Anne, Baba ve Deniz; bugün Plovdiv'den ayrılıyorlar...
Kahvaltı sonrasında otellerinden check-out yaptırıp, Plovdiv şehir merkezinde dolaşıp, akşam yemeği sonrasında otogardan İstanbul için Metro Seyahat'in dönüş otobüsüne binecekler...
Sabah Deniz henüz uyanmadan Anne'nin bazı fotoğraf denemeleri olacak ve hatta Anne bu sırada çömelmiş geri geri adımlarken komik bir şekilde odanın içinde düşecek...Deniz bu durumu dinlediğinde çok gülecek...
Sonrasında kahvaltılarını yapacaklar...Bu sırada da Anne'nin bir takım fotoğraf denemeleri olacak...
Kaldıkları otelin Lonely Planet değerlendirmeleri...
Otelden check-out yaptıktan sonra, otelin hemen yakınındaki Etnographic Museum'un bahçesinden gelen müzik sesini takip edecekler ve bahçede düzenlenen bir etkinliğe katılma, yerel dans gösterilerini izleme, yerel el sanatları tezgahlarını gezme fırsatı bulacaklardı.
Devamında Deniz'in bebek arabasını da otelde bırakmış olmanın rahatlığı ile Plovdiv'in yakın çevredeki sokakları/sokak aralarını bir kez daha dolaşacaklar, arnavut kaldırımlı sokakların, eski evlerin arasında son bir kez kaybolacaklardı...
Otelden eşyalarını alıp, yeni şehir merkezine döndüklerinde ilk durakları market alışverişi olacaktı...Market alışverişi sırasında ise başlarına oldukça komik bir olay gelecekti...Deniz'in arabası ve Deniz, Anne ile birlikte markette gezerken, valizlerini de Baba taşımakta idi. Baba'nın bir ara valizi markette bir reyhonda unutmuş olması ve üzerinden yaklaşık on dakika kadar geçtikten sonra Anne, Baba ve Deniz'in bu durumu farketmiş olması sonucunda, önce heyecanlı bir şekilde markette valizi arayacaklar, bu sırada Baba'nın kafası markette hangi reyonun nerede olduğuna ilişkin karışınca, Anne ve Deniz birlikte markette valizin unutulmuş olabileceği reyonu bulacaklar, ancak valiz reyonda olmayınca görevliyi haberdar edeceklerdi. Bu sırada Deniz'in de "Görevli, görevli, valiz yok" diye seslenişi oldukça heyecanlı, heyecanlı olmakla birlikte Anne ve Baba için oldukça sevimli görünecekti...Velhasıl valizleri, ağır da olması sebebiyle, görevli tarafından güvenlik sebebiyle bir kenara alınmıştı Güvenlik sebebiyle görevliler tarafından da valizin sahibi aranmaktaydı.
Valizlerini bulmuş şekilde market alışverişlerini tamamlamaları sonrasındaki durakları trafiğe kapalı cadde üzerindeki "Rose of Bulgaria" olacaktı. Rose of Bulgaria'da bulunan gül, lavanta, yoğurt aromalı kremlerde, duş jellerinden satın alacaklardı. Deniz ise gül aromalı suyu tadacak ve çok beğenecekti...
Gezdikleri kitapevinde beğendikleri, kelebekli dünya haritası...
Ve akşam yemeği için Happy Bar&Grill'de olacaklardı... Anne, Fish Fillets in Parmesan ve suşi tiplerinden Vesivius, Baba Beef Ribs in BBQ ve kızarmış biber tercihinde bulunacaktı. Deniz ise bir akşam önceki etini, bu kez zeytinyağsız olarak yiyecekti. Bir akşam önce Anne'nin koyduğu zeytinyağının etin tadını bozduğundan emin olacaktı.
Happy Bar&Grill'den kaltıktan sonra da otogara doğru yürüyeceklerdi...
Güle Güle Plovdiv idi... Yeniden görüşmek üzere idi...
Plovdiv'i sevmişlerdi...
Bizim Deniz...
Kahvaltı sonrasında otellerinden check-out yaptırıp, Plovdiv şehir merkezinde dolaşıp, akşam yemeği sonrasında otogardan İstanbul için Metro Seyahat'in dönüş otobüsüne binecekler...
Sabah Deniz henüz uyanmadan Anne'nin bazı fotoğraf denemeleri olacak ve hatta Anne bu sırada çömelmiş geri geri adımlarken komik bir şekilde odanın içinde düşecek...Deniz bu durumu dinlediğinde çok gülecek...
Sonrasında kahvaltılarını yapacaklar...Bu sırada da Anne'nin bir takım fotoğraf denemeleri olacak...
Kaldıkları otelin Lonely Planet değerlendirmeleri...
Otelden check-out yaptıktan sonra, otelin hemen yakınındaki Etnographic Museum'un bahçesinden gelen müzik sesini takip edecekler ve bahçede düzenlenen bir etkinliğe katılma, yerel dans gösterilerini izleme, yerel el sanatları tezgahlarını gezme fırsatı bulacaklardı.
Devamında Deniz'in bebek arabasını da otelde bırakmış olmanın rahatlığı ile Plovdiv'in yakın çevredeki sokakları/sokak aralarını bir kez daha dolaşacaklar, arnavut kaldırımlı sokakların, eski evlerin arasında son bir kez kaybolacaklardı...
Otelden eşyalarını alıp, yeni şehir merkezine döndüklerinde ilk durakları market alışverişi olacaktı...Market alışverişi sırasında ise başlarına oldukça komik bir olay gelecekti...Deniz'in arabası ve Deniz, Anne ile birlikte markette gezerken, valizlerini de Baba taşımakta idi. Baba'nın bir ara valizi markette bir reyhonda unutmuş olması ve üzerinden yaklaşık on dakika kadar geçtikten sonra Anne, Baba ve Deniz'in bu durumu farketmiş olması sonucunda, önce heyecanlı bir şekilde markette valizi arayacaklar, bu sırada Baba'nın kafası markette hangi reyonun nerede olduğuna ilişkin karışınca, Anne ve Deniz birlikte markette valizin unutulmuş olabileceği reyonu bulacaklar, ancak valiz reyonda olmayınca görevliyi haberdar edeceklerdi. Bu sırada Deniz'in de "Görevli, görevli, valiz yok" diye seslenişi oldukça heyecanlı, heyecanlı olmakla birlikte Anne ve Baba için oldukça sevimli görünecekti...Velhasıl valizleri, ağır da olması sebebiyle, görevli tarafından güvenlik sebebiyle bir kenara alınmıştı Güvenlik sebebiyle görevliler tarafından da valizin sahibi aranmaktaydı.
Valizlerini bulmuş şekilde market alışverişlerini tamamlamaları sonrasındaki durakları trafiğe kapalı cadde üzerindeki "Rose of Bulgaria" olacaktı. Rose of Bulgaria'da bulunan gül, lavanta, yoğurt aromalı kremlerde, duş jellerinden satın alacaklardı. Deniz ise gül aromalı suyu tadacak ve çok beğenecekti...
Gezdikleri kitapevinde beğendikleri, kelebekli dünya haritası...
Ve akşam yemeği için Happy Bar&Grill'de olacaklardı... Anne, Fish Fillets in Parmesan ve suşi tiplerinden Vesivius, Baba Beef Ribs in BBQ ve kızarmış biber tercihinde bulunacaktı. Deniz ise bir akşam önceki etini, bu kez zeytinyağsız olarak yiyecekti. Bir akşam önce Anne'nin koyduğu zeytinyağının etin tadını bozduğundan emin olacaktı.
Happy Bar&Grill'den kaltıktan sonra da otogara doğru yürüyeceklerdi...
Güle Güle Plovdiv idi... Yeniden görüşmek üzere idi...
Plovdiv'i sevmişlerdi...
Bizim Deniz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder