27 Şubat 2017 Pazartesi

Deniz Toulouse'da - 4.Gün - Toulouse'dan Dönüş...

Anne, Baba ve Deniz; bugün Toulousse'dan İstanbul'a dönüyorlar...

Otellerindeki kahvaltıları sonrasında, odalarını boşalttılar. Şehre ilk gelişlerinde, tramway'ın son durağında inip, eski şehir merkezinden dolaşa dolaşa otellerine geldikleri gibi; bugün de otellerinden vakitlice ayrılıp, eski şehir merkezinde dolaşa dolaşa, tramway durağına doğru yürüyecekler ve aynı güzergah üzerinden aynı yöntem ile havalimanına doğru gidiyor olacaklar....

Otellerinin önündeki nehir manzarası...


Baba ve Deniz önden, Anne arkadan ilerlerken...Eski şehir merkezine doğru giderlerken çok sevdikleri bir sokak burası....Rue de la Concorde...



Ve Deniz...Decathlon mağazasında... Rue de la Concorde caddesi üzerindeki bir marketten, market alışverişi de yapmaları, çeşit çeşit peynirler, içecekler, çikolatalar almalarının sonrasında, mağazayı da gezmenin yanında, aldıklarını valizin içine yerleştirmek için içeriye giren Anne ve Baba'yı bırakıp iki tekerlekli (ancak yanlardan küçük tekerlekler ile destekli) bisikletin keyfini çıkartan Deniz...


Deniz ve klasik arabalar...Toulousse'da da ayrılmaz ikililer...


Devamında Anne, Baba ve Deniz'in eski şehir gezileri...kuşlara yanlarındaki ekmeklerden atmaya başlamaları, Deniz'in çok hoşuna gitmesi ve eski şehirdeki her bir meydanda 5-10 dakika kuşlara yem atmak için durmaları, Deniz'in siyah arabasından inerek neşe içerisinde kuşlara yem atması ile devam edecekti...



"La Belle Liegeoise"de ise küçük bir mola verip, Belçika Gofreti'ni tadacaklardı...Krep arasında konulan çikolata çubuklarının erimesi ile ağızda dağılan bir lezzet patlamasıydı Belçika Gofreti...Deniz'in de, Anne'nin de, Baba'nın da çok hoşuna gidecekti...




Devamında, Plais de Justice'den tramwaya binerek havalimanına doğru yöneleceklerdi...

Güle Güle Toulousse
Sana bu durakta "Merhaba" demiştik.
Seni gezmeye bu duraktan başlamıştık...
Şimdi bu durakta "Güle Güle" diyoruz...
Güle Güle Toulousse

Bizim Deniz....

26 Şubat 2017 Pazar

Deniz Toulouse'da - 3.Gün - Albi ve Musee Toulouse-Lautrec II

Musee Toulouse Lautrec Sergisinden...

Sergide fotoğraf çekmek, flaşlı/flaşsız kesinlikle yasak olduğu için, Anne ve Baba'nın yasak olduğunu öğrenmelerine kadar ve devamında müze dışında afişlerden, posterlerden çektikleri fotoğraflardır... Bir de Henri Toulousse-Lautrec'in stilinin, eserlerinin dönemleri doğrultusunda açıklandığı broşürlerin fotoğrafını çekmek mümkündü...

Kesinlikle Albi'ye yolu düşen seyahatseverler için görülesi bir sergi...Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi, öğlen saatlerinde 1 saat kadar kapalı olduğu bir aralık olduğunu ve müzenin içinde kesinlikle ve kesinlikle fotoğraf çekmenin mümkün olmadığını akıllarda bulundurmak gerekiyor.

La Comtesse Adele de Toulousse-Lautrec - 1882


Cheval Blanc - 1881

Gazelle - 1881


Müze olarak kullanılan binanın, bir bölgesinde, yerdeki taşların detayı



La Troupe de Mademoiselle Eglantine - 1896

Moulin Rouge - 1891

La Goulue et Valentin - 1891

Bruant a Bicyclette - 1892







Sergi sonrasında Anne, Baba ve Deniz...Albi'yi gezmeye devam edecekler...Büyüleyici nehir manzarasını şehrin iki ayrı tarafını birleştiren, araç geçişi ve yaya geçişi birlikte mümkün olan Le Pont Vieux Köprüsü üzerinden bir kez daha izleyecekler, şehre bu kez de karşı kıyıdan, tam gün batımında bakacaklar, bayağı acıkmış şekilde Deniz'in de yemek yiyebileceği bir restoran için çevreyi araştıracaklar ancak akşam üzerine doğru saatin 17.00/18.00 civarında olması sebebiyle muhtemelen öğlen yemeği servislerini 14.00 civarında kapatmış, saat 19.00'dan önce de akşam yemeği servislerine başlamayan restoranlar nedeniyle, açık bir yer bulamayacaklar, yine Kathedral'in hemen karşısında bir kafeyi açık bulunca, Anne ve Baba kafede sandwich yemeyi tercih edecek, Deniz de Anne'nin her zaman yanında Deniz için yedek yiyecekler olarak taşıdığı kek ve zeytinden yiyecek, devamında tam dönüş yolunda yöneldiklerinde, saatinde de artık 19.00 olması sebebiyle kısa süreliğine bir restorana oturup, "Cassulet" yemeğini deneyeceklerdi...

"Cassulet" türk mutfağındaki kuru fasulye yemeğinin, et yerine, yöresel farklı et çeşitleri ile pişirilmiş versiyonu idi...















Albi'ye "Güle Güle" derken...Deniz ve Anne, dönüş trenlerinde...Deniz trende şarja takabilmiş olduğu i-pad'i ile meşgul...Anne de güne dair notlarını alıyor...

Toulouse'a döndüklerinde, Deniz'in akşam yemeği için hızla "Hippopotamous"a yönelecekler..."Hippopotamous"da Deniz akşam yemeğini yiyecek...Ancak devamında olmadık bir nedenden Anne ve Baba'ya sinirlenecek, aslında uykusu çok gelmiş olacak ve gözü kapalı arabasına Anne tarafından kucağa alınarak oturtulan Deniz, bu akşam otellerine "yeşş" bir uykuda iken dönecek...

Bizim Deniz...


Deniz Toulouse'da - 3.Gün - Albi ve Musee Toulouse-Lautrec I

Anne, Baba ve Deniz...Toulouse'daki 3.günlerinde kahvaltı sonrasında otellerine çok yakın bir noktada bulunan Central Train Station'dan 11.17'de Rodez trenine binerek, 12.17 civarında Albi'deydiler...

Oldukça güneşli bir havada geldikleri Albi şehrinde, öncelikle şehrin en önemli yapısı olan, Cathedrale Sainte-Cecile'e doğru yöneldiler...Musee Toulouse-Lautrec Müzesi'nin ise hemen Cathedrale'in arka tarafında olduğunu keşfettiler. Müzeye giriş yapmaya niyetlendikleri, saat 13.00 civarında ise, müzenin öğlen arası sebebiyle kapalı olduğunu öğrenecekler, bu durumda müzenin hemen arkasında yer alan Palais de la Berbie'ye doğru yöneleceklerdi. Palais de la Berbie...Albi'nin muazzam nehir manzarasını tepeden sunan, köprüleri ile tablo gibi görünen şehir siluetini gözlemlemek için mükemmel bir alandı...

Cathedrale Sainte-Cecile...



Cathedrale Sainte-Cecile'de Deniz...


Hemen Cathedrale Sainte-Cecile'in arka tarafında bulunan Musee Toulous-Lautrec ve Palais de la Berbie...



Cathedrale Sainte-Cecile...


Palais de la Berbie'den Albi...





















Palais de la Berbie'den Deniz'in çıngıraklı tekerleği ile çıkışı...






Bizim Deniz...