Anne, Baba ve Deniz'in; Fransa'nın Alsace bölgesinde, başkent Strasbourg'da 1 günlük gezisinin durakları...
Gün boyu süren gezilerinin katılımcıları ise, Anne, Baba, Deniz, Miguel Camino ve Mavi BMW olacaktı. Deniz Mavi BMW'nin de Anne'nin çantasına atladığını bugün öğrenmişti.
Sabahtan Basel'deki otellerinden ayrılırken, Mavi BMW de Anne'nin çantasından çıkmıştı...
Basel'den ayrılışları sırasında, Deniz Basel'deki otellerinde, Anne ve Baba toparlanırken, camın önünde oturup, dışarıyı, akan trafiği izlemeyi çok sevmişti...
Konakladıkları otelin, konuklarına 1 günlük ücretsiz toplu taşıma seyahati hakkı tanıyan kart sunmuş olması sebebiyle Basel'den ayrılırken Central Train Station'a geçmeleri sırasında bindikleri tramway için bilet almaları gerekmemişti...Tramway durağı da hemen konakladıkları otelin karşısında idi. Bu fotoğrafta, taramway durağından caddenin öteki tarafında bulunan, konakladıkları otel görünmekte...
Strasbourg'a vardıklarında öncelikle, hemen Central Train Station'ın karşısında yer alan Le Grand Hotel'e eşyalarını bırakacak ve jet hızı ile şehri keşfetmeye yöneleceklerdi...
R. Desfrancos Bourgeos caddesi üzerindeki mağazaları gezerek ve tabii ki karşılarına sürpriz bir şekilde çıkan "Atlı Karınca"yı keşfederek, "Cathedrale"e ulaşacaklardı...
Deniz Strasbourg'da da sürpriz bir şekilde bulduğu Atlı Karınca'da...
Atlı Karınca sonrasında "Cathedrale"...
"Cathedrale"ye doğru yürürken, otelde ikram edilen renkli şekerleri elinde tutarak yalayan, ancak tam bitiremediği için sinirlenen Deniz'in uykuya dalması...
Deniz uykuya dalınca, Anne ve Baba, Cathedral'in yakınında bir lokasyonda bulunan "Flam's"ı denemeye karar verecekler...Flam's Alsace bölgesine özgü, lahmacun inceliğinde ancak farklı malzemeler ile yapılan bir çeşit pizza (Specialite Alsacienne). Anne ve Baba bir tane geleneksel tipte flam (traditional), bir tane ise keçi peynirli, ballı bir tipte flam'ı (Tarte Flambee)'yi tadacaklar...Hatta içinde, peynir fondue'nün de esas peyniri olan "Muenster" peyniri bulunan çeşidi gibi Flam'ın daha farklı çok sayıda çeşidi bulunuyordu.
Anne'nin Petite Alsace hatıraları...
Şehrin "Petite France" bölgesi ise, evlerin mimarisinin tipik Alsace evlerine dönüştüğü, bölgenin ortasından birkaç kanalın geçtiği görülesi bir bölge. Bu bölgede gezerken karşılaştıkları "Pain d'Epices" ise küçücük bir dükkanda baharat aromalı ekmekler satan bir dükkan...Dolup, dolup taşıyor olması Anne ve Baba'nın ilgisini çekmişti. Satın almamış olsalar da tattıkları galata türevi ekmeğin lezzetli olduğunu değerlendirmişlerdi.
Yine gezerken keşfettikleri "Damman Freres" ise satın aldıkları isli çayın kokusunu her duyduklarında, Strasbourg'un Petit France bölgesinin güzelliğini hatırlamalarına neden olacaktı...
Bu sırada restoranlar çoğunlukla saat 14.00'den 19.00'a kadar kapalı olduğu için, rezervasyon yaptırmaları oldukça zor olmuş olsa da, Petit France bölgesinin en klasikleşmiş, Michelin yıldızlı restoranlarından "Maison des Tanneurs"a rezervasyon yaptırmayı başarmışlardı.
Akşam yemeğinde "Maison des Tanneurs"da olacaklardı...
Fiyatları da genele göre gayet makul olan "Maison des Tanneurs"da tercihleri ise "Tereyağlı Salyangoz" ve Alsace bölgesine özgü Lahana yemeği "Choucroute" olacaktı...
Her iki yemek de oldukça lezzetliydi. Restoranın ortamı ise çok samimi, çok sıcaktı...
1572'den beri hizmet veren, menülerinin iç kapağında bulunan imzalardan da anlaşılacağı üzere, Strasbourg'a gelen çok sayıda ünlü ismi de tarih boyunca ağırlamış bulunan "Maison des Tanneurs" Strasbourg'un en klasikleşmiş restoranlarından olmakla birlikte en iyi restoranlarından da birisi olma övgüsünü fazlasıyla hakediyordu...
