Anne, Baba ve Deniz'in Kuzey Kıbrıs'ta ikinci günlerinde programlarında, konakladıkları "Kemerli Konak Boutique Hotel"de yapacakları iyi bir kahvaltı sonrasında, Girne şehir merkezini gezmek ve devamında Karpaz tarafına, Dipkarpaz'a, 'Altın Sahil'e kadar gidip, 'Altın Sahil'de denize girmek vardı...
Otellerindeki kahvaltılarında Kıbrıs'a özgü hellim, çakıstes ve lor peyniri eksiksizdi... Fotoğrafta sağdaki tabakta görünen iki zeytin çekirdeği ise Deniz için İstanbul'dan getirilmiş yeşil çizik zeytinlerine ait idi... Deniz'in zeytinleri seyahatleri sırasında her zaman Anne'nin yanında oluyordu...
Kahvaltı sonrasında Girne çarşısını gezecekler, planladıkları alışverişleri yapacaklar, devamında Deniz'in kısa bir park keyfinden sonra öğleden sonra deniz saatini kaçırmamak için Karpaz'a doğru yola çıkacaklardı...
Karpaz ve devamında Dipkarpaz yolu tahmin ettiklerinden daha uzun sürecekti. Saat 16.00 civarında hâla yolda olacaklar, ancak gün batımının yaklaşmış olmasına karşın, denize girme planlarını halen gerçekleştirme niyetleri olsa da, Dipkarpaz'a doğru karşılarına çıkan Karpaz Eşekleri'ni gördüklerinde mola vermeden geçemeyecekler, arabadan inip Karpaz Eşekleri'nin fotoğrafını çekeceklerdi...
Karpaz eşekleri... Bu fotoğraf sonrasında içlerinden birisi arabamızın yanıbaşına kadar gelmişti ve eğer arabanın camı açık durumda olsaydı 'Baba'nın yanağına bir öpücük kondurmuş olacaktı... Bu dakikalar, araba koltuğunda durumu izleyen Deniz için oldukça eğlenceli dakikalardı....
Sonunda Anne, Baba ve Deniz 'Altın Sahil'deydiler...Anne ve Baba denize girerken, Deniz sahilde şezlonglarda oturarak Anne ve Baba'yı beklemeyi ve hiç denize girmemeyi tercih edecekti...Ekim sonu itibarıyla Kıbrıs'ta gün batımına yakın denize girmek farklı bir duyguydu...Deniz suyunun sıcaklığı saat itibarıyla olsa gerek çok sıcak sayılmazdı ancak rahatlıkla girilebilecek bir ısıdaydı...
Devamında gün batımını da "Altın Sahil'de biraz gözlemledikten sonra Dipkarpaz'ın en ucunda bulunan Apostolos Andreas Kilisesi'ne doğru yönelecekler...
Otellerindeki kahvaltılarında Kıbrıs'a özgü hellim, çakıstes ve lor peyniri eksiksizdi... Fotoğrafta sağdaki tabakta görünen iki zeytin çekirdeği ise Deniz için İstanbul'dan getirilmiş yeşil çizik zeytinlerine ait idi... Deniz'in zeytinleri seyahatleri sırasında her zaman Anne'nin yanında oluyordu...
Kahvaltı sonrasında Girne çarşısını gezecekler, planladıkları alışverişleri yapacaklar, devamında Deniz'in kısa bir park keyfinden sonra öğleden sonra deniz saatini kaçırmamak için Karpaz'a doğru yola çıkacaklardı...
Karpaz ve devamında Dipkarpaz yolu tahmin ettiklerinden daha uzun sürecekti. Saat 16.00 civarında hâla yolda olacaklar, ancak gün batımının yaklaşmış olmasına karşın, denize girme planlarını halen gerçekleştirme niyetleri olsa da, Dipkarpaz'a doğru karşılarına çıkan Karpaz Eşekleri'ni gördüklerinde mola vermeden geçemeyecekler, arabadan inip Karpaz Eşekleri'nin fotoğrafını çekeceklerdi...
Karpaz eşekleri... Bu fotoğraf sonrasında içlerinden birisi arabamızın yanıbaşına kadar gelmişti ve eğer arabanın camı açık durumda olsaydı 'Baba'nın yanağına bir öpücük kondurmuş olacaktı... Bu dakikalar, araba koltuğunda durumu izleyen Deniz için oldukça eğlenceli dakikalardı....
Sonunda Anne, Baba ve Deniz 'Altın Sahil'deydiler...Anne ve Baba denize girerken, Deniz sahilde şezlonglarda oturarak Anne ve Baba'yı beklemeyi ve hiç denize girmemeyi tercih edecekti...Ekim sonu itibarıyla Kıbrıs'ta gün batımına yakın denize girmek farklı bir duyguydu...Deniz suyunun sıcaklığı saat itibarıyla olsa gerek çok sıcak sayılmazdı ancak rahatlıkla girilebilecek bir ısıdaydı...
Devamında gün batımını da "Altın Sahil'de biraz gözlemledikten sonra Dipkarpaz'ın en ucunda bulunan Apostolos Andreas Kilisesi'ne doğru yönelecekler...
Apostolos Andreas Kilisesi'nin tadilatta olması sebebiyle kilisenin yakınına kadar gidemeyecekler... Ancak uygun bir yerden yine kuşbakışı "Altın Sahil"i ve "Dipkarpaz"ı, göz alabildiğine uçsuz bucaksınız Kuzey Kıbrıs kıyılarını fotoğraflama imkanları olacaktı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder