeyen yeşil balık…

20 Eylül 2014 Cumartesi

Deniz'e Anne Öğüdü - 1


“Oyuncaklarını vermek istemiyorsan, verme Deniz. İstedi diye vermek zorunda değilsin, vermek istemiyorsan verme”

Çünkü Anne gözlemledi, Deniz hiç dayanamıyor yanına gelip Deniz’in elindeki oyuncakları alıp oynamak isteyen, alamayınca ağlamaya başlayan çocuklara. Bakıyor ki ağlıyor karşı taraf, hemen uzatıyor elindeki oyuncağını, “ağlamasın” diye. Ama karşı taraf Deniz’e karşı aynı hassasiyeti göstermiyor tabii ki…

Gerçek hayata dair bir ipucu bu aslında…

18 Eylül 2014 Perşembe

Deniz'in Vazgeçilmezleri...

- Simit
- Acıbadem Kurabiyesi
- Ekşi Mayalı Ekmek
- Et
- Zeytin
- Kırıkkıraklar

...
Her durumda Deniz için vazgeçilmezler...

16 Eylül 2014 Salı

Portakal Şekeri Sendromu


İki yaş sendromu denilen şey eğer herşeye I ıh! I ıh! şeklinde itiraz etme ise… Deniz’de birkaç aydır gayet açık ve net şekilde gözlemliyor Anne ve Baba...

Ama Anne ve Baba değiştirdi bu sendromun adını.

Deniz için söz konusu olabilecek sendromun adı, olsa olsa “Portakal Şekeri” sendromu olabilir diye düşünüyorlar.

Çünkü turuncu renk t-shirt giyindiğinde kendisi aynı bir “Portakal Şekeri” oluyor...

Herşeye ı ıh!
Herşeye I IH!

- Deniz gelir misin yanıma?
- I ıh!
- Deniz bunu yemek ister misin?
- I ıh!
- Deniz t-shirtünü giyindireyim lütfeenn…
- I ıh!
- Şortunu giyindireyim…
- I ıh!
- Çoraplarını giyindireyim…
- I ıh!
- Bezini değiştirmem gerekli!!
- I ıh!


I ıh!, I ıh! diyerek banyodan yeni çıkmış, çıplak ya da sadece bezi ile odasından salona doğru pat pat pat koşan bir Deniz...

 
Ama Deniz bir şeye hiiiiii..iiç dayanamıyor

Anne’nin üzülmesi…

Anne “Deniz bak çok üzülüyorum lütfen” dediği zaman…

Hemen, bu cümleyi duyar duymaz dinliyor annenin sözünü.

Hemen annenin istediğini yapıyor...

 

Deniz hiiiiçççç kıyamıyor, dayanamıyor annenin üzülmesine…
Anne de dayanamaz, kıyamaz zaten Deniz’in azıcık bile üzülmesine…

14 Eylül 2014 Pazar

"Küçük İstanbul"



Deniz'e bugünün hatırası, Mavi'nin Küçük İstanbul Koleksiyonu'ndan bir İstanbul t-shirt'ü...

Deniz uyurken Anne ve Baba seçtiler Deniz için.
Üzerinde tammm beş tane baykuş var.
Üşümemek için atkı ve bere takmış baykuşlar.
Anne Baykuş, Baba Baykuş, Bebek Baykuşlar ve Abla Baykuş...

Deniz'in bu t-shirt'ü anne ve babadan dinledikten sonraki ilk tepkisi gibi...
"Ha Ha Ha!"...

"Duvarların Dili"

Deniz Pera Müzesi'nde "Grafiti" ile "Sokak Sanatı" ile tanışıyor...







9.Altın Eller

Deniz 9.Altın Eller sergisinde idi...

Gölge oyunu ile tanıştı, Hacivat ve Karagöz'ü ilgiyle izledi.
Sedef kakmacılığı'nı gördü.
Batman Ören Bebeklerini inceledi.
Afyondan keçe fesleri kafasına taktı.
Bağlama, Ney ve Kemençe'yi gösterdi Anne ve Baba Deniz'e...
Siirt fıstığını tattı.
Telkari işi, Kazaz işi takılara bakan Anne'ye eşlik etti...


11 Eylül 2014 Perşembe

Anne Deniz'e Maket Motorsiklet Aldı...


Krem rengi BMW R1200C model.
"Hangi rengini alayım" diye kararsız kaldı Anne.
Kırmızı rengi vardı, mavi rengi vardı, sarı rengi vardı.
Bir de krem. Krem rengini seçti Anne.


Deniz’e verdi Krem rengi motorsikleti.
Dedi ki: "Karar veremedim Deniz, Hangi renk alacağıma karar veremedim bir türlü"
Deniz dedi ki : "Yeşşş"
"Yeşil yoktu Deniz" dedi Anne. "Kırmızı vardı onu mu alsaydım" dedi.
"I ıh" dedi Deniz.
"Mavi vardı onu mu alsaydım" dedi Anne.

"I ıh" dedi Deniz.


"Sarı vardı onu mu alsaydım" dedi Anne.
Eliyle gelsin, gelsin yaptı Deniz.
"Krem rengini aldım, beğenmedin mi" dedi Anne.
“Aç” dedi Deniz.
Krem rengi beğenmişti, bu onun göstergesi idi.
"Sarı’yı da alacağım söz" dedi Anne.



Tek söyleyebildiği renk “Yeşşş” Deniz’in..
O yüzden “Yeşşş” olmuştu Anne ve Babaya göre ilk ağzından çıkan renk Deniz’in...




10 Eylül 2014 Çarşamba

Maymun Su-rat-lı


O nella
Nukatella
Matmazella
Bir kuru kafa
Koydum rafa
Raftan aldım
Yemesi tatlı
Maymun su-rat-lı...

Sevda Teyze ile Deniz'in karşılıklı ellerini birbirine vurarak oynadıkları oyunlarının şarkısı...
"Maymun su-rat-lı" deeeerken, önce davranan diğerinin yanağına dokunuyor...

 

7 Eylül 2014 Pazar

Anneler Siyah Zeytin, Babalar Yeşil Zeytin Yerler...

Sabah kahvaltısında Deniz tüüüüm siyah zeytinleri anneye yedirdi. Anne ile birlikte çatalı tuttular, uzanıp siyah zeytinlere batırdılar ve hoooop annenin ağzına yönlendirdi Deniz tüm siyah zeytinleri... Bir tane dahi tabakta kalması olmazdı, bir kısmını babanın yemesi olmazdı, heeeepppsini anne yemeliydi, zeytin tabağı boşalmalıydı...

Yeşil zeytinler ise babanındı. Baba tüüüm zeytin tabağını bitirmeliydi. Bir tane bile tabakta kalması olmazdı...Zeytin tabağı boşalmalıydı...

"Deniz doydum, birazı da yarına kalsın, biraz da başka yiyeceklerden yiyelim" diye kaytarmaya çalışan anne ve babaya Deniz'in yanıtı netti...

I ıh!
I ıh!
I IH!
I IH!

Anneler siyah zeytin, babalar yeşil zeytin yerlerdi. Heppppsinii bitirirlerdi...

6 Eylül 2014 Cumartesi

Kaju Fıstığı (Cashew Nut)

Yağışlı ve nemli ekvatoral iklimde yetişen "Kaju Ağacı"nın meyvesinin "çekirdeği" aslında kuruyemiş olarak bildiğimiz "Kaju Fıstığı"...

Hindistan, Brezilya ve Afrika sırasıyla dünyanın en büyük "kaju" üreticileri ve ihracatçıları.

Deniz bugünlerde "Kaju Fıstığı"nı keşfetti, Sevda Teyze ile parka indiklerinde "Kaju Fıstığı" yiyen bir arkadaşın ikramı ile.

Çevredeki küçük çocukların yaptıkları çooook dikkatini çekiyor Deniz'in. Onları "dikkatle" gözlemliyor ve yaptıklarının aynısını yapmaya, yediklerinin aynısını yemeye çalışıyor Deniz.

Magnezyum deposu "Kaju Fıstığı" ile tanışması da bu şekilde oldu.

Şimdi anne "Kaju", "Kaju" dediğinde hoooooop ağzını açıyor Deniz...Arka dişleri ile çiğneyerek yiyor "Kaju"yu...


 

3 Eylül 2014 Çarşamba

Kedi Kafaları...

Deniz'in kedi kafası şeklindeki magnetleri...

Sarı Kedi Kafası
Siyah Kedi Kafası,
Beyaz Kedi Kafası

Deniz onları minik, oyuncak çöp kutusunun içine atıyor.
Sonra çöp kutusunun kapağı açılınca kediler dışarı zıplıyorlar.

Gerçekte de öyle değil midir...
Teyzeler çöp atmak için çöp kutusunun kapağını kaldırdıklarında,
Kediler uuuuuuu dışarı zıplarlar,
Teyzeleri korkuturlar...

Deniz'in kedileri de bu yüzden, eve girer girmez, Deniz'in oyuncak çöp kutusunun içine girdiler...