Saat tam 22.00'de, restoranın hemen önündeki alanda müzik yapan orkestra ise şehrin klasiği olmakla birlikte, "Maison des Tanneurs"dan da çok net dinlendiği için "Maison des Tanneurs"un da klasiği haline gelmişti...
Anne, Baba ve Deniz'in yemeklerini tamamlayıp, restorandan ayrılmaları ise müzik yapan orkestranın da dağılması sonrasını bulmuştu.
Yarın ise artık bir başka Alsace şehri, Colmar'a geçeceklerdi...
Bizim Deniz...
Gün boyu süren gezilerinin katılımcıları ise, Anne, Baba, Deniz, Miguel Camino ve Mavi BMW olacaktı. Deniz Mavi BMW'nin de Anne'nin çantasına atladığını bugün öğrenmişti.
Sabahtan Basel'deki otellerinden ayrılırken, Mavi BMW de Anne'nin çantasından çıkmıştı...
Basel'den ayrılışları sırasında, Deniz Basel'deki otellerinde, Anne ve Baba toparlanırken, camın önünde oturup, dışarıyı, akan trafiği izlemeyi çok sevmişti...
Konakladıkları otelin, konuklarına 1 günlük ücretsiz toplu taşıma seyahati hakkı tanıyan kart sunmuş olması sebebiyle Basel'den ayrılırken Central Train Station'a geçmeleri sırasında bindikleri tramway için bilet almaları gerekmemişti...Tramway durağı da hemen konakladıkları otelin karşısında idi. Bu fotoğrafta, taramway durağından caddenin öteki tarafında bulunan, konakladıkları otel görünmekte...
Strasbourg'a vardıklarında öncelikle, hemen Central Train Station'ın karşısında yer alan Le Grand Hotel'e eşyalarını bırakacak ve jet hızı ile şehri keşfetmeye yöneleceklerdi...
R. Desfrancos Bourgeos caddesi üzerindeki mağazaları gezerek ve tabii ki karşılarına sürpriz bir şekilde çıkan "Atlı Karınca"yı keşfederek, "Cathedrale"e ulaşacaklardı...
Deniz Strasbourg'da da sürpriz bir şekilde bulduğu Atlı Karınca'da...
Atlı Karınca sonrasında "Cathedrale"...
"Cathedrale"ye doğru yürürken, otelde ikram edilen renkli şekerleri elinde tutarak yalayan, ancak tam bitiremediği için sinirlenen Deniz'in uykuya dalması...
Anne'nin Petite Alsace hatıraları...
Şehrin "Petite France" bölgesi ise, evlerin mimarisinin tipik Alsace evlerine dönüştüğü, bölgenin ortasından birkaç kanalın geçtiği görülesi bir bölge. Bu bölgede gezerken karşılaştıkları "Pain d'Epices" ise küçücük bir dükkanda baharat aromalı ekmekler satan bir dükkan...Dolup, dolup taşıyor olması Anne ve Baba'nın ilgisini çekmişti. Satın almamış olsalar da tattıkları galata türevi ekmeğin lezzetli olduğunu değerlendirmişlerdi.
Yine gezerken keşfettikleri "Damman Freres" ise satın aldıkları isli çayın kokusunu her duyduklarında, Strasbourg'un Petit France bölgesinin güzelliğini hatırlamalarına neden olacaktı...
Bu sırada restoranlar çoğunlukla saat 14.00'den 19.00'a kadar kapalı olduğu için, rezervasyon yaptırmaları oldukça zor olmuş olsa da, Petit France bölgesinin en klasikleşmiş, Michelin yıldızlı restoranlarından "Maison des Tanneurs"a rezervasyon yaptırmayı başarmışlardı.
Akşam yemeğinde "Maison des Tanneurs"da olacaklardı...
Fiyatları da genele göre gayet makul olan "Maison des Tanneurs"da tercihleri ise "Tereyağlı Salyangoz" ve Alsace bölgesine özgü Lahana yemeği "Choucroute" olacaktı...
Her iki yemek de oldukça lezzetliydi. Restoranın ortamı ise çok samimi, çok sıcaktı...
1572'den beri hizmet veren, menülerinin iç kapağında bulunan imzalardan da anlaşılacağı üzere, Strasbourg'a gelen çok sayıda ünlü ismi de tarih boyunca ağırlamış bulunan "Maison des Tanneurs" Strasbourg'un en klasikleşmiş restoranlarından olmakla birlikte en iyi restoranlarından da birisi olma övgüsünü fazlasıyla hakediyordu...
Saat tam 22.00'de, restoranın hemen önündeki alanda müzik yapan orkestra ise şehrin klasiği olmakla birlikte, "Maison des Tanneurs"dan da çok net dinlendiği için "Maison des Tanneurs"un da klasiği haline gelmişti...
Anne, Baba ve Deniz'in yemeklerini tamamlayıp, restorandan ayrılmaları ise müzik yapan orkestranın da dağılması sonrasını bulmuştu.
Yarın ise artık bir başka Alsace şehri, Colmar'a geçeceklerdi...
Bizim Deniz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder