29 Ekim 2014 Çarşamba
Deniz'in İlk Telefonu
Deniz'in ilk telefonu Baba'nınkinin "EŞ"i...Siyah, i-phone modeli "oyuncak" bir telefon...
Deniz gördüğünde ilk iş olarak Baba'nın telefonu ile yanyana koydu ve "EŞ" yorumu yaptı...Sonra ise kulağına tutup "Aaaa" diyordu...
Anne dedi: Deniz bundan sonra bu telefon senin, dışarı çıkarken yanına telefonunu almayı unutma olur mu. Herkes yanına telefonunu alıyor dışarı çıkarken, sen de al...
Deniz Anne'yi dikkatle dinledi ve telefonunu salon masasının üzerine, istediğinde uzanıp erişebileceği şekilde masanın köşesine güzelce yerleştirdi...
Sonra elinden hiç düşürmedi.
En çok bastığında ses çıkartan ortadaki yuvarlak düğme ilgisini çekiyordu.
Ona basıp basıp, sonra kulağına tutup "Aaaa" diyordu...
Anne sordu: Deniz telefonun ne kadar çok çalıyor senin, kim arıyor seni?...
Deniz'den gelen yanıt: "Annane" idi...
"Annane" arıyordu Deniz'i...
Akşam yemeği için "Baby Chair"a çıkarken de aldı getirdi telefonunu.
Masanın üzerine koydu.
Çalabilirdi telefonu, salonda bırakmak olmazdı tabii ki...
Saat 21.30'da Anne'nin yanıbaşında, Anne'yi koklayarak "Yeşş" bir uykuya daldığında.
Mutfak masasının üzerinde kitapları duruyordu üst üste...
Ve en üstte de Deniz'in Baba'nınkinin "Eş"i telefonu...
Ve artık...
Tüm bunları düşündükçe...
Anne ve Baba'nın yüzüne bir gülümseme gelip yerleşiyordu...
Tüm bunları düşündükçe, bir gülümseme gelip Anne ve Baba'nın yüzüne "HERZAMAN" yerleşecekti...
Deniz gördüğünde ilk iş olarak Baba'nın telefonu ile yanyana koydu ve "EŞ" yorumu yaptı...Sonra ise kulağına tutup "Aaaa" diyordu...
Anne dedi: Deniz bundan sonra bu telefon senin, dışarı çıkarken yanına telefonunu almayı unutma olur mu. Herkes yanına telefonunu alıyor dışarı çıkarken, sen de al...
Deniz Anne'yi dikkatle dinledi ve telefonunu salon masasının üzerine, istediğinde uzanıp erişebileceği şekilde masanın köşesine güzelce yerleştirdi...
Sonra elinden hiç düşürmedi.
En çok bastığında ses çıkartan ortadaki yuvarlak düğme ilgisini çekiyordu.
Ona basıp basıp, sonra kulağına tutup "Aaaa" diyordu...
Anne sordu: Deniz telefonun ne kadar çok çalıyor senin, kim arıyor seni?...
Deniz'den gelen yanıt: "Annane" idi...
"Annane" arıyordu Deniz'i...
Akşam yemeği için "Baby Chair"a çıkarken de aldı getirdi telefonunu.
Masanın üzerine koydu.
Çalabilirdi telefonu, salonda bırakmak olmazdı tabii ki...
Saat 21.30'da Anne'nin yanıbaşında, Anne'yi koklayarak "Yeşş" bir uykuya daldığında.
Mutfak masasının üzerinde kitapları duruyordu üst üste...
Ve en üstte de Deniz'in Baba'nınkinin "Eş"i telefonu...
Ve artık...
Tüm bunları düşündükçe...
Anne ve Baba'nın yüzüne bir gülümseme gelip yerleşiyordu...
Tüm bunları düşündükçe, bir gülümseme gelip Anne ve Baba'nın yüzüne "HERZAMAN" yerleşecekti...
26 Ekim 2014 Pazar
Deniz'in "Alet Seti"
Deniz'in artık evde bir de "Alet Seti" var...
Kırmızı, Turuncu, Mavi ve tabii ki "Yeşş" tornavidalar
Bir tane İngiliz Anahtarı
Bir tane Pense
Dört tane Civata
Deniz en çok ince uçlu "Yeşş" tornavidayı seviyor.
Onunla Ali Baba'nın traktörünün altını açmaya çalışıyor. Traktörü ters çeviriyor ve tornavidayı pil kapağının vidasının bulunduğu küçük deliğe yerleştiriyor. Döndürüyor...
Sonra traktürü düz döndürüyor vee düğmesine basıyor...
Ali Baba'nın traktöründen ses geliyor mu, gelmiyor mu? Ali Baba'nın traktörünü Deniz tamir edebilmiş mi, tamir edememiş mi? kontrol ediyor.
Ali Baba'nın traktöründen motor sesi gelip de "We are off to the field, its traktör time!" cümlesini duyuyorsa, "Evet, tamir ettim işte traktörü!" diye seviniyor...
Ali Baba da bu arada Deniz'i izliyor.
Deniz tamir ediyor Ali Baba'nın traktörünü...
Tamirci oldu Deniz...
Ali Baba'nın traktörünü çok güzel tamir ediyor Deniz...
Kırmızı, Turuncu, Mavi ve tabii ki "Yeşş" tornavidalar
Bir tane İngiliz Anahtarı
Bir tane Pense
Dört tane Civata
Deniz en çok ince uçlu "Yeşş" tornavidayı seviyor.
Onunla Ali Baba'nın traktörünün altını açmaya çalışıyor. Traktörü ters çeviriyor ve tornavidayı pil kapağının vidasının bulunduğu küçük deliğe yerleştiriyor. Döndürüyor...
Sonra traktürü düz döndürüyor vee düğmesine basıyor...
Ali Baba'nın traktöründen ses geliyor mu, gelmiyor mu? Ali Baba'nın traktörünü Deniz tamir edebilmiş mi, tamir edememiş mi? kontrol ediyor.
Ali Baba'nın traktöründen motor sesi gelip de "We are off to the field, its traktör time!" cümlesini duyuyorsa, "Evet, tamir ettim işte traktörü!" diye seviniyor...
Ali Baba da bu arada Deniz'i izliyor.
Deniz tamir ediyor Ali Baba'nın traktörünü...
Tamirci oldu Deniz...
Ali Baba'nın traktörünü çok güzel tamir ediyor Deniz...
25 Ekim 2014 Cumartesi
24 Ekim 2014 Cuma
23 Ekim 2014 Perşembe
"Yeşş" Yapraklar Üzerinden Mevsimler...
Dergide gördüğü "Sarı" yaprağı Anne ve Baba'ya gösteren Deniz'e....Anne'nin "Mevsimler" açıklaması...
Bu yaprağın aslında rengi "Yeşş" imiş Deniz
Sonra "Sarı" olmuş.
Dışarıda gördüğümüz "Yeşş" ağaçlardaki "Yeşş" yapraklar...
Havalar soğuduğu zaman...
"Sonbahar" geldiği zaman...
Kururlar ve sararırlar...
Sararan yapraklar yerlere dökülürler.
Aynı halı gibi her yeri kaplarlar...
"Kış" gelip, kar yağdığı zaman da her yer bembeyaz olur
Ağaçlarda hiç yaprak kalmaz
Ağaçlar da bembeyaz olur
Sonra "İlkbahar" gelince...
Güneş çıkar
Hava ısınır
Ağaçların dallarında yeniden "Yeşş", "Yeşş" yapraklar büyümeye başlar
Her yer "Yeşş", "Yeşş" olur
Sonra o "Yeşş" yaprakların arasında
Çiçekler açar
Her yer "mis" gibi kokar
Hava daha da ısınır
"Yaz" gelir
"Yeşş" ağaçlarda çiçekler "mis" gibi kokar...
Bu yaprağın aslında rengi "Yeşş" imiş Deniz
Sonra "Sarı" olmuş.
Dışarıda gördüğümüz "Yeşş" ağaçlardaki "Yeşş" yapraklar...
Havalar soğuduğu zaman...
"Sonbahar" geldiği zaman...
Kururlar ve sararırlar...
Sararan yapraklar yerlere dökülürler.
Aynı halı gibi her yeri kaplarlar...
"Kış" gelip, kar yağdığı zaman da her yer bembeyaz olur
Ağaçlarda hiç yaprak kalmaz
Ağaçlar da bembeyaz olur
Sonra "İlkbahar" gelince...
Güneş çıkar
Hava ısınır
Ağaçların dallarında yeniden "Yeşş", "Yeşş" yapraklar büyümeye başlar
Her yer "Yeşş", "Yeşş" olur
Sonra o "Yeşş" yaprakların arasında
Çiçekler açar
Her yer "mis" gibi kokar
Hava daha da ısınır
"Yaz" gelir
"Yeşş" ağaçlarda çiçekler "mis" gibi kokar...
22 Ekim 2014 Çarşamba
Yüzünü Dökme Küçük Kız...
Yüzünü dökme küçük kız
Bırak üzülmeyi Bir tek sen misin bir düşün Unutan sevilmeyi Her siyahın bir beyazı Gecelerin gündüzü de vardır Yüzünü dökme küçük kız Kızma onlara Yalnız sen misin bir düşün Zincir oranda buranda Her tutsağın bir kaçışı Uykunun uyanışı da vardır Yüzünü dökme küçük kız Yaşamın anlamını bul Sonra dinle kendini Yolunu bil Her siyahın bir beyazı Gecelerin gündüzü de vardır |
|
Bülent Ortaçgil
|
20 Ekim 2014 Pazartesi
Deniz'in Puzzle Koleksiyonu III
Deniz'e bu haftasonu yeni bir puzzle aldı Anne ve Baba.
"Jungle Puzzle"ı...
Egzotik hayvanlarla dolu kocamaaaaaan bir puzzle. Tapir, kırmızı kurbağa, galagogiller (bush baby), kapibara, kapuçin maymunları, timsahlar, tarantula, tukan kuşu...Annenin de adını daha önce hiiiiçç duymadığı birsürü egzotik hayvan...
Bugün sordu baba Deniz'e en çok hangi hayvanı seviyorsun bu puzzle'da diye.
"Kırmızı Kurbağa" oldu Deniz'in yanıtı...
"Yeşş" olurdu kurbağalar, ama bu kurbağa "Yeşş" değildi...Ama yine de Deniz en çok "Kırmızı Kurbağa"yı sevmişti...
"Jungle Puzzle"ı...
Egzotik hayvanlarla dolu kocamaaaaaan bir puzzle. Tapir, kırmızı kurbağa, galagogiller (bush baby), kapibara, kapuçin maymunları, timsahlar, tarantula, tukan kuşu...Annenin de adını daha önce hiiiiçç duymadığı birsürü egzotik hayvan...
Bugün sordu baba Deniz'e en çok hangi hayvanı seviyorsun bu puzzle'da diye.
"Kırmızı Kurbağa" oldu Deniz'in yanıtı...
"Yeşş" olurdu kurbağalar, ama bu kurbağa "Yeşş" değildi...Ama yine de Deniz en çok "Kırmızı Kurbağa"yı sevmişti...
19 Ekim 2014 Pazar
Deniz'in Hareketli Kitapları
Deniz'in son günlerde favori kitapları, İş Kültür Yayınları'ndan "Hareketli Uçak" ve "Hareketli Tren"...
Ama ikisi arasında ise "Hareketli Uçak"
"Hareketli Uçak"ı alıyor eline Deniz, uzun uzun inceliyor...
Kitabın ana sayfasında uçaklar havalanıyor gökyüzüne doğru... Kırmızı Uçak, Sarı Uçak, Yeşil Uçak...
Sonra ilk sayfada üzerinde valizlerin olduğu dönen bant var, Deniz "en" çok onu inceliyor. Turuncu valiz, yeşil valiz, bisiklet, ayıcık, içinde köpekcik olan kutu....Hepsi dönen bandın üzerinde, Deniz minik elleri ile bandı döndürüyor...
Sarı "arı"cık var her sayfada, "arı"cık merakla seyrediyor etrafını...
Bir sonraki sayfada aprona çıkıyor Deniz, apronda sarı uçak var, kırmızı uçak var, kırmızı uçağın camını siliyor görevliler. Kutudaki köpekcik de aprona çıkmış, valizlerin üzerinde duruyor. Aaaa bir de kedicik var, o da bir kutunun içinde, uçağa bindirilmeyi bekliyor... Havalimanı binasının camında insanlar var, el sallıyorlar kalkmak üzere hazırlanan uçağa... Kaptan pilot da el sallıyor...
Veeee uçak gökyüzüne doğru yükseliyor. Kanatlarını aşağı yukarı oynatabiliyor uçağın Deniz... Uçak gökyüzünde gidiyor işte böylece...
Deniz çoooo..ooook seviyor uçakları ve havalimanlarını...
"Hareketli Tren"de ise bir çuf çuf tren var.
Deniz dokunduğunda hareket ediyor tren ve "çuf" "çuf" duman çıkıyor bacasından...
Trenin geçişini bekliyor arabalar, ard arda sıraya diziliyorlar tren yolu bariyerinin arkasında. Sonra tren geçiyor ve Deniz bariyeri kaldırıyor arabaların geçebilmesi için.
Tren raylar üzerinde "çuf" çuf" ilerliyor, tünelden geçiyor... Tünele giriyor, tünelden çıkıyooorrrr...
Ama ikisi arasında ise "Hareketli Uçak"
"Hareketli Uçak"ı alıyor eline Deniz, uzun uzun inceliyor...
Kitabın ana sayfasında uçaklar havalanıyor gökyüzüne doğru... Kırmızı Uçak, Sarı Uçak, Yeşil Uçak...
Sonra ilk sayfada üzerinde valizlerin olduğu dönen bant var, Deniz "en" çok onu inceliyor. Turuncu valiz, yeşil valiz, bisiklet, ayıcık, içinde köpekcik olan kutu....Hepsi dönen bandın üzerinde, Deniz minik elleri ile bandı döndürüyor...
Sarı "arı"cık var her sayfada, "arı"cık merakla seyrediyor etrafını...
Bir sonraki sayfada aprona çıkıyor Deniz, apronda sarı uçak var, kırmızı uçak var, kırmızı uçağın camını siliyor görevliler. Kutudaki köpekcik de aprona çıkmış, valizlerin üzerinde duruyor. Aaaa bir de kedicik var, o da bir kutunun içinde, uçağa bindirilmeyi bekliyor... Havalimanı binasının camında insanlar var, el sallıyorlar kalkmak üzere hazırlanan uçağa... Kaptan pilot da el sallıyor...
Veeee uçak gökyüzüne doğru yükseliyor. Kanatlarını aşağı yukarı oynatabiliyor uçağın Deniz... Uçak gökyüzünde gidiyor işte böylece...
Deniz çoooo..ooook seviyor uçakları ve havalimanlarını...
"Hareketli Tren"de ise bir çuf çuf tren var.
Deniz dokunduğunda hareket ediyor tren ve "çuf" "çuf" duman çıkıyor bacasından...
Trenin geçişini bekliyor arabalar, ard arda sıraya diziliyorlar tren yolu bariyerinin arkasında. Sonra tren geçiyor ve Deniz bariyeri kaldırıyor arabaların geçebilmesi için.
Tren raylar üzerinde "çuf" çuf" ilerliyor, tünelden geçiyor... Tünele giriyor, tünelden çıkıyooorrrr...
17 Ekim 2014 Cuma
Başparmağım, Başparmağım, Nerdesin?
Deniz'e haftasonu eğlencesi; Eylül Abla'dan geldi...
"Başparmağım" Şarkısı
Başparmağım, Başparmağım,
Nerdesin?
Burdayım.
Nasılsın efendim?
İyiyim efendim?
Kaç, kaç, kaç!
Parmak kaç!
Arkaya kaç!
Karşılıklı iki başparmağın birbiri ile konuşması şeklindeki bu sevimli şarkı için çoooooookkk teşekkür ediyor Deniz...
15 Ekim 2014 Çarşamba
"Dondurmam Kaymak, Nerdesin Kaymak!!"
Deniz'e Anneanne ve Dede'nin hediyesi Külahlı-Dondurma'lı Lego Duplo'nun parçalarından "Kaymak" kayboldu...
Anne, Baba, Deniz, Anneanne, Dede evin içinde arıyor...bulamıyorlar...
Dondurmam Kaymak
Nerdesin Kaymak!!
Dondurmam Kaymak
Nerdesin Kaymak!!
Anne, Baba, Deniz, Anneanne, Dede evin içinde arıyor...bulamıyorlar...
Dondurmam Kaymak
Nerdesin Kaymak!!
Dondurmam Kaymak
Nerdesin Kaymak!!
13 Ekim 2014 Pazartesi
12 Ekim 2014 Pazar
Deniz'in Güneydoğu Asya'da Yemek Maceraları
Deniz'in yemeklerini Güneydoğu Asya seyahatleri sırasında nasıl organize etti Anne ve Baba...
İlk gün öğlen yemeği için Deniz'in etini pişirip, ısı ayarlı çantada yanına almıştı Anne. Deniz uçakta afiyetle yemişti. Akşam yemeği için ise "Doha"da aktarma sırasında fırında tavuk bulmuştu Anne ve Baba Deniz için bir Lübnan Restoran'ından. Sebzelerini olmasa da tavuğunu Deniz afiyetle yemişti.
İkinci gün ise Kuala Lumpur'da Bird Park'ın içindeki Hornbill Cafe'de ızgara et yaptırdılar Deniz için.
Kuala Lumpur'da geçirdikleri bir diğer günde ise Suria KLCC Alışveriş Merkezinin içindeki Food Marketten tavuk çevirme aldılar Deniz için. Anne ve Baba Little Penang Cafe'de yemek yerlerken Deniz'in menüsünde tavuk çevirme vardı. Ve taze sıkılmış portakal suyu.
Penang'a geçtikleri gün otobüsten iner inmez hemen yakındaki bir alışveriş merkezinin Food Court'unda ızgara et yaptırdılar Deniz için. Deniz afiyetle yedi. Ancak akşam yemeği için, kaldıkları otelin cafesi Mews Cafe'nin menüsünden Anne ve Baba'nın Deniz için seçtiği Tavuk Satay'ı hiiiiç beğenmedi.
Penang'da ikinci günlerinde ise bir Hint Restoranı idi tercihleri sadece Deniz için. Baharatsız ve sossuz pişirilmiş "Mutton Tıkka" Deniz için uygun olabilirdi. Ancak bu restoranda Deniz'i bir sürpriz bekliyordu. Baharatsız ve sossuz pişirilmiş "Mutton Tıkka"lar, hint baharatları ile renklendirilmiş sarılı/kırmızılı bir prinç pilavının üzerinde servis edilmişti. "1" tanecik pirinç tanesinin et ile birlikte Deniz'in ağzına girmesi bile "ooooo" "OOOOOO" Deniz'in ağzını yakmaya yetmişti!!!! Ağzı yanınca önce yemeğe devam etmek istemedi Deniz, ama Anne ile Baba açıklayınca acı olan şeyin et değil pilav olduğunu, etler ile pirinç pilavı Anne tarafından tabakta tamamen ayrıştırmış olsa da, tüüüüüüm pirinç pilavını tabakta bir pirinç tanesi dahi kalmayıncaya kadar Baba'ya yedirdi.
Penang'daki üçüncü günlerinde, Tropik Baharat Bahçesi gezileri sonrasında ise, öğlen yemeği için yine aynı Hint Restoranı'nın başka bir şubesinde idiler. Bu kez servis yapılan baharatsız ve sossuz "Mutton Tikka"yı ise Deniz hiiiiççç beğenmedi. Baba da tattı ve Deniz'e hak verdi. Deniz için çok sert idi "Mutton Tikka", Deniz beğenmemekte kesinlikle haklıydı. Akşamleyin Red Garden'da "East Meets West- Eastern Cuisine Meets Western Cuisine" standından ızgara balıktı Deniz'in yeniden yemeye ikna olduğu.
Singapur'da da iki gün Raffles City'nin Food Court'unda Kore Mutfağından sossuz ızgara balık oldu tercihleri...
Kahvaltılarda da Annenin kendi kahvaltısına Deniz için eklettiği haşlanmış yumurta ve Anne'nin yanında taşıdığı Deniz'in yeşil zeytinleri...
İlk gün öğlen yemeği için Deniz'in etini pişirip, ısı ayarlı çantada yanına almıştı Anne. Deniz uçakta afiyetle yemişti. Akşam yemeği için ise "Doha"da aktarma sırasında fırında tavuk bulmuştu Anne ve Baba Deniz için bir Lübnan Restoran'ından. Sebzelerini olmasa da tavuğunu Deniz afiyetle yemişti.
İkinci gün ise Kuala Lumpur'da Bird Park'ın içindeki Hornbill Cafe'de ızgara et yaptırdılar Deniz için.
Kuala Lumpur'da geçirdikleri bir diğer günde ise Suria KLCC Alışveriş Merkezinin içindeki Food Marketten tavuk çevirme aldılar Deniz için. Anne ve Baba Little Penang Cafe'de yemek yerlerken Deniz'in menüsünde tavuk çevirme vardı. Ve taze sıkılmış portakal suyu.
Penang'a geçtikleri gün otobüsten iner inmez hemen yakındaki bir alışveriş merkezinin Food Court'unda ızgara et yaptırdılar Deniz için. Deniz afiyetle yedi. Ancak akşam yemeği için, kaldıkları otelin cafesi Mews Cafe'nin menüsünden Anne ve Baba'nın Deniz için seçtiği Tavuk Satay'ı hiiiiç beğenmedi.
Penang'da ikinci günlerinde ise bir Hint Restoranı idi tercihleri sadece Deniz için. Baharatsız ve sossuz pişirilmiş "Mutton Tıkka" Deniz için uygun olabilirdi. Ancak bu restoranda Deniz'i bir sürpriz bekliyordu. Baharatsız ve sossuz pişirilmiş "Mutton Tıkka"lar, hint baharatları ile renklendirilmiş sarılı/kırmızılı bir prinç pilavının üzerinde servis edilmişti. "1" tanecik pirinç tanesinin et ile birlikte Deniz'in ağzına girmesi bile "ooooo" "OOOOOO" Deniz'in ağzını yakmaya yetmişti!!!! Ağzı yanınca önce yemeğe devam etmek istemedi Deniz, ama Anne ile Baba açıklayınca acı olan şeyin et değil pilav olduğunu, etler ile pirinç pilavı Anne tarafından tabakta tamamen ayrıştırmış olsa da, tüüüüüüm pirinç pilavını tabakta bir pirinç tanesi dahi kalmayıncaya kadar Baba'ya yedirdi.
Penang'daki üçüncü günlerinde, Tropik Baharat Bahçesi gezileri sonrasında ise, öğlen yemeği için yine aynı Hint Restoranı'nın başka bir şubesinde idiler. Bu kez servis yapılan baharatsız ve sossuz "Mutton Tikka"yı ise Deniz hiiiiççç beğenmedi. Baba da tattı ve Deniz'e hak verdi. Deniz için çok sert idi "Mutton Tikka", Deniz beğenmemekte kesinlikle haklıydı. Akşamleyin Red Garden'da "East Meets West- Eastern Cuisine Meets Western Cuisine" standından ızgara balıktı Deniz'in yeniden yemeye ikna olduğu.
Singapur'da da iki gün Raffles City'nin Food Court'unda Kore Mutfağından sossuz ızgara balık oldu tercihleri...
Kore Mutfağı'ndan Deniz için Saba Fish Plate |
Kahvaltılarda da Annenin kendi kahvaltısına Deniz için eklettiği haşlanmış yumurta ve Anne'nin yanında taşıdığı Deniz'in yeşil zeytinleri...
Anne'nin İki Haşlanmış Yumurtalı Kahvaltısı (Mews Cafe Menüsünden "Eggs However You Wanted") |
11 Ekim 2014 Cumartesi
"Japanese Cat"
Veeee "Japanese Cat" de geliyor Deniz ile...
Singapur'da havalimanında son dakikada buldu Deniz ile Anne.
Japonca "Çağıran Kedi" anlamındaki "Maneki-Neko" imiş orjinal adı.
Güzel şans, güzel talih çağırsın Deniz'e bir ömür boyu...
(Not: Anne ve Baba'nın bu gece 4-5 saatliğine rezervasyon yaptırdığı Sama Sama Ekspress KL International Airport Oteli; Anne, Baba ve Deniz'i Terminal2 Boarding Pass'leri değil Terminal1 Boarding Pass'leri var diye kabul etmeyince...Terminal2 Starbucks Coffee'de, Deniz arabasında "Yeşş" bir uykuda iken, yazıyor bu satırları Anne...)
Singapur'da havalimanında son dakikada buldu Deniz ile Anne.
Japonca "Çağıran Kedi" anlamındaki "Maneki-Neko" imiş orjinal adı.
Güzel şans, güzel talih çağırsın Deniz'e bir ömür boyu...
Kuala Lumpur'da Taksideki "Japanese Cat" |
Etiketler:
Bizim Deniz,
Deniz'le Seyahat,
Kuala Lumpur,
Malezya,
Singapur
10 Ekim 2014 Cuma
Deniz Singapur'da Orchard Road'da
Deniz bugün Singapur'da Orchard Road'da gezdi "Yeşş" uykusu sırasında... Anne ve Baba kıyamadılar onu daha fazla dışarıda, güneşte gezdirmeye... Oldukça sıcak ve nemli bir hava vardı bugün...
Kalan zamanlarında Raffles City'de idiler. Deniz "Saba Fish Plate"i ile birlikteydi... Anne Fried Hokkien Mee'yi denedi, Baba ise Çin Mutfağından pilav üstü ördek yemeğini tattı...
Gece artık dönüş yolculukları başlıyor. AirAsia ile Singapur'dan Kuala Lumpur'a uçuyor Deniz. Oradan Qatar Havayolları ile Doha aktarmalı şekilde İstanbul'a dönüyor...
Güle Güle Singapur ve iyi yolculuklar Anne, Baba ve Deniz'e...
Kalan zamanlarında Raffles City'de idiler. Deniz "Saba Fish Plate"i ile birlikteydi... Anne Fried Hokkien Mee'yi denedi, Baba ise Çin Mutfağından pilav üstü ördek yemeğini tattı...
Gece artık dönüş yolculukları başlıyor. AirAsia ile Singapur'dan Kuala Lumpur'a uçuyor Deniz. Oradan Qatar Havayolları ile Doha aktarmalı şekilde İstanbul'a dönüyor...
Güle Güle Singapur ve iyi yolculuklar Anne, Baba ve Deniz'e...
9 Ekim 2014 Perşembe
Deniz Singapur'da...
Deniz Singapur'da, Raffles City'de, Raffles City'nin hemen karşısında The Residence at Singapore Recreation Club'da.
Anne ve baba ile birlikte Marina Bay'de, Chinatown'da geziyordu. "Yeşş" Çin tarzı kıyafetlerin, "Yeşş" arabaların, "Yeşş" motorsikletlerin, "Yeşş" çöp kutularının pesinde... "Eşş" Çin fenerlerinin, "Eşş" arabaların, "Eşş" sandalyelerin pesinde....
Ama Anne ve Baba'yı azıcık üzüyor, yemek yemediği için. Saat farkı, uykusuzluk ve üstüne herseyi keşfetme merakı eklenince yemek yemeyi unuttu galiba...
Anne ve Baba öğlenleyin ilk kez Deniz için Mc Donalds'tan hamburger yaptırdılar köftesini yesin diye ama nafile idi. Deniz tarafından hiiiiiiiçççç kabul görmedi. Akşam Raffles City'nin Food Court'unda Kore Mutfağından ızgara balık idi, Saba Fish Plate idi yemeye karar verdiği...
Üzerine de hindistan cevizi suyu tattı, kocaman "Yeşş" bir hindistan cevizi meyvesi içinden...
Anne ve baba ile birlikte Marina Bay'de, Chinatown'da geziyordu. "Yeşş" Çin tarzı kıyafetlerin, "Yeşş" arabaların, "Yeşş" motorsikletlerin, "Yeşş" çöp kutularının pesinde... "Eşş" Çin fenerlerinin, "Eşş" arabaların, "Eşş" sandalyelerin pesinde....
Ama Anne ve Baba'yı azıcık üzüyor, yemek yemediği için. Saat farkı, uykusuzluk ve üstüne herseyi keşfetme merakı eklenince yemek yemeyi unuttu galiba...
Anne ve Baba öğlenleyin ilk kez Deniz için Mc Donalds'tan hamburger yaptırdılar köftesini yesin diye ama nafile idi. Deniz tarafından hiiiiiiiçççç kabul görmedi. Akşam Raffles City'nin Food Court'unda Kore Mutfağından ızgara balık idi, Saba Fish Plate idi yemeye karar verdiği...
Üzerine de hindistan cevizi suyu tattı, kocaman "Yeşş" bir hindistan cevizi meyvesi içinden...
8 Ekim 2014 Çarşamba
Deniz Tropik Baharat Bahçesi'nde...
Deniz Penang'da bugün Anne ve Baba ile birlikte "Kırmızı Taksi"ye bindi ve Tropik Baharat Bahçesi'ne gitti. Tarçın, Yasemin, Kakao sadece önceden bildikleri olmak üzere nice nice tropik bitkiler, baharatlar arasında dolaştı.
Dönüşte ise Batu Ferringhi sahilinde arabasında uyuyordu, baba denize girerken. Anne de Deniz'in yanı başındaki bank üzerine kıvrıldı, o da dinlendi Deniz ile birlikte...
Georgetown'a geri "Mavi Taksi" ile döndü. Ama keske "Yeşş" olsaydı...
Akşam ise Anne ve Baba ile birlikte Red Garden'da idi. "East Meets West"-"Japanese Cuisine Meets Western Cuisine" standından sossuz ızgara balık yaptırdı Baba Deniz'e. Red Garden'daki canlı müziğe Anne ile eşlik ederek yedi Deniz beyaz balığını...
Bu akşam artık Penang'da geçirilen son gece olacaktı Deniz için. Yarın Singapur'a uçacaktı...
Dönüşte ise Batu Ferringhi sahilinde arabasında uyuyordu, baba denize girerken. Anne de Deniz'in yanı başındaki bank üzerine kıvrıldı, o da dinlendi Deniz ile birlikte...
Georgetown'a geri "Mavi Taksi" ile döndü. Ama keske "Yeşş" olsaydı...
Akşam ise Anne ve Baba ile birlikte Red Garden'da idi. "East Meets West"-"Japanese Cuisine Meets Western Cuisine" standından sossuz ızgara balık yaptırdı Baba Deniz'e. Red Garden'daki canlı müziğe Anne ile eşlik ederek yedi Deniz beyaz balığını...
Bu akşam artık Penang'da geçirilen son gece olacaktı Deniz için. Yarın Singapur'a uçacaktı...
7 Ekim 2014 Salı
Penang'da Koltuklu Bisiklet...
Deniz bugün de Penang'da bisikletli gezi arabaları ile şehir turu yaptı. Koltuklu Bisiklet... Ön taraftaki koltukta Anne, Baba ve Deniz oturdular. Koltuğa arkadan yapışık bisikleti ise amca kullandı. Araba gibiydi aynı. Yola çıkıyor, arabaların arkasından gidiyorlardı. Tek farkları ön taraflarının, üst taraflarının ve yan taraflarının açık olmasıydı. Ve tabii bir de en önde Anne, Baba ve Deniz'in gidiyor olmasıydı...Şöför amca yerine...
Öğleden sonra ise Anne ve Baba ile birlikte Peranakan Müzesini, Jewellery Müzesini ve Nyonya Kitchen'ı geziyordu.
Gezileri sonrasında arabasında "Yeşş" bir uykuya daldığında ise Anne ve Baba ona t-shirt beğendiler. Üzerinde "Bisikletli Çocuklar" resmi olan ve "Motorsikletli Çocuk" resmi olan. Penang Street Art çalışmalarından "Little Children on a Bicycle" and "Boy on a Bike" resimlerini taşıyan... Üzerinde "Motorsikletli Çocuk" resmi olan t-shirt'ün renginin siyah olmasına Deniz "uyandı" ve "bizzat kendisi" karar verdi. Deniz'in ilk siyah t-shirt'ü oldu o... Aynı büyük abilerin, "Baba"nın t-shirt'leri gibiydi...
Anne ve Baba, GL Food Court'ta Fried Oyster tadarlarken henüz uyanmamıştı Deniz. Deniz için akşam yemeğini ise kuzu etinin baharatsız pişirilmesini rica ederek, bir hint restoranından seçti anne.
Akşamın devamında Anne ve Baba, Red Garden'da Assam Laksa içip, suşi yerlerken suşi'yi tatmasa da ARTIK çooook iyi tanıyordu Deniz...
Öğleden sonra ise Anne ve Baba ile birlikte Peranakan Müzesini, Jewellery Müzesini ve Nyonya Kitchen'ı geziyordu.
Deniz Peranakan Müzesi Çıkışında Hint Mahallesi'ni Seyre Dalmış |
Anne ve Baba, GL Food Court'ta Fried Oyster tadarlarken henüz uyanmamıştı Deniz. Deniz için akşam yemeğini ise kuzu etinin baharatsız pişirilmesini rica ederek, bir hint restoranından seçti anne.
Akşamın devamında Anne ve Baba, Red Garden'da Assam Laksa içip, suşi yerlerken suşi'yi tatmasa da ARTIK çooook iyi tanıyordu Deniz...
6 Ekim 2014 Pazartesi
Deniz Penang'da...
Deniz Penang'da, "bugün çanta unutma günü müdür ki" diye düşünüyordu...
Önce Kuala Lumpur'dan Penang'a geldikleri otobüste kahverengi valizin arkadaşı siyah el valizini unuttu Anne ve Baba. Sonra otelden şehir merkezini gezmek için çıktıklarında, pasaportlarının vs içinde bulunduğu sırt çantasını odalarında unuttu Baba.
"Yeşş" bir uykuya daldı Anne ve Baba, George Town'ın tarihi merkezini gezerlerken... Street Art'ın peşinde Armenian Street'i, Clan Jetties'i gezdi, CF Food Court'u keşfetti Anne ve Baba Deniz'in "Yeşş" uykusu sırasında...
Uyandığında Street Art'ın peşine Deniz de katıldı.
Akşam saatlerinde oldukça hareketlenmiş, renklenmiş George Town'ın Little India tarafında gezerken ise kolları ile arabasının ön tarafına tutunarak merakla etrafını izliyordu...
Önce Kuala Lumpur'dan Penang'a geldikleri otobüste kahverengi valizin arkadaşı siyah el valizini unuttu Anne ve Baba. Sonra otelden şehir merkezini gezmek için çıktıklarında, pasaportlarının vs içinde bulunduğu sırt çantasını odalarında unuttu Baba.
"Yeşş" bir uykuya daldı Anne ve Baba, George Town'ın tarihi merkezini gezerlerken... Street Art'ın peşinde Armenian Street'i, Clan Jetties'i gezdi, CF Food Court'u keşfetti Anne ve Baba Deniz'in "Yeşş" uykusu sırasında...
Uyandığında Street Art'ın peşine Deniz de katıldı.
Akşam saatlerinde oldukça hareketlenmiş, renklenmiş George Town'ın Little India tarafında gezerken ise kolları ile arabasının ön tarafına tutunarak merakla etrafını izliyordu...
5 Ekim 2014 Pazar
Deniz Kuala Lumpur'da Batu Caves'de
Deniz bugün Kuala Lumpur'da Batu Caves Magarasında idi.
"Hu hu, Hu hu, Huuuuu"
Küçük maymunları gördü etrafta serbestçe dolaşan...
Annenin kendisine verdiği kırıkkırakları anneye ve babaya yedirdi hemeeeen ki maymunlar elinden almaya çalışmasınlar.
Öğleden sonra ise Kuala Lumpur'un en birinci Alışveriş Merkezi Suria KLCC'de idi. Anne ve Baba Fried Koay Teow'u tadarlarken Deniz'in menüsünde ise Food Court'tan tavuk çevirme vardı...
"Hu hu, Hu hu, Huuuuu"
Küçük maymunları gördü etrafta serbestçe dolaşan...
Annenin kendisine verdiği kırıkkırakları anneye ve babaya yedirdi hemeeeen ki maymunlar elinden almaya çalışmasınlar.
Öğleden sonra ise Kuala Lumpur'un en birinci Alışveriş Merkezi Suria KLCC'de idi. Anne ve Baba Fried Koay Teow'u tadarlarken Deniz'in menüsünde ise Food Court'tan tavuk çevirme vardı...
Etiketler:
Bizim Deniz,
Deniz'le Seyahat,
Kuala Lumpur,
Malezya
4 Ekim 2014 Cumartesi
Deniz Kuala Lumpur'da...
Deniz bugün Kuala Lumpur'da "Hop on-Hop off Bus" ile tüm şehri gezdi.
Önce otelden yaya olarak arabasıyla Bukit Bintag'a çıktı. Oradan "Hop on-Hop off Bus" ile Chinatown'a, Central Market'e, Little India'ya, KL Central'a veeeee Bird Park'a geçti.
İlk "Hop off"ta Central Market'i geziyor, Sri Mahamariamman Tapınağında fotoğraf çektiriyordu.
İkinci "Hop off"da Bird Park'ta idi.
Anne kırmızı papağanları arıyordu, Deniz ise "Yeşş" kuşları... Baba ise Hornbill ile fotograf çektiriyordu. Çok yağmur yağmaya başlayınca hızlandırdılar gezilerini. Anne kırmızı papaganları bulamadı ama Tavuskuşlarını gördüler, hemen yanıbaşlarındaydı Tavuşkuşları. Deniz için işte "Yeşş" kuşlardı onlar...
Buarada Deniz'in üzerine kaka yapan bir kuş da oldu.
Aksam ise Petronas İkiz Kulelerindeki Suria KLCC Alışveriş Merkezi'ndeydiler. Little Penang Cafe idi Anne ve Baba'nın tercihi, Deniz'in ise "Yeşş" uyku...
Önce otelden yaya olarak arabasıyla Bukit Bintag'a çıktı. Oradan "Hop on-Hop off Bus" ile Chinatown'a, Central Market'e, Little India'ya, KL Central'a veeeee Bird Park'a geçti.
İlk "Hop off"ta Central Market'i geziyor, Sri Mahamariamman Tapınağında fotoğraf çektiriyordu.
İkinci "Hop off"da Bird Park'ta idi.
Anne kırmızı papağanları arıyordu, Deniz ise "Yeşş" kuşları... Baba ise Hornbill ile fotograf çektiriyordu. Çok yağmur yağmaya başlayınca hızlandırdılar gezilerini. Anne kırmızı papaganları bulamadı ama Tavuskuşlarını gördüler, hemen yanıbaşlarındaydı Tavuşkuşları. Deniz için işte "Yeşş" kuşlardı onlar...
Buarada Deniz'in üzerine kaka yapan bir kuş da oldu.
Aksam ise Petronas İkiz Kulelerindeki Suria KLCC Alışveriş Merkezi'ndeydiler. Little Penang Cafe idi Anne ve Baba'nın tercihi, Deniz'in ise "Yeşş" uyku...
Kırmızı Mööö Mööö
Deniz "Lavaş Kiri" peynirinin üzerindeki ineğin peşinde...
O'nu Suria KLCC Alışveriş Merkezi'nin Food Marketinde de buldu.
Anne'nin kucağında dolaşırken, bir kadının alışveriş sepetinde Deniz'in gözüne çarptı "Mööö Mööö"...
Fransızların ünlü peynir markası "La vache qui rit" (Gülen İnek) 80'lerde Anne ve Baba'nın çocukluğunun peyniri idi, aklımızda kalan, anlamını çok bilmediğimiz şarkısı ile. Şimdi Deniz de kırmızı "Möö Möö"nün, farklı marketlerde karşısına çıkan kırmızı gülen ineğin peşinde...
O'nu Suria KLCC Alışveriş Merkezi'nin Food Marketinde de buldu.
Anne'nin kucağında dolaşırken, bir kadının alışveriş sepetinde Deniz'in gözüne çarptı "Mööö Mööö"...
Fransızların ünlü peynir markası "La vache qui rit" (Gülen İnek) 80'lerde Anne ve Baba'nın çocukluğunun peyniri idi, aklımızda kalan, anlamını çok bilmediğimiz şarkısı ile. Şimdi Deniz de kırmızı "Möö Möö"nün, farklı marketlerde karşısına çıkan kırmızı gülen ineğin peşinde...
Etiketler:
Bizim Deniz,
Deniz'le Seyahat,
Kuala Lumpur,
Malezya
3 Ekim 2014 Cuma
Deniz "Kuala Lumpur" Uçuşu için Havalimanında...
Qatar Havayolları ile önce dört saatlik "Doha" uçuşu sonra oradan da 7 saatlik "Kuala Lumpur" uçuşu bekliyor Deniz'i.
Everly Brothers'ın "bye bye love, bye bye happiness, hello loneliness" şarkısı eşliğinde kahverengi valizi banda bıraktıklarında Anne ile Baba "Taaa yarın sabah Kuala Lumpur'da alacağız valizimizi" diyorlardı Deniz'e.
Deniz o sırada "Yeşş" bir başka valizin daha banda bırakıldığını görmüştü.
"Arkadaş olun "Yeşş" valizle" diyordu az önce banttan gönderdikleri kahverengi valizlerine.
"Arkandan "Yeşş" valiz geliyor, tanısın arkadas olun"...
"Yeşş" pantolonunu giyinmişti Deniz ve havalimanında "Yeşş" olan herseyi tespit ediyordu.
"Yeşş" alan arabaları,
"Yeşş" kazaklı amca,
"Yeşş" torbası, 215 Nolu kapıda bekleyen Katar'lı kadının...
Sonra daha uçağa binmeden annenin kucağında "Yeşş" bir uykuya dalmıştı...
13.40 Doha uçuşu için iyi yolculuklardı, Anne, Baba ve Deniz'e...
Everly Brothers'ın "bye bye love, bye bye happiness, hello loneliness" şarkısı eşliğinde kahverengi valizi banda bıraktıklarında Anne ile Baba "Taaa yarın sabah Kuala Lumpur'da alacağız valizimizi" diyorlardı Deniz'e.
Deniz o sırada "Yeşş" bir başka valizin daha banda bırakıldığını görmüştü.
"Arkadaş olun "Yeşş" valizle" diyordu az önce banttan gönderdikleri kahverengi valizlerine.
"Arkandan "Yeşş" valiz geliyor, tanısın arkadas olun"...
"Yeşş" pantolonunu giyinmişti Deniz ve havalimanında "Yeşş" olan herseyi tespit ediyordu.
"Yeşş" alan arabaları,
"Yeşş" kazaklı amca,
"Yeşş" torbası, 215 Nolu kapıda bekleyen Katar'lı kadının...
Sonra daha uçağa binmeden annenin kucağında "Yeşş" bir uykuya dalmıştı...
13.40 Doha uçuşu için iyi yolculuklardı, Anne, Baba ve Deniz'e...
1 Ekim 2014 Çarşamba
İtfaiye Arabası "Çıksın" Garajdan...
Deniz'in Şehir Puzzle'ında itfaiye teşkilatı var ve itfaiye teşkilatında iki tane itfaiye arabası. Bir tanesi teşkilatın önünde yatay şekilde duruyor, diğeri garajın içinde, ön tarafı görünüyor...
Bugün Deniz ile Anne puzzle'ı incelerlerken, Anne Deniz'in dikkatini ikinci itfaiye arabasına çekince, birden bire garajdaki ikinci itfaiye arabasını fark eden Deniz, onun da "garajdan çıkmasını" istedi!!!!!
Anne düşündü...
Deniz'e nasıl anlatabilirdi, bunun bir resim olduğunu ve mümkün olamayacağını...
İlk önce açıklamaya çalıştı.
"Deniz bu puzzle bir fotoğrafı gibi, buradaki resimler hareket etmiyor" dedi.
Ama nafile bir açıklama idi, "tabii ki" Deniz itfaiye arabasının garajdan çıkmasını istiyordu...
O zaman Anne "Tamam" dedi.
Parmakları ile hareket eden itfaiye arabası işareti yaparak;
"İtfaiye arabası evet, garajdan çıktı, öndeki bu yoldan gitti, gitti, gitti. Sonra aynı yoldan geri döndü veeee yeniden garaja girdi, işte yine garajda duruyor" dedi.
Deniz ikna olmadı, yine "çıksın, çıksın garajdan" işareti yapıyordu.
Anne tekrar parmakları ile hareket eden itfaiye arabası işareti yaparak;
"İtfaiye arabası yeniden garajdan çıktı, öndeki bu yoldan gitti, gitti, gitti. Göbekten sağa döndü, gitti, gitti, gitti. Sonra aynı yoldan geri döndü, yine göbekten döndü ve garaja girdi" dedi.
Deniz yine ikna olmadı, yine "çıksın, çıksın garajdan" işareti yapıyordu.
Bu kez Annenin parmaklaı ile hareket işareti yapmasını da istemiyordu.
Anne baktı olmayacak, yeniden açıklamaya çalıştı, puzzle'daki resimlerin fotoğraf gibi olduğunu, hareket edemeyeceklerini...
Deniz ağlamaya başladı.
Hem uykusu gelmişti.
Hem de itfaiye arabasının garajdan çıkmasını istiyordu...
Anne Deniz'i aldı kucağına
Sarıldı
Ve uykuya götürdü...
Deniz'in rüyasında puzzledaki itfaiye arabası gerçekten garajdan çıkacak mıydı aceba??...
Bugün Deniz ile Anne puzzle'ı incelerlerken, Anne Deniz'in dikkatini ikinci itfaiye arabasına çekince, birden bire garajdaki ikinci itfaiye arabasını fark eden Deniz, onun da "garajdan çıkmasını" istedi!!!!!
Anne düşündü...
Deniz'e nasıl anlatabilirdi, bunun bir resim olduğunu ve mümkün olamayacağını...
İlk önce açıklamaya çalıştı.
"Deniz bu puzzle bir fotoğrafı gibi, buradaki resimler hareket etmiyor" dedi.
Ama nafile bir açıklama idi, "tabii ki" Deniz itfaiye arabasının garajdan çıkmasını istiyordu...
O zaman Anne "Tamam" dedi.
Parmakları ile hareket eden itfaiye arabası işareti yaparak;
"İtfaiye arabası evet, garajdan çıktı, öndeki bu yoldan gitti, gitti, gitti. Sonra aynı yoldan geri döndü veeee yeniden garaja girdi, işte yine garajda duruyor" dedi.
Deniz ikna olmadı, yine "çıksın, çıksın garajdan" işareti yapıyordu.
Anne tekrar parmakları ile hareket eden itfaiye arabası işareti yaparak;
"İtfaiye arabası yeniden garajdan çıktı, öndeki bu yoldan gitti, gitti, gitti. Göbekten sağa döndü, gitti, gitti, gitti. Sonra aynı yoldan geri döndü, yine göbekten döndü ve garaja girdi" dedi.
Deniz yine ikna olmadı, yine "çıksın, çıksın garajdan" işareti yapıyordu.
Bu kez Annenin parmaklaı ile hareket işareti yapmasını da istemiyordu.
Anne baktı olmayacak, yeniden açıklamaya çalıştı, puzzle'daki resimlerin fotoğraf gibi olduğunu, hareket edemeyeceklerini...
Deniz ağlamaya başladı.
Hem uykusu gelmişti.
Hem de itfaiye arabasının garajdan çıkmasını istiyordu...
Anne Deniz'i aldı kucağına
Sarıldı
Ve uykuya götürdü...
Deniz'in rüyasında puzzledaki itfaiye arabası gerçekten garajdan çıkacak mıydı aceba??...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)