30 Haziran 2017 Cuma
27 Haziran 2017 Salı
Deniz Plovdiv'de - 3.Gün - Plovdiv'e Güle Güle...
Anne, Baba ve Deniz; bugün Plovdiv'den ayrılıyorlar...
Kahvaltı sonrasında otellerinden check-out yaptırıp, Plovdiv şehir merkezinde dolaşıp, akşam yemeği sonrasında otogardan İstanbul için Metro Seyahat'in dönüş otobüsüne binecekler...
Sabah Deniz henüz uyanmadan Anne'nin bazı fotoğraf denemeleri olacak ve hatta Anne bu sırada çömelmiş geri geri adımlarken komik bir şekilde odanın içinde düşecek...Deniz bu durumu dinlediğinde çok gülecek...
Sonrasında kahvaltılarını yapacaklar...Bu sırada da Anne'nin bir takım fotoğraf denemeleri olacak...
Kaldıkları otelin Lonely Planet değerlendirmeleri...
Otelden check-out yaptıktan sonra, otelin hemen yakınındaki Etnographic Museum'un bahçesinden gelen müzik sesini takip edecekler ve bahçede düzenlenen bir etkinliğe katılma, yerel dans gösterilerini izleme, yerel el sanatları tezgahlarını gezme fırsatı bulacaklardı.
Devamında Deniz'in bebek arabasını da otelde bırakmış olmanın rahatlığı ile Plovdiv'in yakın çevredeki sokakları/sokak aralarını bir kez daha dolaşacaklar, arnavut kaldırımlı sokakların, eski evlerin arasında son bir kez kaybolacaklardı...
Otelden eşyalarını alıp, yeni şehir merkezine döndüklerinde ilk durakları market alışverişi olacaktı...Market alışverişi sırasında ise başlarına oldukça komik bir olay gelecekti...Deniz'in arabası ve Deniz, Anne ile birlikte markette gezerken, valizlerini de Baba taşımakta idi. Baba'nın bir ara valizi markette bir reyhonda unutmuş olması ve üzerinden yaklaşık on dakika kadar geçtikten sonra Anne, Baba ve Deniz'in bu durumu farketmiş olması sonucunda, önce heyecanlı bir şekilde markette valizi arayacaklar, bu sırada Baba'nın kafası markette hangi reyonun nerede olduğuna ilişkin karışınca, Anne ve Deniz birlikte markette valizin unutulmuş olabileceği reyonu bulacaklar, ancak valiz reyonda olmayınca görevliyi haberdar edeceklerdi. Bu sırada Deniz'in de "Görevli, görevli, valiz yok" diye seslenişi oldukça heyecanlı, heyecanlı olmakla birlikte Anne ve Baba için oldukça sevimli görünecekti...Velhasıl valizleri, ağır da olması sebebiyle, görevli tarafından güvenlik sebebiyle bir kenara alınmıştı Güvenlik sebebiyle görevliler tarafından da valizin sahibi aranmaktaydı.
Valizlerini bulmuş şekilde market alışverişlerini tamamlamaları sonrasındaki durakları trafiğe kapalı cadde üzerindeki "Rose of Bulgaria" olacaktı. Rose of Bulgaria'da bulunan gül, lavanta, yoğurt aromalı kremlerde, duş jellerinden satın alacaklardı. Deniz ise gül aromalı suyu tadacak ve çok beğenecekti...
Gezdikleri kitapevinde beğendikleri, kelebekli dünya haritası...
Ve akşam yemeği için Happy Bar&Grill'de olacaklardı... Anne, Fish Fillets in Parmesan ve suşi tiplerinden Vesivius, Baba Beef Ribs in BBQ ve kızarmış biber tercihinde bulunacaktı. Deniz ise bir akşam önceki etini, bu kez zeytinyağsız olarak yiyecekti. Bir akşam önce Anne'nin koyduğu zeytinyağının etin tadını bozduğundan emin olacaktı.
Happy Bar&Grill'den kaltıktan sonra da otogara doğru yürüyeceklerdi...
Güle Güle Plovdiv idi... Yeniden görüşmek üzere idi...
Plovdiv'i sevmişlerdi...
Bizim Deniz...
Kahvaltı sonrasında otellerinden check-out yaptırıp, Plovdiv şehir merkezinde dolaşıp, akşam yemeği sonrasında otogardan İstanbul için Metro Seyahat'in dönüş otobüsüne binecekler...
Sabah Deniz henüz uyanmadan Anne'nin bazı fotoğraf denemeleri olacak ve hatta Anne bu sırada çömelmiş geri geri adımlarken komik bir şekilde odanın içinde düşecek...Deniz bu durumu dinlediğinde çok gülecek...
Sonrasında kahvaltılarını yapacaklar...Bu sırada da Anne'nin bir takım fotoğraf denemeleri olacak...
Kaldıkları otelin Lonely Planet değerlendirmeleri...
Otelden check-out yaptıktan sonra, otelin hemen yakınındaki Etnographic Museum'un bahçesinden gelen müzik sesini takip edecekler ve bahçede düzenlenen bir etkinliğe katılma, yerel dans gösterilerini izleme, yerel el sanatları tezgahlarını gezme fırsatı bulacaklardı.
Devamında Deniz'in bebek arabasını da otelde bırakmış olmanın rahatlığı ile Plovdiv'in yakın çevredeki sokakları/sokak aralarını bir kez daha dolaşacaklar, arnavut kaldırımlı sokakların, eski evlerin arasında son bir kez kaybolacaklardı...
Otelden eşyalarını alıp, yeni şehir merkezine döndüklerinde ilk durakları market alışverişi olacaktı...Market alışverişi sırasında ise başlarına oldukça komik bir olay gelecekti...Deniz'in arabası ve Deniz, Anne ile birlikte markette gezerken, valizlerini de Baba taşımakta idi. Baba'nın bir ara valizi markette bir reyhonda unutmuş olması ve üzerinden yaklaşık on dakika kadar geçtikten sonra Anne, Baba ve Deniz'in bu durumu farketmiş olması sonucunda, önce heyecanlı bir şekilde markette valizi arayacaklar, bu sırada Baba'nın kafası markette hangi reyonun nerede olduğuna ilişkin karışınca, Anne ve Deniz birlikte markette valizin unutulmuş olabileceği reyonu bulacaklar, ancak valiz reyonda olmayınca görevliyi haberdar edeceklerdi. Bu sırada Deniz'in de "Görevli, görevli, valiz yok" diye seslenişi oldukça heyecanlı, heyecanlı olmakla birlikte Anne ve Baba için oldukça sevimli görünecekti...Velhasıl valizleri, ağır da olması sebebiyle, görevli tarafından güvenlik sebebiyle bir kenara alınmıştı Güvenlik sebebiyle görevliler tarafından da valizin sahibi aranmaktaydı.
Valizlerini bulmuş şekilde market alışverişlerini tamamlamaları sonrasındaki durakları trafiğe kapalı cadde üzerindeki "Rose of Bulgaria" olacaktı. Rose of Bulgaria'da bulunan gül, lavanta, yoğurt aromalı kremlerde, duş jellerinden satın alacaklardı. Deniz ise gül aromalı suyu tadacak ve çok beğenecekti...
Gezdikleri kitapevinde beğendikleri, kelebekli dünya haritası...
Ve akşam yemeği için Happy Bar&Grill'de olacaklardı... Anne, Fish Fillets in Parmesan ve suşi tiplerinden Vesivius, Baba Beef Ribs in BBQ ve kızarmış biber tercihinde bulunacaktı. Deniz ise bir akşam önceki etini, bu kez zeytinyağsız olarak yiyecekti. Bir akşam önce Anne'nin koyduğu zeytinyağının etin tadını bozduğundan emin olacaktı.
Happy Bar&Grill'den kaltıktan sonra da otogara doğru yürüyeceklerdi...
Güle Güle Plovdiv idi... Yeniden görüşmek üzere idi...
Plovdiv'i sevmişlerdi...
Bizim Deniz...
26 Haziran 2017 Pazartesi
Deniz Plovdiv'de - 2.Gün - Brestovitza Village...
Anne, Baba ve Deniz'in Plovdiv'deki 2.günlerinde programlarında "Brestovitza Village"e gidip gelmek olacaktı...
Ama öncesinde, otellerinde çok güzel bir kahvaltı sonrasında Baba ve Deniz bir süre, otelin klasik mobilyalarla döşenmiş, harika bir atmosferi bulunan, odalarının hemen önündeki holde, Baba ve Deniz tavla oynayacaklardı. Hem kız tavlası, hem yemeli tavlayı Baba, Deniz'e öğretecekti...
Sonrasında Kabana'yı gezerek eski şehirin içinden geçtikleri sırada Kabana'da, Anne, "Lost In Plovdiv" mağazasını keşfedecek ve aradığı "Lost In Plovdiv" çantasını bulacaktı...
Eski şehri çıkmadan buldukları bir 1€'luk mağazada ise Deniz, "Disney Cars" Puzzle'ı bulacaktı...
Onun için günün en büyük sürprizi idi...
"Brestovitza Village"e giden otobüsler için terminale doğru yürüdüklerinde ise, Plovdiv'de iki ayrı otobüs terminali bulunduğu ve ilk etapta binecekleri otobüsün "Rudopi İstasyonu"ndan kaktığını düşünmüş oldukları için, köprüleri aşarak, Deniz'in arabasını merdivenlerden çıkartıp indirerek "Rudopi İstasyonu"na ulaşacaklar, aslında otobüsün şehir merkezine yakın, ilk gelişlerinde de indikleri "South Station"dan kalktığını öğrenince ise geri dönmek zorunda kalacaklardı. Neyseki aslında bir alt geçit ile her iki istasyonunun birbirine bağlanıyor olduğunu, bu aşamada, biraz geç olsa da öğrenecekler, yine de aynı meşakkatli yoldan dönmek zorunda kalmadıkları için sevineceklerdi...
"South Station"a vardıklarında ise Anne, sabahtan beri Alfredo Pasticeria'nın tatlılarının gözünün önünden geçiyor olması sebebiyle, otobüsün kalkmasına bir miktar süre olduğu için, Baba ve Deniz'i bir cafe-restorana götürecek, orada çilekli homemade cake siparişi vererek, tatlısına kısmen kavuşacaktı...
Brestovitza Village'e otobüs ile 20 dakikalık bir yolculuk ile ulaşacaklardı. Ancak köyde gezmek istedikleri "WineYard"lar biraz dağınık konumlanmış olunca, hemen şehir merkezinde yolu danıştıkları, kendilerine ulaşım konusunda yardımcı olabileceğini belirten genç abi'nin arabasını kiralayacaklardı. Abi zaten "WineYard"lardan birisinde çalışmakta olduğu için, gezileri sırasında her aşamada Anne, Baba ve Deniz'e eşlik edecekti...
Gezmek istedikleri yerlerden birisi kapalı olunca, toplamda iki wineyard'ı görme fırsatları olacaktı...
Villa Vinifera'da ise üretim sürecini de görme fırsatları olacaktı...
Dönüş otobüslerini beklerken hemen yan taraftaki çocuk parkı ise Deniz için eğlenceli olacaktı...
Tsar Simeon's Garden...gidiş yolunda olduğu gibi, Plovdiv'e dönüşlerinde de otobüs terminali ile şehir merkezi arasındaki güzergahlarında olacaktı...
Deniz'in çok hoşuna giden, giderken dönüşte, akşam serinliğinde uğrama planlaması yaptıkları kocaman bir çocuk parkı vardı... Anne ve Baba için de yemyeşil ortam dinlendiriciydi...
Ve tabii ki akşam yemeğinde Happy Bar&Grill'de olacaklar, devamında ise Alfredo Pasticeria uğrak noktaları olacaktı...
Anne ve Deniz...gözlerine kestirdikleri çikolatalı pasta şeklindeki dondurmalı pastaya kavuşacaklar, Baba daha masaya oturmadan sipariş verip yemeye başlayacaklardı... Baba ise çeşit çeşit dondurmalar arasından tercihini kullanacaktı. Ancak Anne ve Deniz'in tercihi gerçekten çok özeldi...
Anne, Baba ve Deniz...
Bizim Deniz...
Deniz'in bugün aldığı puzzle'ı...
Ama öncesinde, otellerinde çok güzel bir kahvaltı sonrasında Baba ve Deniz bir süre, otelin klasik mobilyalarla döşenmiş, harika bir atmosferi bulunan, odalarının hemen önündeki holde, Baba ve Deniz tavla oynayacaklardı. Hem kız tavlası, hem yemeli tavlayı Baba, Deniz'e öğretecekti...
Sonrasında Kabana'yı gezerek eski şehirin içinden geçtikleri sırada Kabana'da, Anne, "Lost In Plovdiv" mağazasını keşfedecek ve aradığı "Lost In Plovdiv" çantasını bulacaktı...
Eski şehri çıkmadan buldukları bir 1€'luk mağazada ise Deniz, "Disney Cars" Puzzle'ı bulacaktı...
Onun için günün en büyük sürprizi idi...
"Brestovitza Village"e giden otobüsler için terminale doğru yürüdüklerinde ise, Plovdiv'de iki ayrı otobüs terminali bulunduğu ve ilk etapta binecekleri otobüsün "Rudopi İstasyonu"ndan kaktığını düşünmüş oldukları için, köprüleri aşarak, Deniz'in arabasını merdivenlerden çıkartıp indirerek "Rudopi İstasyonu"na ulaşacaklar, aslında otobüsün şehir merkezine yakın, ilk gelişlerinde de indikleri "South Station"dan kalktığını öğrenince ise geri dönmek zorunda kalacaklardı. Neyseki aslında bir alt geçit ile her iki istasyonunun birbirine bağlanıyor olduğunu, bu aşamada, biraz geç olsa da öğrenecekler, yine de aynı meşakkatli yoldan dönmek zorunda kalmadıkları için sevineceklerdi...
"South Station"a vardıklarında ise Anne, sabahtan beri Alfredo Pasticeria'nın tatlılarının gözünün önünden geçiyor olması sebebiyle, otobüsün kalkmasına bir miktar süre olduğu için, Baba ve Deniz'i bir cafe-restorana götürecek, orada çilekli homemade cake siparişi vererek, tatlısına kısmen kavuşacaktı...
Brestovitza Village'e otobüs ile 20 dakikalık bir yolculuk ile ulaşacaklardı. Ancak köyde gezmek istedikleri "WineYard"lar biraz dağınık konumlanmış olunca, hemen şehir merkezinde yolu danıştıkları, kendilerine ulaşım konusunda yardımcı olabileceğini belirten genç abi'nin arabasını kiralayacaklardı. Abi zaten "WineYard"lardan birisinde çalışmakta olduğu için, gezileri sırasında her aşamada Anne, Baba ve Deniz'e eşlik edecekti...
Gezmek istedikleri yerlerden birisi kapalı olunca, toplamda iki wineyard'ı görme fırsatları olacaktı...
Villa Vinifera'da ise üretim sürecini de görme fırsatları olacaktı...
Dönüş otobüslerini beklerken hemen yan taraftaki çocuk parkı ise Deniz için eğlenceli olacaktı...
Tsar Simeon's Garden...gidiş yolunda olduğu gibi, Plovdiv'e dönüşlerinde de otobüs terminali ile şehir merkezi arasındaki güzergahlarında olacaktı...
Deniz'in çok hoşuna giden, giderken dönüşte, akşam serinliğinde uğrama planlaması yaptıkları kocaman bir çocuk parkı vardı... Anne ve Baba için de yemyeşil ortam dinlendiriciydi...
Ve tabii ki akşam yemeğinde Happy Bar&Grill'de olacaklar, devamında ise Alfredo Pasticeria uğrak noktaları olacaktı...
Anne ve Deniz...gözlerine kestirdikleri çikolatalı pasta şeklindeki dondurmalı pastaya kavuşacaklar, Baba daha masaya oturmadan sipariş verip yemeye başlayacaklardı... Baba ise çeşit çeşit dondurmalar arasından tercihini kullanacaktı. Ancak Anne ve Deniz'in tercihi gerçekten çok özeldi...
Anne, Baba ve Deniz...
Bizim Deniz...
Deniz'in bugün aldığı puzzle'ı...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)