15 Aralık 2017 Cuma

Renault Clio

Anne pazartesi günü Opel Corsa’yı servise bırakmıştı. Deniz için oldukça önemli bir konuydu. Geçtiğimiz haftalarda aracın tamponuna, cumartesi günü Deniz, Baba ve Anne, üçü birlikteyken, Deniz’in cimlastik dersi sonrasında Marmara Forum’dan dönerlerken arkadan kasıtlı olarak dokunan kamyonun verdiği hasar, Deniz’e göre yapılmasa da olurdu. Önemli olan haftasonu cimlastik için otoparka arabaya binmek için turuncu bisikleti ile vardığında, Opel Corsa’nın yerinde olmasıydı...

Anne de aracı servise bırakmadan önce pazartesi bıraksa en geç cuma akşamı alabileceğini düşünmüştü ancak öyle olmayacaktı...Opel Corsa tam 12 işgünü serviste kalacak, bu yüzden haftasonu için ikame araca ihtiyaç duyacaklardı.

Deniz ikame aracı hiç istemedi. Başka araca binmem, başka araca binmem diyerek itiraz etti ancak yapabilecek birşey yoktu.

Deniz’in kelimeleri ile,

‘Başka araca binmem
Başka araca binmem
Kaç kez söyledim’di ama

Bugün ikame aracı Anne teslim alacaktı.

Anne saat 11.30 civarında işyerinde teslim aldı beyaz Renault-Clio’yu. Hatta sorun olmasın, aracın özelliklerini biraz öğrensin ki yabancılık çekmesin diye teslim eden görevlinin yanında da denedi aracı. Sonra görevliyi gönderdi ve aracı işyerinin otoparkına soktu.

Ancak Anne’nin sonrasında başına gelenler, tam Deniz’e anlatmalık, tam Deniz’i gülmekten yerlere yatırmalık olacaktı...

Anne aracı otoparka sokarken birden bir uyarı sinyali duyulmaya başladı.
Aracı park etti Anne, bu kez aracın farları kapanmıyor, açık kalıyordu
Araç iki kapılıydı. Öndeki koltuğu öne yatırıp Deniz’in arkaya geçmesi gerekli olacaktı. Ama koltuk öne yatmıyordu. Anne koltuğun yanında, koltuğu öne yatıracak bir düğme arıyordu ama bulamıyordu.
Bir de Deniz cimlastik dersine giderken bisikletini de yanına alıyor, bisikleti arabanın bagajına koyuyorlardı. Ama Anne aracın bagajını da açamıyordu.

Derken Anne aracı teslim eden görevliyi bir kez daha arayacaktı...

Görevli ile konuşurken anlayacaklardı ki Anne farları yanlış düğme ile açıp kapatmaya çalışıyordu.
Aracın iki kapısı değil, dört kapısı vardı. Arkadaki kapıların kolları aşağı tarafta değil yukarı uçta, gizlenmiş şekilde olduğu için, Anne hiç farketmemişti.
Bagajın da kilidi açıldıktan sonra alt tarafta, el ile tutulan yerde bir düğmesi vardı.
Her üç sorun da nihayet çözülmüştü...

Anne ve Deniz...

Bizim Deniz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder