Anne, Baba ve Deniz; bugün Toulousse'dan İstanbul'a dönüyorlar...
Otellerindeki kahvaltıları sonrasında, odalarını boşalttılar. Şehre ilk gelişlerinde, tramway'ın son durağında inip, eski şehir merkezinden dolaşa dolaşa otellerine geldikleri gibi; bugün de otellerinden vakitlice ayrılıp, eski şehir merkezinde dolaşa dolaşa, tramway durağına doğru yürüyecekler ve aynı güzergah üzerinden aynı yöntem ile havalimanına doğru gidiyor olacaklar....
Otellerinin önündeki nehir manzarası...
Baba ve Deniz önden, Anne arkadan ilerlerken...Eski şehir merkezine doğru giderlerken çok sevdikleri bir sokak burası....Rue de la Concorde...
Ve Deniz...Decathlon mağazasında... Rue de la Concorde caddesi üzerindeki bir marketten, market alışverişi de yapmaları, çeşit çeşit peynirler, içecekler, çikolatalar almalarının sonrasında, mağazayı da gezmenin yanında, aldıklarını valizin içine yerleştirmek için içeriye giren Anne ve Baba'yı bırakıp iki tekerlekli (ancak yanlardan küçük tekerlekler ile destekli) bisikletin keyfini çıkartan Deniz...
Deniz ve klasik arabalar...Toulousse'da da ayrılmaz ikililer...
Devamında Anne, Baba ve Deniz'in eski şehir gezileri...kuşlara yanlarındaki ekmeklerden atmaya başlamaları, Deniz'in çok hoşuna gitmesi ve eski şehirdeki her bir meydanda 5-10 dakika kuşlara yem atmak için durmaları, Deniz'in siyah arabasından inerek neşe içerisinde kuşlara yem atması ile devam edecekti...
"La Belle Liegeoise"de ise küçük bir mola verip, Belçika Gofreti'ni tadacaklardı...Krep arasında konulan çikolata çubuklarının erimesi ile ağızda dağılan bir lezzet patlamasıydı Belçika Gofreti...Deniz'in de, Anne'nin de, Baba'nın da çok hoşuna gidecekti...
Devamında, Plais de Justice'den tramwaya binerek havalimanına doğru yöneleceklerdi...
Güle Güle Toulousse
Sana bu durakta "Merhaba" demiştik.
Seni gezmeye bu duraktan başlamıştık...
Şimdi bu durakta "Güle Güle" diyoruz...
Güle Güle Toulousse
Bizim Deniz....
Otellerindeki kahvaltıları sonrasında, odalarını boşalttılar. Şehre ilk gelişlerinde, tramway'ın son durağında inip, eski şehir merkezinden dolaşa dolaşa otellerine geldikleri gibi; bugün de otellerinden vakitlice ayrılıp, eski şehir merkezinde dolaşa dolaşa, tramway durağına doğru yürüyecekler ve aynı güzergah üzerinden aynı yöntem ile havalimanına doğru gidiyor olacaklar....
Otellerinin önündeki nehir manzarası...
Baba ve Deniz önden, Anne arkadan ilerlerken...Eski şehir merkezine doğru giderlerken çok sevdikleri bir sokak burası....Rue de la Concorde...
Ve Deniz...Decathlon mağazasında... Rue de la Concorde caddesi üzerindeki bir marketten, market alışverişi de yapmaları, çeşit çeşit peynirler, içecekler, çikolatalar almalarının sonrasında, mağazayı da gezmenin yanında, aldıklarını valizin içine yerleştirmek için içeriye giren Anne ve Baba'yı bırakıp iki tekerlekli (ancak yanlardan küçük tekerlekler ile destekli) bisikletin keyfini çıkartan Deniz...
Deniz ve klasik arabalar...Toulousse'da da ayrılmaz ikililer...
Devamında Anne, Baba ve Deniz'in eski şehir gezileri...kuşlara yanlarındaki ekmeklerden atmaya başlamaları, Deniz'in çok hoşuna gitmesi ve eski şehirdeki her bir meydanda 5-10 dakika kuşlara yem atmak için durmaları, Deniz'in siyah arabasından inerek neşe içerisinde kuşlara yem atması ile devam edecekti...
"La Belle Liegeoise"de ise küçük bir mola verip, Belçika Gofreti'ni tadacaklardı...Krep arasında konulan çikolata çubuklarının erimesi ile ağızda dağılan bir lezzet patlamasıydı Belçika Gofreti...Deniz'in de, Anne'nin de, Baba'nın da çok hoşuna gidecekti...
Devamında, Plais de Justice'den tramwaya binerek havalimanına doğru yöneleceklerdi...
Güle Güle Toulousse
Sana bu durakta "Merhaba" demiştik.
Seni gezmeye bu duraktan başlamıştık...
Şimdi bu durakta "Güle Güle" diyoruz...
Güle Güle Toulousse
Bizim Deniz....